Ekobi

Güncelleme Tarihi:

Ekobi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2006 00:00

’Seni kurtlar yer’ diyeni dinlemedi Beylikdüzünü değiştiren adam oldu
/images/100/0x0/55eae9a3f018fbb8f89eaaaa


ADEM
Çelik Şirketler Grubu Başkanı Adem Çelik, 1986’da Büyükçekmece Belediyesi’nin kat karşılığı arsa ihalesini alarak Beylikdüzü’nde inşaat yapmaya başladı. Çelik son noktayı; içinde hastane, üniversite, otel, rezidans ve alışveriş merkezi bulunan 110 bin metrekarelik bir projeyle koyuyor.

TRABZON Of doğumlu işadamı Adem Çelik, 1963’te ağabeyleriyle çıktığı gurbette önce inşaatçı olarak büyüdü, sonra Büyükçekmece Belediyesi’nin kat karşılığı arsa ihalesini alarak Beylikdüzü’ndeki ilk yatırımcılardan oldu. Özel ilköğretim okulu, lise ve üniversite kurarak eğitim sektörüne de giren Adem Çelik, Beylikdüzü’ndeki inşaatçılık serüvenine son noktayı 110 bin metrekare kapalı alanı olan bir projeyle koyacak. İçinde hastane, üniversite, otel, rezidans ve alışveriş merkezi olan yeni bir şehir kuracağını söyleyen Adem Çelik, iki anneden 16 kardeşten biri olarak başladığı hayat mücadelesini anlatmaya şöyle başlıyor: "Köyde babam çiftçilik, hayvancılık yapardı. 1946 doğumluyum ve 17 yaşında ağabeylerimin yanına gurbete çıktım. Önce Adapazarı’na, sonra İstanbul’a geldim. İnşaatlarda çalışıyorduk. Ağabeylerimle taşeronluk yapıyorduk. Bulduğumuz her inşaatı yaptık. Kamuya çalıştık, yapsatlar, fabrikalar, kooperatif inşaatları yaptık. İyi taşeronduk mesela Edip İplik’i 52 bin metrekarelik bir taşeronlukla yaptık. Kuleli Askeri Lisesi’ni de eğitime uygun hale getirdik. Káğıthane İstihkam Okulu’nu da öyle. Sonra İstanbul’da, Ankara’da kooperatifler yaptık."

BEKO, SHELL VE KURTLAR: Adem Çelik, Beylikdüzü’nü ilk canlandıran kişilerden birinin kendisi birinin de o zamanki belediye başkanı Ali Çebi olduğunu söylüyor ve şöyle konuşuyor: "Ben geldiğimde bir Beko, bir de Shell istasyonu vardı. Buraya inşaat başlarken arkadaşlar bana ’dağ başında ne yapacaksın orada çok kurt varmış seni kurtlar yer’ dediler. Gerçekten de burada çok kurt vardı. Bir de bölgenin talihsizliği vardı. 1970’lerin sonlarında Ortadoğu Şehircilik diye bir şirket büyükşehir kooperatifinin kurulduğu alanda büyük bir proje başlatmış, batmış. Sonra Mimar Sinan’ın orada Çarmıklı proje başlatmış o da olmamış. Ben başlayınca ’tamam bir dolandırıcı daha geldi’ diye konuşuyorlardı."

ÇEBİ’NİN KAT KARŞILIĞI İHALESİ: Turgut Özal dönemindeki bir uygulama ile 1985’ten sonra Türkiye’de ilk kez kooperatiflerin dışında ’Toplu Konut Yapımcılarına’ da kredi verilmeye başlandığını hatırlatan Adem Çelik şöyle devam ediyor: "Bu konuda da ilk firmalardan biri olduk. Küçükçekmece Belediyesi (Ali Çebi) şu anda Beykent’in bulunduğu bölgede büyük bir araziyi kat karşılığı ihaleye çıkarmıştı. Girdik ve Büyükçekmece merkezinde belediyeye bazı binalar yapma karşılığında aldık. Burada 1.400 konut, 36 tripleks villa, 300 bağımsız bölümlü bir alışveriş merkezi, iki ilköğretim okulu (biri devlete, biri özel), bir de özel lise yaptık. İlk zamanlar hastane inşaatına da başladık ama sonra okula çevirdik ve şu anda Beykent Üniversitesi’nin olduğu 15 katlı bu binayı yaptık. 1988’in sonlarında da Beykent’te yerleşim başladı."

