YÖK Başkanı Saraç'tan ataşelere yükseköğretim sunumu

Güncelleme Tarihi:

YÖK Başkanı Saraçtan ataşelere yükseköğretim sunumu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2015 17:55

YÖK Başkanı Yekta Saraç, "Yükseköğretim siyasetin, savaşların, çatışmaların, ülkelerin aralarındaki ihtilafların ötesinde bir alandır ve bu güçlüklerin aşılabilmesi için önemli değerler sunmaktadır" dedi.

Haberin Devamı

Saraç, "Türkiye Yükseköğretim Sistemi"nin tanıtım toplantısında, "DNA onarımı" çalışmalarıyla Nobel ödülü alan TÜBA üyesi Prof. Dr. Aziz Sancar'ı bilim dünyasına ve de ülkeye kazandırdığı şeref için kutladı.

Türk yükseköğretiminin 200'e yaklaşan kurum ile önemli bir bilim merkezi olma yolunda ilerlediğini belirten Saraç, "Bilimin yıkımlar ve katliamlar için değil, insanın insana tahakkümü için değil, yeryüzünde daha müreffeh, daha mutlu bireylerin ve toplumların var olması için kullanılması gerektiğine inanıyoruz" dedi.

Saraç, üniversitelerde son yıllarda gittikçe artan boş kontenjan sayısının yükseköğretim için bir zaaf noktası oluşturduğunu belirtti.

Bu sene boş kontenjan sayılarında çok ciddi azalma gerçekleştirildiğini dile getiren Saraç, 2015 sonuçlarına göre 832 bin 739 kontenjandan sadece 38 bin 789'una yerleşme olmadığını bildirdi.

Bu sene boş kontenjanlarda son 7 yılın en düşük oranının yakalandığını vurgulayan Saraç, bunun yeni YÖK yönetiminin ilk yılında kaydettiği büyük bir başarı olduğunu söyledi.

Tıp ve hukuk programları için alanlara özgü başarı sıralaması şartı getirildiğini aktaran Saraç, "Düzenleme sonucunda 2015 ÖSYS'de tıp programına en alt sıra olarak 31 bin 670'inci adayın, hukuk programında ise en alt sıra olarak 149 bin 962'inci adayın yerleştiği görülmüştür. Dolayısıyla bu konuda da alınan karar doğru sonuç üretmiş ve hedefe ulaşılmıştır. Başlattığımız bu sürecin devamı niteliğinde benzer başarı sıralaması uygulamasını 2016'da mühendislik ve mimarlık programları için de gerçekleştirmeyi planlıyoruz" diye konuştu.

Üniversitelerde çeşitliliğin artırılmasını istediklerini aktaran Saraç, "Üniversitelerimizin bir kısmının eğitimde, bir kısmının araştırma ve teknoloji üretiminde, bazılarının da bölgesel kalkınmaya katkı sağlamakta farklılaşmasını istiyoruz. Bu süreci üniversitelerimizle birlikte yürütüyoruz" diye konuştu.

Üniversitelerde misyon farklılaşmasının Kalite Kurulu ile birleştiğinde yükseköğretimde yapısal değişim sürecinin başlatılacağını dile getiren Saraç, sürecin de Kalkınma Bakanlığı ile eş güdüm halinde gerçekleştirileceğini söyledi.

Haberin Devamı

Yükseköğretimde çözülmesi gereken ihtiyaç ve sorunlarının şeffaf bir şekilde ilgili paydaşların katkı ve katılımlarıyla çözülmesini istediklerini vurgulayan Saraç, "Türkiye Yükseköğretim sistemindeki öğrenci sayısı, Avrupa Yükseköğretim Alanı ülkeleri arasında Rusya'dan sonra en yüksek ikinci ülkedir. Yıllar içindeki artışta ise en yüksek ülkedir. Bugün öğrenci sayımız 6 milyon 63 bine ulaşmıştır. Bu zengin beşeri sermayeyi ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına başarı ile sunmak istiyoruz" dedi.

Uluslararası öğrencileri ülkede görmek için Türkiye'nin gerekli bütün şartlara sahip olduğunu kaydeden Saraç, Türkiye'ye gelen öğrenci sayısında büyük artışlar gerçekleştiğini bildirdi.

Yükseköğretimde uluslararası öğrenci konusuna sadece ekonomik olarak yaklaşmadıklarını vurgulayan Saraç, "Hepimiz biliyoruz ki yükseköğretim siyasetin, savaşların, çatışmaların, ülkelerin aralarındaki ihtilafların ötesinde bir alandır ve bu güçlüklerin aşılabilmesi için önemli değerler sunmaktadır" diye konuştu.

Yurt dışından alınan diplomalar

Ülkeler arasında öğrenci hareketliliğinin karşılıklı olması gerektiğini savunan Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu bağlamda hareketlilik için verilen derecelerin, diplomaların karşılıklı olarak tanınmasıdır. Elbette burada 'o derece ile elde edilen yeterlikler' temel olmalıdır. Ülkemizde yurt dışında alınan diplomaların tanınırlığı konusunda bazı sorunlar bulunmasının temelinde pek çok ülkedekinin aksine ülkemizde tanınırlık yerine denklik temelinde konuya yaklaşılması yatmaktadır. Ülkemizde mezuniyet sonrası meslek sınavı uygulaması olmadığı için elde edilen diplomaların tanınması aynı zamanda meslek icrası anlamına da gelmektedir ve bu durum da bu diplomaların daha farklı olarak incelenmesi ve titiz olarak değerlendirilmesi sonucunu doğurmaktadır. Yeni YÖK yönetimi olarak kısa bir müddet sonra bu konuda da yapısal bir değişikliğe gidileceğini söyleyebilirim."


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!