Eleştiriyi korkuyla susturmak demokrasinin parçası olamaz

Güncelleme Tarihi:

Eleştiriyi korkuyla susturmak demokrasinin parçası olamaz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2005 00:00

TÜSİAD Başkanı’yken, 1989-1991 döneminde kullandığı ‘kleptokrasi var’ sözü yüzünden savcılığa ifade vermek zorunda kalan Cem Boyner, TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç’a Başbakan Erdoğan’ın gösterdiği tepkiyi ‘çok aşırı’ buldu. Boyner, ‘Başbakan suç duyurusunda bulunarak korku salıyor. Eleştiriyi korkuyla korkutmak, özgürlüğün parçası olamaz’ dedi.

TURGUT Özal iktidarı dönemindeki konuşmalarından dolayı birkaç kez Cumhuriyet Savcılığı’na ifade veren TÜSİAD eski başkanlarından Boyner Holding Murahhas Azası Cem Boyner, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç’un konuşmasına gösterdiği tepkiyi ‘çok aşırı’ buldu. Başbakan’ın ‘Özgürlüklerin genişletilmesi ve serbestliğin savunucusu olarak ortaya çıktığını’ hatırlatan Boyner, ‘Özgürce ifadeye, konuşmaya karşı Başbakan suç duyurusunda bulunarak korku salıyor. Bu çok ağır. Eleştirileri korkutarak susturmak, özgürlüğün parçası olamaz’ dedi.

TÜSİAD HAYIR DERNEĞİ DEĞİL:
TÜSİAD, bir şiirle 'siyaset engeli'
yiyen Erdoğan'a da destek çıkmıştı
/images/100/0x0/55ea1958f018fbb8f86b2d65
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "yargıya müdahale ediyorlar" diye suçladığı TÜSİAD'ın, okuduğu şiir yüzünden siyasi yasaklı hale geldiği dönemde kendisini savunduğu belirlendi. Eylül 1998'de TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi Başkanı olan Bülent Eczacıbaşı, CHP Lideri Deniz Baykal'ı konuk ettikleri bir toplantıda şöyle konuşmuştu: "Siyasetteki tıkanıklık, toplum değerlerini yok eden ve giderek yaygınlaşan yozlaşmanın asıl kaynağını oluşturuyor. Siyasi sistem, ülkenin sorunlarına etkin çözüm üretilmesini engelliyor. Enflasyondan gelir dağılımına ve işsizliğe, sağlık sorunlarından eğitim, çevre, dış politika ve hukuk sistemi sorunlarına kadar pek çok alanda 10 yıllardır çözüm üretememenin, sorunlarımızı bir yıldan öbür yıla, bir hükümetten öbür hükümete devretmenin ızdırabını yaşıyoruz. Demokrasimizi güçlendirmek ve özlediğimiz çağdaş standartlara kavuşturmak için gerekli reformlar konusunda hiçbir somut adım göremiyoruz. Şimdi karşımızda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan ile ilgili karar somut bir örnek olarak duruyor. Yargının kararlarına elbette sonsuz saygı duyuyoruz ve hiçbir şekilde bunları tartışmak amacını taşımıyoruz. Ancak, bu kararların temelinde yatan yasaların, toplumumuzdaki gerginlikleri ve kutuplaşmaları nasıl artırdığını da gözardı edemiyoruz. Uçağımıza taklalar attırmaktansa, rotamızda küçük düzeltmelerle istediğimiz yere varabileceğimize inanıyoruz."


Geçmişte kendi başkanlığı döneminde ‘TÜSİAD Kanaryaseverler Derneği’ değildir mesajını güçlü şekilde verdiğini hatırlatan Cem Boyner şöyle devam etti: ‘Rahmetli Turgut Özal’ın iktidarı döneminde birkaç kez Cumhuriyet Savcılığı’na ifade verdim. Hükümetler genelde iktidara gelirken TÜSİAD’la çok yakın dururlar, özgürlükçü olurlar. Ancak iktidara geldikten sonra eleştiriler başlayınca, ‘TÜSİAD değişti’ sanırlar. Ama aslında kendileri değişmiştir.’

GAFLARIN PEŞİNDEN KOŞUYORLAR:

1989-1991 yılları arasındaki dönemde birkaç kez savcılığa ifade veren Boyner, son gelişmeler üzerine şunları söyledi: ‘Şu anda gördüğüm icranın temsilcileri, kamu yöneticileri, parti tabanını temsil iddiasıyla belediye başkanları gaf üzerine gaf yapıyorlar. Hükümet yeni projelerle Türkiye’yi sürüklemek yerine gafların arkasından sürüklenir halde. Son iki aydır hükümetin kontrol edemediği olaylar gündemi şiddetle belirliyor. Orhan Pamuk olayı, içki yasakları ve tüm bunlara karşı icranın başı olarak Başbakan cevap vermek zorunda.’

