Stajyer öğretmenlikten koordinatörlüğe

Güncelleme Tarihi:

Stajyer öğretmenlikten koordinatörlüğe
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2019 09:04

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü mezunu olan ve meslek hayatında 35 yılı geride bırakan, stajyer öğretmen olarak göreve başladığı kurumunda bugün Liseler Koordinatörü olarak görev yapan Sevtap Acır, “Başka bir yerde çalışmadım. Stajyer öğretmen olarak başladığım Bilfen’de halen çalışmaya devam ediyorum. Burası benim kurumum” diyor.

Haberin Devamı

Sevtap Acır, “Hep severek çalıştım. Öğretmen olarak da yönetici olarak da öyle severek, öyle içten ve özverili çalıştım ki! Her zaman evim olarak gördüm burayı, halen de böyle görüyorum. Ayrılana kadar da böyle olacak” diyor.

Bilfen Liseler Koordinatörü Acır ile eğitimi konuştuk:

Stajyer öğretmenlikten koordinatörlüğe
- Eğitim yolculuğuna nasıl başladınız?
1984’te üniversiteyi bitirmiştim. Kurucumuz Osman Öztürk’ün ilk girişimi ve okulu olan Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi’nde öğretmen olarak göreve başladım. Stajyer tarih öğretmeni olarak 30 saat derse giriyordum. 15 sene otelcilikte tarih öğretmenliği yaptım.

- İlk çalışma yeriniz mi?
O zamanlar stajyer öğretmen olarak başlanıyordu. Buraya başlamam da tamamen tesadüf. Başka bir okula özgeçmişimi vermiştim. Ama o anda otelcilik lisesinin tarih öğretmenine ihtiyacı varmış. Oradan çağrıldım. Okulun sahibi Osman Öztürk ile tanıştım ve meslek hayatına ilk adımımı attım. Çok gençtim tabii. Otelcilik lisesinde başladığım öğretmenlik görevine yine Osman Bey’in 1987 yılında açtığı ve Türkiye’nin ilk özel fen lisesi olma özelliğine sahip Bilfen Üsküdar Fen Lisesi’nde devam ettim. 15 senenin sonunda idareciliğe geçtim. Bir yıl sosyal bilimler zümre başkanlığı daha sonra müdür yardımcılığı yaptım. 2000 yılında okul müdürü oldum. O zaman Bilfen bünyesinde üç lise vardı. Üsküdar Fen Lisesi, Bilfen Anadolu Lisesi ve Bilfen Lisesi. Üç okulun da müdürlüğünü yürüttüm. 14 yıl okul müdürlüğü yaptım. 2014’te de farklı lokasyonlarda yeni Bilfen Liselerinin açılmaya başlamasıyla liselerde de bir büyüme başladı. Bu nedenle liseler koordinatörlüğüne getirildim ve halen bu görevi yürütüyorum.

Haberin Devamı

- 35 yıl hep aynı kurum.
35’inci yıl bitiyor, 36’ncı yılıma başlayacağım. Başka bir kurum bilmiyorum. Burada büyüdüm. Benim iki ailem var biri kendi ailem biri Öztürk Ailesi. Burası demek ki hayat şansım. Osman Bey gibi eğitimci bir kurucuyla çalıştım. Çok şey öğrendim kendisinden. Hakikaten bina, güç, para hiçbir şey değil. İşi severek, isteyerek yaptığınız zaman mutlu oluyorsunuz. Hep severek çalıştım. Öğretmenliği de öyle çok severek, içten ve özverili yaptım ki! Her zaman kendi işim gibi gördüm, halen de böyle görüyorum. Ayrılana kadar da böyle olacak. İyi bir şeyler yaptığımızı düşünüyorum en azından doğru neyse onu paylaşıyoruz onu söylüyoruz. Bugünlere böyle geldik.

