50 milyarlık mevduat garantisi de inecek

Güncelleme Tarihi:

50 milyarlık mevduat garantisi de inecek
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 17, 2005 02:02

Devlet Bakanı Ali Babacan 5 Temmuz 2004’ten bu yana 50 bin YTL (50 milyan lira) olarak uygulanan mevduat garantisinin ‘Türkiye için yüksek’ olduğunu belirtti. Babacan, ‘Zaman içerisinde bu limitin de düşürülmesi gerektiğini düşünüyoruz’ dedi. Mevduat garantisi, AB ülkelerinde halen 20 bin Euro (35 milyar lira) olarak uygulanıyor.

DEVLET Bakanı Ali Babacan, bu limitin düşürülmesini düşündüklerini açıkladı. Avrupa’da üst sınırın 20 Bin Euro (Yaklaşık 35 bin YTL) olduğu mevduat güvencesi halen Türkiye’de 50 bin YTL olarak uygulanıyor. Kriz öncesinde kademeli olarak azaltılması planlanırken, mevduat sahibini korumak için 3 Temmuz 2003’te sınırsız olarak uygulanmaya başlamış 5 Temmuz 2004’ten itibaren de yeniden 50 milyar lira seviyesine indirilmişti.

BANKACILIK GÜÇLENDİ:

Merkez Bankası’nın düzenlediği ‘Finansal İstikrar ve Basel II’nin Etkileri’ konulu uluslararası konferansta konuşan Babacan, özel ve kamu bankalarının sermaye yeterlilik pozisyonlarının düzeldiğini ve bankaların risklere karşı çok korunaklı hale gelmesinin sağlandığını belirtti. Özel sektör bankalarında bir eleme süreci yaşandığını hatırlatan Babacan, ‘Pek çok banka sektör dışına çıktı ama geriye kalan bankacılık sektörüne baktığımızda, gerçekten güçlü, sermaye yeterliliği açısından hiç bir sorunu olmayan, kur riski açısından sıkı takip edilen ve kur riski olmayan bir bankacılık sektörümüz şu anda var’ diye konuştu.

TÜRKİYE İÇİN YÜKSEK:

Mevduat garantisine de değinen Babacan, bankacılık sisteminin şu anda GSMH’nin yüzde 70’i kadar olduğunu, burada rahat rekabet ortamının sağlanamasının çok önemli bir etken teşkil ettiğini vurguladı. Babacan şöyle konuştu: ‘Temmuz 2004’de bunu kaldırdık. Artık Türkiye’de bankacılık sistemindeki garanti sadece tasarruf mevduatı içindir, kişi başı ve banka başı 50 bin YTL. Bunun bile Türkiye için yüksek olduğunu düşünüyoruz. Zaman içerisinde bu limitin de düşürülmesi gerektiğini düşünüyoruz.’ Babacan ayrıca, 2006 yılında, Dünya Bankası ve IMF’nin ortak çalışmasıyla yapılacak olan Finans Seaktörü Değerlendirme Kurulu’nun da startının verileceğini söyleyerek, bunun bankacılık sisteminin artık uluslararası standartlarda değerlendirilmesini sağlayacağını kaydetti.

KAYITDIŞILIKTAN UZAKLAŞIN:

Konuşmasında reel sektöre de tavsiyelerde bulunan Bakan Babacan, kayıtdışı çalışanların Basel II ile birlikte zor duruma düşeceklerini vurguladı. ‘Firmaların bilançosu, kár-zarar cetveli, gerçeği göstermiyor. Bakıyorsunuz bankalar sağda solda farklı istihbarat metotlarıyla bilgi toplamaya çalışıyor. Kredinin iki, üç, dört misli çok sağlam bir teminat olmadıkça haklı olarak pek işlem de yapamıyorlar. Artık dünya değişiyor. Türkiye de yepyeni bir ortama giriyor. Kayıtdışılıktan hızla uzaklaşmamız gerekiyor. Aksi halde birkaç yıl sonra reel sektör kuruluşlarımız gelip şikayet etmeye başlayacaklar. ‘Kredi alamıyoruz, bankalar zorluk çıkarıyor, kredi faizlerinden çok daha yüksek faiz istiyorlar’ diye... Bunları yaşayacağız. Bunları yaşamamak için şimdiden artık hesaplı kitaplı planları yapıp, reel sektör kuruluşlarının kayıt dışından kayıt içine yönelmesi gerekiyor.’