Hafriyat dökecek yer bulsak inşaatı iki yılda bitiririz

ADEM Çelik, yeni projesini de şöyle anlatıyor: "Şimdi müteahhitlik yapmıyorum. Sadece kendi arazimizi değerlendirmek için inşaata başladık. Kafamdaki proje tam bir yalancı cennet. Projede okul, üniversite, hastane, otel, rezidans ve alışveriş merkezi olacak. Bu sayede de alışveriş merkezimiz çok canlı olacak. Otopark sorunu yok. Çünkü 4 kat aşağı iniyoruz. Toplamda 110 bin metrekare kapalı alan inşa ediyoruz. Yatırımın tamamını özkaynaklarla yapıyoruz. 60 milyon dolarlık bir proje planladık. Bu sene kabasını bitirecektik ancak hiç umulmadık bir sorun yaşadık. Hafriyat için döküm yeri bulamadık. Metreküpü 2 liradan yaptıracağımız hafriyat, 20 liraya çıkınca aksadı. Çünkü sermayeyi toprağa boşaltmak istemedik. Hafriyat biterse azami 2 yılda tamamlarız."

Korsan üniversiteyle ağır cezalık olduk, vakıf kurduk

ADEM Çelik Şirketler Grubu Başkanı Adem Çelik, Beykent Koleji’ni kurma fikrinin bölgede yerleşim başlayınca oluşan potansiyelden kaynaklandığını belirtiyor ve "1990’da ilköğretim ve liseyi açtık. Çok yabancı olduğum bir işe girmiştim. Bu yüzden önce profesyonellerle yürümeyi denedim ama bir süre sonra yürümediğini gördüm, işin içine girdim. 1994’te ’eğitim dünyada nasıl’ diye araştırmaya başladım, İngiltere’ye gittim. 1 yıl sonra Liverpool John Moores Üniversitesi ile bir franchise anlaşması yaptım" diyor. Çelik, şöyle devam ediyor: "John Moores Üniversitesi’nin bir şubesini Beykent’te açtık. Kayıt, müfredat, denetim ve hocaların büyük bölümü oradan geliyordu. Beykent’te çok güzel bir sistem kurdular. İlk yıl 300’den fazla öğrencimiz vardı. O dönemde bizim gibi 3-4 tane korsan üniversite oluştu ve bu durum Anayasa’nın 130’uncu maddesine aykırıymış. YÖK itiraz etti, ağır cezaya verildik. Takipsizlik kararı çıktı, kurtulduk. 1995-96’da da şube olarak devam ettik. 1996’da vakıf kurduk ve 1997’den itibaren Vakıf Üniversitesi olarak devam ettik. Bu arada John Moores Üniversitesi ile çalışırken bizim ilköğretim ve liseyi de yoluna koyduk. İngiliz uzmanlar seminerlerle yöneticilerimizi, öğretmenlerimizi yetiştirdi. Edirne’de de ilköğretim ve lise açtık. Şu anda 4 lisemiz, iki ilköğretim okulumuz var. Üniversitemizde de 26 lisans, 17 ön lisans bölümü ve iki enstitümüz var."

Ne söylese gürültüye gidiyor ama...