Haberin Devamı

YILLARDIR HEP AYNI İNSANLARLA ÇALIŞIYORUZ

- Çok çalışıyorsunuz, motivasyon kaynağınız nedir?
Biz hakikaten ekip arkadaşlarımla birbirimizi motive ediyoruz aslında. Çok çalışıyoruz doğru. Yıllardır hiç değişmeyen bir kadro var. Kilit noktadaki insanlar, bölüm başkanlarınız da yıllardır hep aynı. Evet, biz çok çalışıyoruz, ama bir yarım saatlik arada da kendimizi motive etmeyi, eğlenmeyi, gülmeyi de biliyoruz. Çok iş odaklıyız. Ama bu kurumda yıllardır birlikte çalışmanın getirdiği aile olma hissi var. Burayı benimsediğimiz için bize yük gibi gelmiyor. Zaman zaman yoruluyoruz tabii. Ama iyi şeyler ortaya çıkınca tüm yorgunluklar unutuluyor. Hakikaten yol arkadaşlarımız, bölüm başkanlarımız, öğretmenlerimiz, idarecilerimiz hepsi çok değerli. Ben onları da çok seviyorum. Çok güveniyorum. İstanbul’dan diğer kampüslere gittiğim zaman biliyorum ki İstanbul’da nasıl olsa iyi bir ekip var. Orada bir şey olur mu diye hiçbir zaman endişe duymuyorum. Bu güne kadar çalıştığım her insana çok güvendim. Bundan zaman zaman zarar gördüm mü? Çok azdır. Yüzde 1’dir. İnsanları sevmek ve güvenmek çok önemli. Ben bunu yaptım.

Haberin Devamı

- 35 yıl boyunca birçok öğretmen de yetiştirdiniz.
Çok kişiye destek verdik gerçekten. Yeter ki istesin. Çok genç öğretmenlerle de çalıştık zaten birçoğumuzda çok genç yaşta burada çalışmaya başladı. Daha sonra gelen öğretmenler de bu sisteme adapte oldu. İşi olmayan hiç kimsenin boş yere burada zaman geçirmesini asla istemem. Zaten bu da verimsizlik yaratır. Bizi en çok mutlu eden temmuzun sonunda açıklanan üniversite sonuçları ya da yıl içinde katıldığımız diğer yarışmalardan aldığımız başarılar. Evet özel okuluz ama bize gelen öğrencilere destek olmak için gerçekten hepsiyle birebir ilgileniyoruz. Ve onları belli bir yere getirdiğimizi düşünüyoruz.

Haberin Devamı

- Her çocukla gerçekten tek tek ilgileniliyor mu?
Öğrenciler, lise dönemlerinde kim olduklarını, ne istediklerini ve neler yapabileceklerini keşfedecek eğitim ortamlarına sahip olmalı. Bunun için okullar sanatta, sporda ve bilimde yenilikçi platformlar oluşturmalı ve öğrencileri bu eksende desteklemeli. Her öğrencimizle tek tek ilgileniyoruz. Akademik gelişimini yakından takip ederken geleceğini şekillendirmesinde de yol göstericiyiz. Akademik olarak hafta sonu ödevlerinin ardından yapılan küçük sınavlardan sonra konu analizleri yapıyoruz. Bu konu analizlerine göre neyi iyi anlatıp anlatamadığımıza bakıyoruz ve kendimizi de sorguluyoruz. Tekrar geriye dönüp o konularla ilgili çalışmalar yapıyoruz.

Haberin Devamı

İSTİYORSANIZ HER GENCE ULAŞABİLİRSİNİZ
Bence her şeyin yolu sevgiden geçiyor. Küçük ya da büyük fark etmez, her yaşta çocuk sevildiğini hisseder. O zaman da sorun yaşamazsınız bir öğretmen olarak. Bence ulaşılamaz çocuk yok. İstiyorsanız her gence her çocuğa ulaşabilirsiniz. Önce size inanması ve güvenmesi lazım. Öğretmen gerçekten işini seviyor ve özveriyle yapıyorsa o öğretmenin sınıf yönetiminde ya da başka bir konuda başarısız olması mümkün değil. Bizim işimiz başka bir iş. Sevmemiz, istememiz, gönül vermemiz lazım.