TAHAMMÜL EŞİĞİ AŞAĞIDA:

‘Son aylarda yaşanan bütün bu olaylardan Başbakan’ın müthiş bunaldığını ve stres altında kaldığını düşünüyorum’ diyen Boyner, şöyle konuştu: ‘Bunun da Başbakan’ın tahammül eşiğini son derece aşağı çektiğini düşünüyorum. Gösterilen reaksiyon bence çok aşırı. Özgürce ifadeye, özgürce konuşmaya karşı Başbakan suç duyurusunda bulunarak korku salıyor. Bu çok ağır. Eleştirileri korkutarak susturmak, demokrasinin parçası olamaz. Özgürlüklerin genişletilmesi, serbestliğin, özgür tercihlerin savucusunu olarak ortaya çıktı. Özgürlükleri kısıtlama konusunda bir misyon yüklenmiş gibi reaksiyon gösteriyor. Eleştirilere tahammül siyasi liderliğin en önemli unsurlarından biri. Başbakan’ın bu reaksiyonunu müthiş yadırgıyorum.’

TÜSİAD’a üçüncü kez yargı yolu görünüyor

BAŞBAKAN
Erdoğan’ın, TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç’un Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yücel Aşkın’ın yargılamasına yönelik eleştirilerinin ardından yaptığı ‘Bu anayasa suçu’ açıklamasıyla savcıların harekete geçmesi, daha önce TÜSİAD Başkanları’nın başına gelenleri hatırlattı. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) eski başkanlarından Cem Boyner ve Halis Komili de, başkanlıkları döneminde bazı sözlerinden dolayı zaman zaman Cumhuriyet Savcılığı’na ifade vermek zorunda kalmışlardı.

BOYNER ‘KLEPTOKRASİ’ DEMİŞTİ:

1989-1991 yılları arasında TÜSİAD Başkanlığı yapan Cem Boyner, hükümetin manevi şahsiyetini zedelemekten dolayı savcılığa ifade vermişti. Boyner hakkındaki ilk suç duyurusu, dönemin iktidarına yönelik eleştirilerinde ‘Kleptokrasi rejimi’ (hırsızlık rejimi) ifadesini kullandığı için yapılmıştı.

KOMİLİ DEMOKRASİYİ ELEŞTİRMİŞTİ:

1993 ile 1996 yılları arasında TÜSİAD Başkanlığı yapan Halis Komili de, 1995 yılında yaptığı bir konuşmasında demokrasiye ilişkin sözlerinden dolayı Cumhuriyet Savcılığı’na ifade vermek zorunda kalmıştı.

Sabancı: Biz her konuyla ilgileniriz

TÜSİAD
Başkanı Ömer Sabancı, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın ile ilgili sözleriyle ilgili olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yargıya müdahale olduğu gerekçesiyle soruşturma başlatılması istemi sonrasında savcılığın harekete geçmesiyle ilgili yorum yapmazken sadece, ‘Biz sadece Van’la değil, tüm üniversitelerle ilgileniyoruz’ dedi. Ömer Sabancı, Nazilli’de Adnan Menderes Üniversitesi’nde yaptığı konuşmanın ardından soruları yanıtladı. Bir öğrencinin Yücel Aşkın ile ilgili sözleri nedeniyle Başbakan Erdoğan’ın yargıya müdahale olduğu gerekçesiyle soruşturma başlatılmasını istemesi ve savcılığın da harekete geçmesi konusundaki hatırlatmasını yanıtlamak istemedi. Sabancı, ‘Bu konuya pek de girmek istemiyorum doğrusu ancak biz sadece Van’la değil, tüm üniversitelerle ilgileniyoruz’ dedi. Sabancı, ‘Biz bir gönüllü sivil toplum örgütüyüz. Dolayısıyla birçok konuyla, ekonomiyle ilgilenmemiz gerektiği gibi, birçok konuyla da ilgilenip, bilimsel tarafı da olan raporlar yayınlamak bizim çalışma düzenimizde var’ diye konuştu.

Eleştirilerin iyi niyetle yapıldığını takdir etmeli

TÜSİAD’da başkanlık ve YİK başkanlığı yapan iş dünyasının önde gelen isimlerinden biri, ‘TÜSİAD’ın konuşmalarını dengeli buldum. Hükümetle aralarını bozacak bir şey göremedim. Tabii ki eleştiriler olacaktır, TÜSİAD’ın bunları iyi niyetle yaptığını takdir etmek lazım’ dedi. TÜSİAD eski YİK Başkanı, TÜSİAD’ın yıkıcı olma niyetinde olmadığını, iyileri de söylediğine işaret ederek, şunları söyledi: ‘TÜSİAD muhalefet partisi gibi davranma derdinde değil. Eleştirilere böyle bir anlayışla bakmak lazım. Konuşmaları yargıya müdahale olarak görmek doğru değil. Yasalar bunu gerektiriyor olabilir, ama yasaları değiştirmek de meclisin görevi. Bu inisiyatifi göstermek de hükümete düşüyor. Van’da kamu vicdanına gelen ters olaylar cereyan ediyorsa ‘yargıya müdahale edilmez’ deyip susmak olmaz. Ters birşeyler varsa yasalara da bakmak lazım.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!