Ekmek zammının ardındaki gerçekler

TÜKETİCİ Dernekleri Federasyonu Kurucu Başkan Yardımcısı Ferda Hekimci, ekmek konusunda çarpıcı değerlendrirmelerde bulunuyor.

"Geçtiğimiz günlerde Ankara Fırıncılar Odası, 1 Kasım’dan itibaren 300 gramlık ekmeğin 50 Ykr’ye satılması kararı aldıklarını bildirdi. Böylece dar gelirli Ankaralıyı da bu yaşam koşullarında zor bela elinde tutmaya çalıştığı ’yarım ekmeğinin’ kaygısı sardı.

Ziraatçılar Derneği’
nin bildirdiğine göre böylece daha bir süre önce düşürülen gramajlar da hesaba katıldığında "Ekmeğe toplamda %30 oranında zam yapılmış oldu". Oysa Toprak Mahsülleri Ofisi tarafından yapılan hesaplara göre; buğdayın ekmek içindeki maliyeti dikkate alınarak, ’Buğday fiyatlarındaki artış nedeniyle’ geçen yıldan bu yana ekmeğe ancak %5-6 zam yapılması gerekiyor. Yani yaklaşık %70’e yakın kısmı nem olan ekmeğin kilosu 2 YTL’ye geliyor.

Milyonlarca YTL’lik yatırımlarla kurulan fabrikalarda el değmeden hijyenik olarak üretilen, 1. sınıf durum buğdayından yapılmış, içinde nem olmayan makarnanın kilosunun ise 1 YTL olduğunu hatırlamakta yarar var (!)...

Yine, Halk Ekmek Fabrikası tarafından üretilen 200 gram ekmek ise 20 kuruştan satılmaya devam edecek; yani halk ekmekte ekmeğin kilosu 1 YTL (!)...

Diğer yandan büyük bir bölümü ücretli ve dar gelirlilerden oluşan Ankaralı’nın 2008 yılı için çalışanların maaşına yapılacak zam oranı %2+%2... Asgari ücret 1 Temmuzdan itibaren %4’lük artışla ancak net 419.15 YTL’ye yükseldi. Ve dar gelirli kesimlerin başlıca gıdası ise ekmek... Türkiye, yılda kişi başına 200 kilo ekmek tüketimiyle, Guinness Rekorlar Kitabı’nın 2007 yılı basımında ’en çok ekmek tüketen ülke’ olarak yer aldı. Buna göre kişi başına en az yarım kilo ekmek tüketmek durumunda olan 4 kişilik bir ailenin günde ortalama 2 kg ekmek tüketmesi gerekiyor. Bu da ortalama günde en az 4 YTL’nin, ayda ise 120 YTL’nin ekmeğe harcanması demek. Böylece asgari ücretli bir aile ücretinin yaklaşık üçte birini sadece ekmeğe harcamak zorunda kalacak!...

Nüfusunun büyük bir bölümü açlık sınırı altında gelire sahip olan ve ancak bizim toplumumuza özgü bir sosyal dayanışma örneği ile yaşamını sürdürebilen yoksul kesimler açısından bu durum zaten aslanın ağzında olan ekmeği midesinden almaktan farksız bir sonucu doğuracak.

ZAM YERİNE NE YAPABİLİR

Bu durumda her fırsatı zam yapmak için değerlendirme telaşında olan fırıncı örgütlerinin, aynı zamanda kamu hizmeti de yapan sivil toplum örgütleri olarak, zamdan önce yapması gereken bazı görevleri olduğu kanısındayız. Bizce fırıncı örgütleri asıl ve öncelikle şunları yapabilirler;

-
Tıpkı Halk Ekmek Fabrikaları örneğinde olduğu gibi, yüksek teknolojiye dayalı verimli ve sağlıklı işletmeler kurulmasına önder olabilirler.

- "Tarımda kendine yeten yedi ülkeden biri olmak"
yerine ülkemizi yeniden tarımsal ürün ithal eder duruma getiren ve geçen yanlış tarım politikalarına müdahale edebilir, bu alanda baskı unsuru olabilirler.

