Gözler koalisyon turunda

Koalisyon hükümeti kurma çalışmalarının resmen ve fiilen başlamasıyla siyaset gündemin ilk sıralardaki yerini koruyor. Piyasaları taşıyan yeni hükümet beklentisi devam etmekle birlikte süreç başlayınca hükümetin kolay kurulamayacağı izlenimi arttı. Bu durum yatırımcıları daha temkinli olmaya itti. Ancak Başbakan Davutoğlu’nun “CHP ile yöntem konusunda anlaştık, görüşmelere CHP ile devam edebiliriz” açıklaması piyasaların daha sıcak baktığı CHP’li bir koalisyon için sinyal olup olmayacağı konusu önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Düşük gelen Haziran enflasyonu sonrası 23 Temmuz’daki Merkez bankası faiz kararı, AB ve Yunanistan’ın anlaşması ile tansiyonun düşmesi, İran konusundaki anlaşma, FED başkanı Yellen’in faiz artışına vurgu yapan açıklamaları sonrası ABD Dolarının dış piyasalarda değer kazanması ve bu gelişmenin iç piyasalara yansımaları, Çin borsası başta olmak üzere dış piyasaların seyri yakından öne çıkan diğer önemli konu başlıkları. Hükümet kurulma olasılığının artması piyasalarda iyimserlik, belirsizlik ve erken seçim olasılığı ise olumsuz algıya neden olacak. Siyasi gelişmelere göre piyasalarda dalgalı seyir sürebilir.

Bilanço kârları artmıyor

Borsada 30 Haziran’da biten hesap dönemiyle ilgili yılın ilk yarısına ait bilançolar beklenmeye başladı. Bilançolar fiyatlamaya konu olduğu için çok önemli. Borsada işlem gören şirket ve banka bilançolarına baktığımızda son üç yılda artış görülmüyor. Bu durumu genel ekonomide zayıflayan büyüme hızı ile ifade etmek mümkün. Milli gelirdeki (GSYH) durgunluk bilanço kârlarına da yansımış sanki, “Patinaj” durumu söz konusu. İlk çeyrek sürpriz sayılan % 2.3 büyüme verisine rağmen 2015 yılı için büyüme tahminleri yüzde 3 seviyelerinde. İlk çeyrek bilançoların pek parlak geldiği söylenemez. Bu açıdan açıklanacak yılın ilk yarısına ait bilançolar ile ilgili çok da iyimser beklentiler oluşturmak için erken. Ancak şirketlerin faaliyet konularına göre mevsimsellik etkisine bağlı olarak daha yüksek kârlar açıklayacak şirketler de olacaktır.

Borsaya petrol katkısı

Petrol fiyatlarının düşüşü Türkiye’nin cari açığının daralmasına ve enflasyona olası katkılarından dolayı piyasalar tarafından olumlu algılanıyor. ABD Dolarının değer kazanması, dünyanın önemli petrol üreticilerinden İran ile varılan anlaşma ve daha geniş ölçekte yavaşlayan küresel büyüme gibi gelişmelere bağlı olarak gerileyen petrol fiyatları borsadaki iyimserliğe kısmen katkı yaptı. Piyasanın fiyatlaması ne ölçüde gerçekçi diye 2004-2014 yılları arasında petrol fiyatlarının cari açık ve enflasyon üzerindeki etkisine baktık. Cari açık üzerindeki etkisi daha belirgin, ancak enflasyon için aynı şeyleri söylemek zor. Daha sınırlı veya oldukça zayıf bir etkileşim var. Döviz kurları başta olmak üzere enflasyonu etkileyen başka parametreler de var tabi. 2004-2014 döneminde, petrol fiyatları artarken enflasyonun düştüğü, petrol fiyatları düşerken enflasyonun yükseldiği dönemler hayli fazla. Düz bir korelasyon görülmüyor. Buna karşılık cari açık (döviz açığı) ile petrol fiyatları arasında daha paralel hareket var. 2009 ve 2012 yıllarında olduğu gibi bazı yıllarda uyumsuzluklar da var. Bir diğer dikkat çeken ayrıntı ise 2009 ve 2012-2014 döneminde olduğu gibi ekonomideki büyüme zayıfladıkça Türkiye’nin petrol faturasının azaldığı görülüyor. Özetle petrol fiyatlarındaki düşüş ithalatçı konumundaki Türkiye’nin makro ekonomik verilerine olumlu etkileri yanında piyasalar için olumlu algılanmaya devam edebilir.

YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.