Kriz tetikçisi olmayın

FİNANSAL İstikrar ve Basel II’nin Etkileri konferansına ev sahipliği yapan Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, bankalara risk alırken temkinli davranarak ileriye dönük krizleri tetiklememesi gerektiğini söyledi. Mali istikrarın politika üretenler açısından ihmal edilmeyecek ölçüde önemli olduğunu vurgulayan Serdengeçti, makro ekonomik istikrar ve fiyat istikrarının mali istikrar açısından mutlaka bir garanti teşkil etmediğini de söyledi.’Her ne kadar istikrar güçlü olsa ve enflasyon düşük olsa bile mali dengesizlik olabiliyor’ diyen Serdengeçti, ‘Krizler hiçbir şekilde mali piyasalarda disiplin olmaksızın bertaraf edilemez. Bankacılık sektöründe 1990’lı yıllardaki risk yönetimi bunun için gelişmiştir. Etkin gözetim ve denetim içsel denetimin son derece önemli bir parçasıdır’ dedi. Krizlerle mücadele etme şeklinin, ileriye yönelik ahlaki hasarlar meydana getirebildiğini vurgulayan Serdengeçti, ‘Bankalar risk aldıkları zaman temkinli davranmalı, ileriye dönük krizleri tetiklememelidir. Bankaların mevcut yapıları, ileriye yönelik ekonominin gidişatı açısından önemli bir göstergedir’ diye konuştu.

Caruana: Hamama giren terler siz de terleyin

İSPANYA
Merkez Bankası Başkanı Jaime Caruana, Basel II’yi anlatırken Türkçe’deki ‘hamama giren terler’ sözünü hatırlatarak, ‘Yani terlemek gerek, yapılan her faaliyetin bedeli olacak’ dedi. Basel II’nin ‘herkese uygun siyah-beyaz bir çerçeve’ olmadığını söyleyen Caruana, ‘Basel II talepkar, çok çetrefilli ve hepimizi terletecek bir çerçevedir’ diye konuştu. Caruana, Basel II’nin, mali istikrarı artıracağını ve daha güvenilir, dayanılır sistemler doğuracağını kaydetti.

Heikensten: Kriz yönetim çalışması şart

İSVEÇ
Merkez Bankası Başkanı Lars Heikensten, mali ve fiyat istikrarının birbiri için ön koşul olduğuna dikkat çekerek, bunun dünyanın birçok ülkesinde hala tartışılan bir konu olduğunu kaydetti. Bankaların finansal açıdan anahtar kurumlar olduğunu ifade eden Heikensten, ülkelerin kriz yönetim çalışması yapmasının şart olduğunu vurguladı. Heikensten, ‘Biz İsveç’te tabii ki kriz beklemiyoruz ve istemiyoruz, ama krizlere hazırlanıyoruz. 1992’de krize hiç hazırlıklı değildik. Çünkü böyle bir mali istikrar odağımız yoktu’ diye konuştu.

Tosovsky: Basel II teminat değil, katkı

FİNANSAL
İstikrar Enstitüsü Başkanı Josef Tosovsky, Basel II sisteminin ‘Basel II, mali istikrar için bir teminat değildir, ama önemli bir katkı yapıyor. Sistem için işbirliği daha cenin aşamasında. Bu işbirliği yavaş yavaş artacaktır’ diye konuştu. Josef Tosovsky, sistemin mali boyutunun siyasi irade tarafından desteklenmesinin şart olduğunu ifade etti.Yunanistan Merkez Bankası Başkanı Nicholas Garganas ise, Basel II’den büyük fayda beklediklerini belirterek, ‘Bankaların risk yönetimi ve kötü şoklarını absorbe edilmesi açısından önemli’ dedi.

Blejer: Krizlerimiz benziyor ama Arjantin’de durum çok farklıydı

Arjantin
Merkez Bankası eski Başkanı Mario I. Blejer, Türkiye’de yaşanan kriz Arjantin’dekiyle benzerlik taşıdığını ancak ülkesindeki krizin boyutlarının farklı olduğunu söyledi. Türkiye’de krize kadar yaşanan dönem ile Arjantin’de krize kadar yaşadıkları durum arasında benzerlikler bulunduğunu dile getiren Blajer, ‘Ancak Arjantin’deki durum çok farklıydı. Çünkü çok büyüktü. Sosyal alanlarda da krizler oldu. Ücretlerde büyük düşüşler yaşandı’ dedi. Blajer, yaşanan bu krizden çıkarılacak dersleri ise şöyle aktardı: ‘Finansal kuruluşların kırılganlığı ortaya çıktı. Kriz öncesinde Arjantin’de finans sektörü son derece likit ve sağlamdı. Ama böyle bir kriz yaşandı. Hükümetin etkisinin yaratacağı kötü sonuçlar görüldü. ’.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!