Patronların üniversitede ilk yılları

TADINI DA ÇIKARIN

Sinan Özkök Nissan Genel Müdürü: İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki (İTÜ) ilk günlerimde etrafıma işletme mühendisliğinin nasıl bir şey olduğunu anlatmak zorunda kaldım. Hatta bir aile büyüğüm nasıl böyle garip isimli bir yeri kazandığımı anlamamış; “Mühendis dediğin yamakine yapar ya da inşaat. Senin o iş çok iyi olmamış” demişti. Uzun süre bu programı veren tek fakülte de İTÜ İşletme’ydi. Şimdi üç üniversite daha veriyor. Sonraki yıllarda düzenlediğimiz ve mezunların katıldığı etkinliklerde bu konu gündeme geldi, bizden önceki mezunlar da benzer durumları aktardı. Bu etkinliklerden birinde unutmadığım bir cümle var; “Bir işletme mühendisi gerçekten ne iş olsa yapar.” Bunu söyleyen bir reklam ajansında çalışıyordu.

Üniversite yılları profesyonel hayattan önceki son dönem. Bunu en iyi şekilde kullanmak ve sadece diploma için değil, ileride yapılacak mesleğe dair teknik bilgilerin tamamını edinmek için çabalamak gerek.  Üniversitedeki sosyal kulüplerde görev almak ilerideki sosyal hayatın da temellerini oluşturacak. Ayrıca bu, uzun yıllar sürecek çalışma hayatından önceki en keyifli dönem. Bu nedenle tadını da çıkartmak gerek. Benim tavsiyem yaptıkları işe, eğitim aldıkları bölüme yüzde 100 odaklanmaları. Ayrıca üniversite dönemindeki stajları hakkını vererek yapmak gerek. Profesyonel hayatla ilk tanıştıkları ortam olan üniversite stajlarının önemi çok fazla. Gelecekte hedeflenen sektörde yapılacak stajlar, hayatın geri kalanına dair yapılacakseçimlerde büyük fayda sağlayacak.

SİZE ÖZGÜ BİR TARZINIZ OLSUN

Mehmet Dinçerler Gloria Jean’s Coffees Türkiye CEO’su: Üniversite yıllarıma ait en akıldan çıkmayan, o yıllara damga vuran anım 3’üncü yılıma ait. Üçüncü sınıftayken yaz okulu tercihlerimi kendim yapmak yerine yardımcı eğitim görevlisine vermiştim. Ders seçimlerimi yaptığında ‘Eğer bunlardan iyi not alırsan sınıfı geçersin’ demişti. Her iki dersi de A yapmama rağmen puanım yetmedi ve bir ders daha alma hakkım varken güvenip almadım. Bu yüzden de bir yıl fazla okumak zorunda kaldım. O yüzden size tavsiyem; siz siz olun, kendi işinizi kendiniz yapın. Bu sene üniversite seçimi yapacak arkadaşlara da bir tavsiye vermek isterim. Okumak istediğiniz bölümü ve üniversiteyi mutlaka kendiniz seçin. Çünkü yapmış olduğunuz seçimle bir bölüm değil, bir hayat oluşturuyorsunuz ve hepiniz hayat planlarınızı yapacak yaştasınız. Eğer seçiminizi yapmışsanız da okuduğunuz bölüme sıkı sıkı sarılın, muhakkak bir farklılık yaratın, üretici olun. Her zaman kendinize has bir tarzınız olsun ve olabildiğince sosyal olun, artık gerçek hayattasınız.

İŞİ BAŞTAN SIKI TUTUN

Nurettin Sözen Bernardo Türkiye CEO’su: Öğrencinin büyükleri tarafından yönlendirildiği, ilk-orta-lise öğreniminin üstüne, üniversite çok rahat bir ortam sunuyor. Üniversitede hem eğitim, hem kişisel ve sosyal gelişim adına takip sorumluluğu öğrencinin kendisine düşüyor. Üniversite giriş aşamasında yoğun çalışma ve sınavların arkasından herkes, bir rahatlığa düşüyor. İlk birkaç sene bunun farkına pek varılmıyor. Öncelikle bir boşluğa izin vermemek gerekiyor, zayıf başlayan bir üniversite eğitiminin son senesinde parlak hedeflere yönlenmesi pek mümkün olmuyor. Yani, işi baştan sıkı tutmak lazım. Hangi meslek seçilirse seçilsin, alanında en iyiler arasında olmayı hedefleyenler ve ona göre çalışanlar zirveye çıkıyor.  Üniversite seçilen alanda en son ve en yeni bilgilere ulaşabileceğimiz akademik bir ortam sunuyor. Pek çok zaman, iş hayatının içinde keşke tekrar üniversite ortamına dönüp, bugünün güncel bilgilerine erişebilsek diye düşünürüm. Meslek hayatının içinde alınan 2-3 günlük eğitimler bile, değerini bilene büyük katkı sağlar. Bir de 4 yıllık üniversiteyi düşünün, tüm yeni bilgilere ulaşma imkanı olan dev bir açık büfe gibi. Bu dönemden maksimum faydalanmak gerekir. Üniversitede akademik olarak en yeni bilgilerle donanan öğrenciler, bu dönemi mümkünse staj, part-time gibi çalışmalarla da takviye etmeliler. Üniversite de alınan kuramsal bilgiler, kullanılarak pekiştikçe daha büyük anlam ifade eder.