ÖNCE
İstanbul Sanayi Odası’nda (İSO) meclis üyesi oldu ve yönetimi şiddetle eleştirmeye başladı; "Ezberi bozmak istiyorum" dedi. Sakalına, uzun saçına ve arasıra kravatsız oluşuna baktılar, "Önce bunları düzelt" dediler. Sonra Türkiye’nin sanayi politikası için "Türkiye Amerika’yı yeniden keşfetmekle uğraşmasın, şimdilik ülkede üretilmeyeni üretelim Ar-Ge destekleri buna göre verilsin, Japonya, Güney Kore, Tayvan böyle başardı" dedi. "Bu nasıl sanayici? Taklide teşvik istiyor" dediler. Arada bir de "Türkiye artık hizmet sektörüne ve ticarete kaymalı" diyen önemli sanayicilere çattı ve "Sanayisiz zengin olamayız, makine üretmeyen ülke de sanayi ülkesi olamaz" dedi ama o da gürültüye gitti. Bunları söyleyen Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği (OAİB) Başkanı Adnan Dalgakıran. Nedense, şu ana kadar söyledikleriyle çok etkili olamadı. Başlangıçta Adnan Dalgakıran ile Don Kişot arasında bir benzerlik kuranlar bile oldu. Son haftalarda Dalgakıran’ın taktik değiştirdiği daha ayağı yere basan bir stratejiyle yoluna devam ettiği görünüyor. Öncelikle İSO’daki ’anarşist’ görünümlü çıkışlarını daha makul bir söyleme dönüştürdü. Ardından şu anda başkanı olduğu İhracatçı Birliği’nde ve İcra Kurulu Üyesi seçildiği Türkiye İhracatçılar Meclisi’ndeki (TİM) çalışmalarını derinleştirdi. Birlik’te, üyelerinin maliyetlerini düşürerek rekabet güçlerini artırmak için 50 ortaklı ’ortak satın alma organizasyonu’ kurdu. İhracat pazarlarını genişletmek için de yurtdışında ’makine ticaret merkezleri’ kurmak istiyor ve bu konuda ilk adımları atmak üzere. Başka projeler de geliştirdi. 5-6 bölgede ’makine sanayi bölgeleri’ kurulmasını önerdi. Bunun için İzmit-Gebze-Adapazarı ekseniyle Bursa, Gaziantep, Konya, Çorum ve Ankara’nın çok uygun olduğunu söylüyor. Devletin ilgili, yetkili kişilerine projeyi sürekli anlatıyor. Adnan Dalgakıran’ın en iddialı olduğu hedefi ise İSO’ya başkan olmak hem de ilk seçimlerde. Bunu da özgüvenle söylüyor. Bu hedefteki ’ideolojik motivasyonu’ da ilginç. Dalgakıran Özetle, "Büyük sanayicilerle KOBİ’lerin çıkarları farklılaştı. İSO’yu KOBİ’ler yönetmeli. Zaten İSO üyelerinin ezici çoğunluğu KOBİ" diyor.

İş Fikirleri’nin üçüncüsü çıktı

EKONOMİST
Dergisi tarafından hazırlanan ve girişimcilerin büyük ilgi gösterdiği Yeni İş Fikirleri dergisinin üçüncü sayısı çıktı. Gıdadan ayakkabı mağazacılığına, giyimden sağlığa, teknolojiden mobilyaya kadar çok sayıda iş kolunda verilen bayilik ve franchising imkanlarının bulunduğu dergide çok özel bazı işlerle ilgili uzman analizleri de yer alıyor. Girişimcilere yol göstermek, ihtiyaç duydukları bilgi akışını sağlamak üzere Ekonomist dergisinin yıllara dayanan birikimiyle hazırlanan derginin, girişimcilerin yoğun ilgisini çekmesi bekleniyor. Dergide çok küçük sermayeyle, hatta sermaye gerektirmeksizin yapılabilecek işlerin yanı sıra, daha uzun vadeli ve daha yüksek yatırım bedelleriyle hayata geçirebilecek iş fikirleri mevcut. Ayrıca farklı konularda fizibilite çalışmalarından şirketlerin bayilik şartlarına, bilişim şirketlerinin çözüm ortaklığı projelerinden yurtdışından getirebileceğiniz franchise zincirlerine kadar birbirinden farklı çok sayıda iş fikri de bulunuyor.

303 beygirlik traktör çiftçiyle buluştu

KOÇ
Holding kuruluşlarından New Holland Trakmak, T8000 serisinin 303 beygir gücündeki traktörü T8040’ı Türk çiftçisiyle buluşturdu. Büyük ölçekli tarım işletmelerinin yüksek kapasiteli ve kombine ekipman kullanımı sırasındaki güç ihtiyacını karşılamak amacıyla satışa sunulan T8000 serisinde 248 beygir gücünde T8020 modelinin de yer aldığı kaydedildi. T8000 serisi traktörler 125 bin avro ile 137 bin Euro fiyat aralığında satılıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!