Eğri oturdum, doğru yazdım

TAMAM, “ahlak bekçiliği” kınanacak bir davranıştır.

Ama söyleyin bakalım:

Siyaset yapanların özel hayatlarına dikkat etmeleri gerekmez mi?

Haberin Devamı

Ne yani? Bir siyasetçinin, bir rock şarkıcısı gibi davranma lüksü olabilir mi?

Hadi isim verelim:

“Rock’çı Teoman” ile “Siyasetçi Deniz” arasında yaşam tarzı bakımından bir fark olmayacak mı?

İşin aslı şudur: En liberal toplumlarda bile sıradan insanlara mubah görülen bir davranış, siyasetçi söz konusu olduğunda dikkat çeker, “skandal” olarak yorumlanır.

* * *

Ama durum böyle diye her skandalın üzerine de sorgusuz sualsiz balıklama atlanmaz.

“Alçakça bir yöntem siyasette yol olmasın” denir.

“Mahremiyete el uzatılmasın” denir.

“Çirkin bir ahlak tartışmasının başlamasına izin vermeyelim” denir.

“Yatak odaları siyaset meydanına dönmesin” denir.

“Leke büyümesin” denir.

“Gizli kameralar eliyle pusular kurulmasın” denir.

* * *

“Baykal vakası”nda bunların hepsi fazlasıyla dendi.

Ve fakat...

Son zamanlarda ipin ucu da kaçtı.

Bazıları neredeyse “kaset olayı”ndan bir büyük kahramanlık destanı çıkaracak noktaya geldi.

Olay “ilkeli ve dikkatli davranmak” noktasını aştı, neredeyse “Türkiye seninle gurur duyuyor” noktasına geldi dayandı.

* * *

Başbakan Erdoğan’ın “Eşini aldatana mağdur diyemeyiz” diyerek konuya dalmasında, bu savruluşun payı olsa gerek.

Ama hangi gerekçeyle olursa olsun, Başbakan’ın bu topa girmemesi gerekirdi.

Çünkü Başbakan bu topa girerek...

“Bundan yararlanmaya çalışıyor...” diyenleri...

“Alçaklığı yapanları bulup ortaya çıkarmak yerine alçakların sunduğu malzemeyle rakibini vurmaya çalışıyor” diyenleri...

“Baykal’ın iktidarı suçlamasına haklılık kazandırıyor” diyenleri...

Hafiften haklı çıkarmış oldu.

Haberin Devamı

Aldatma üzerine tezler

BAŞBAKAN Erdoğan’ın, “Eşini aldatan mağdur olamaz” sözünü işittiğimde...

“Çok tehlikeli bir cümle bu...” dedim.

Çünkü...

Türkiye gibi farklı yaşam tarzlarının var olduğu, en temel ahlaki konularda bile anlaşma noktalarının bulunmadığı bir ülkede “aldatma” üzerine racon kesmek, acayip tehlikeli bir iştir.

Neden mi? Anlatayım:

* * *

Diyelim ki laik kesimden biri, İslami kesimi “İmam nikâhıyla ikinci, üçüncü eşle evleniyorlar ve bu yolla eşlerini aldatıyorlar” diye suçladı.

Ne denilecek?

“Ama o aldatma sayılmaz... O meşru nikâhtır” mı denecek?

O zaman laik kesim, “Biz eşimizi aldattığımızda skandal oluyor, siz eşinizi aldattığınızda meşru oluyor. Biz eşimizi aldattığımızda kınanıyoruz, siz eşinizi aldattığınızda cemaatinizden, hocanızdan, tabanınızdan icazet alıyorsunuz” derse...

Ne karşılık verilecek?

* * *

Hem bugün “imam nikâhıyla ikinci ya da üçüncü eşle evlenenler”, şer’i kurallara bile uygun davranmıyorlar. Mesela nikâhın duyurulması kuralına falan uymuyorlar. Gizlice, sessiz sedasız bir imam nikâhıyla işi bitiriyorlar.

Sonra?

Gözyaşları içinde birinci eş, Emine Hanım’ın kapısını çalıyor...

Biraz dram, biraz teselli...

Ve sonunda üstü kapalı bir onay... Hoşlanılmasa da, tasvip edilmese de en sonunda “Şeriatın kestiği parmak acımaz” noktasına varılıyor.

* * *

Ülkenin Başbakanı, “toplumun ahlak kuralları”ndan yola çıkarak “aldatma” konusunda racon keserse...

Sorarlar kendisine:

“Toplumun hangi kuralından yola çıkıyorsun?” diye...

Yine sorarlar:

“İmam nikâhıyla ikinci eşle evlenme de aldatma sayılır mı?” diye...

Yani...

Türkiye gibi bir ülkede çetrefil ve karmaşık konularda susarak bile icra edilmesi çok zor olan Başbakanlık işi, çetrefil ve karmaşık konularda konuşarak hiç icra edilemez.

Haberin Devamı

Gandi korkusu

BAŞBAKAN Erdoğan, kasetten yola çıkarak Baykal’a laf çakmaya başladı.

Bunun anlamı şu:

Başbakan Erdoğan, Baykal’ı hedef alarak işin içine çekmek istiyor...

Lisan-ı hal ile CHP’ye diyor ki:

“Bakın, ben yaralı da olsa Baykal’la uğraşmayı tercih ediyorum. Demek ki onda hâlâ iş var... Hadi onu getirin yeniden işbaşına...”

Benim açımdan ise bu taktiğin tek bir anlamı var:

“Gandi korkusu...”

Ertuğrul Günay’da ne kin varmış

CHP’de lider olamamışsın AK Parti’ye geçmişsin...

AK Parti içinde “ilke mücadelesi” vermek yerine bir bakanlık koltuğuna fit olmuşsun.

Ve şimdi de yakaladığın açıktan CHP’ye veryansın ediyorsun.

Hem de en ağır biçimde...

Diyorsun ki:

“Parti içinde Baykal’dan öç almak isteyenler bu işi yapmış olabilirler...”

Ama şöyle bir baktığımızda...

Ortaya çıkan olay karşısında senin kadar ellerini ovuşturan kimse çıkmadı. Senin kadar öç alma duygusuyla hareket edene de rastlamadık...

Yoksa? Yoksa?

Yazarın Tüm Yazıları