- Ya da, hepimizin aynı gemide yaşamak zorunluluğunda olduğumuzu unutmayarak ve "Türk halkı için ekmeğin yaşamsal önemini" hiç akıldan çıkartmayarak; asıl görevlerinin, ’tüketici haklarına uygun, çağdaş bir üretim organizasyonunu’ sağlamak olduğunu görebilirler.

YARIN: Ankaralı tüketiciye düşen görev

Türk Telekom’da vahim tablo

CHP Uşak MilletvekiliOsman Coşkunoğlu, fiber kabloların makasla kesilmesi sonucu cep ve sabit tlefon iletişiminde ciddi aksamalar olduğuna dikkat çekerek Başbakan Erdoğan’a bazı sorular yöneltiyor.

1- Hangi iller/yöreler arasında iletişim ne kadar süre kesildi veya aksadı?

2- Sabotajlar sonucu, PKK varlığının ve terörünün yoğun olduğu yörelerimizde iletişimin kesildiği doğru mu? Doğruysa, fiber kablolarını kesme sabotajı ile TBMM’de ’tezkere’ görüşmelerinin aynı zamana rastlaması bir rastlantı mı? Hükümet bu konuda bir araştırma ve soruşturma yapıyor mu?

3- Kesilen kabloların ulusal telekom altyapımız konusuna hakim birileri tarafından özellikle seçildiği ve kesilen hatların yedeğinin olmadığı doğru mu? Doğruysa ortaya ciddi bir güvenlik sorunu çıkmıyor mu? Türk Telekom’un yabancılara satılmış olması, dolayısıyla telekom altyapımızın yabancılar tarafından işletilip yedeklenmesi bu ulusal güvenlik sorununu daha da ciddileştirmiyor mu?

4- Türk Telekom yetkilileri yapılan sabotajları kamuoyuna medya yoluyla açıklarken, iletişim altyapımızı da tüm eksikleri ve zayıf noktaları ile deşifre etmesi sakıncalı bir durum yaratmış mıdır? Terörist grupların ve sabotajcıların işleri kolaylaşmış mıdır? Bu konuda hükümet ne gibi önlemler almayı düşünüyor?

5- Polis güçlerinin işlem takibi yaptıkları, anlık sorgulamaları aldıkları Polnet adındaki iletişim şebekesinde kaç gün sorun yaşanmıştır? Bu durum, yurttaşlarımız açısından bir diğer güvenlik sorunu ortaya çıkarmıyor mu?

6- Bu olaylar nedeniyle Telekom altyapımızın stratejik önemi bir kez daha ortaya çıktığına göre, Türk Telekom’u özelleştirmeyi üstelik yabancı bir firmaya satmayı sakıncalı görmemiş olan hükümet, iletişim ve haberleşmenin kesilmesi ile ortaya çıkabilecek güvenlik sorunları hakkında hükümet ne gibi önlemler aldı veya almayı düşünüyor?

Vadide dozer

UĞUR Mumcu (Köroğlu) Caddesi’nden Kırkkonaklar’a sapar sapmaz, sol tarafta bir vadi var. Buraya ’cennet vadisi’ deniyormuş. Dünya Bankası’ndan alınan kredi ile, buraya akan kanalizasyonlar, yer altına alınmış. Planlarda ’Botanik Parkı’ olarak görünüyor. Nedense bu proje bir türlü hayata geçirilemedi. Vadi içinde iş makineleri hafriyat yapmaya başladı. Büyük olasılıkla kaçak bir bina yapılacak. Hangisinin görev alanına giriyorsa, Çankaya veya Büyükşehir Belediyesinin konuya el koyması gerekiyor.

Nevzat YILDIRIM

Biliyor musunuz

MALATYALI Üniversiteli öğrencileri ve mezunları bir araya getirmeyi hedefleyen, çalışmalarını Malatya ilinin ve Malatya halkının ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimini göz önüne alarak yürüten Üniversiteli Malatyalılar Derneği (ÜMAD) üyeleri Malatya Sivil Toplum Örgütleri Birliği (MASTÖB) Ankara Şubesi’nde yapılan toplantıda buluşarak, çalışmalarına Malatyalalıların destek vermesini istediklerini...
Yazarın Tüm Yazıları