OKULLAR YETENEKLERİ GELİŞTİRMELİ
Bilimsel çalışmaların yanı sıra, kulüp çalışmalarında, düzenlediğimiz sanat haftaları, portfolyo sunumları ve yarışmalarda öğrencilerimizin entelektüel gelişimlerini de destekliyoruz. Ayrıca okul spor takımlarında yer alan öğrencilerimiz tüm okullarımızın katılımıyla düzenlenen basketbol cup ve voleybol cup turnuvalarında yarışıyor. Yani akademik, sosyal, kültürel ve sportif açıdan eğitim bir bütün, o nedenle de bu farkındalıkla yapılmalı.

STEM EĞİTİMİ ÖNEMLİ
Çağdaş dünyaya birikimleriyle katkıda bulunan 21’inci yüzyılın beklentilerini karşılayan öğrenciler yetiştirmek amacında olan okullarımızda STEM eğitimine büyük önem veriliyor. Boğaziçi Üniversitesi ile ortak çalışmalar yapılarak içeriği geliştirilen STEM eğitim programı, öğrencilerin bilgilerini kalıcı hale getirirken, sınıftaki her öğrencinin başarılı olduğu yönü ortaya çıkarmada etkili oluyor. Fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarının birbirine entegresi anlamına gelen programda, özel laboratuvarlar ve donanımlar kullanılır. Öğrencilerimiz, maker station’da bulunan 3D yazıcı ve tarayıcılar, lazer kesim cihazları, robotik kodlar, VR sanal gerçeklik gözlükleri, ahşap ve metal işleme makineleriyle hayallerindeki tasarımları gerçeğe dönüştürme şansı bulur. Okullarımızdaki maker station alanlarında, genetik ve robotik laboratuvarlarda pek çok üniversiteden daha ileride teknolojik imkânlara sahibiz. Bu sayede öğrencilerimiz TÜBİTAK ve bir çok uluslararası yarışmadan çok güzel başarılarla dönerek 'geleceğin teknolojilerini üretiyorlar.'

ÇOCUKLARI HEP DERSLE SORGULAMAMALI
Tabii ki 14-18 yaş grubuyla çalışmak zor oluyor. Çocuklar bu okulda niye olduklarını biliyor. Yurtdışı projelerimiz var. Liselerimizde sosyal sorumluk projelerinin başında hep öğrencilerimizi görmek istiyorum. Bunun için de arkadaşlarımla beraber inanılmaz çalışıyoruz. Ankara’da Mart’ın 20’sinde 21’inde girişimcilik zirvemiz var. İlk defa liseler arası böyle bir zirve yapıyoruz. Bunu da yapanlar tamamen öğrenciler olacak. Biz onları sadece destekleyeceğiz. Tabii ders de sınav da önemli. Ama dünya sorunlarına da duyarlı bireyler yetiştirmemiz gerekiyor. Bizim okullarımızın bir özelliği var. Öğrencilerimizi hep dersle sorgulamıyoruz, başka yönlerini de ortaya çıkartıyoruz.

BENİ DİNLENDİREN TEK ŞEY DENİZ
Benim için deniz olmazsa olmaz. Tek vazgeçilmezim. En büyük motivasyonum. Fırsat bulduğum her an ben denizde olmalıyım. Yaz kış öyle. Fırsat bulduğumda mutlaka deniz olan bir yere gidiyorum.

KİMDİR?
İstanbul doğumlu olan Sevtap Acır, Kadıköy Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde tamamladı. Stajyer tarih öğretmeni olarak başladığı meslek hayatına şu an Bilfen Liseleri Koordinatörü olarak devam ediyor. En büyük tutkusu deniz olan Acır, sanat tarihiyle yakından ilgileniyor. Uçak fobisi nedeniyle tüm iş seyahatlerini kara yoluyla yapıyor, ziyaret ettiği tüm şehirlerin tarihi dokularını ve kültürel geçmişlerini araştırmaktan da büyük keyif alıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!