Hayal kurmak...

Güncelleme Tarihi:

Hayal kurmak...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2014 09:29

Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) yaklaştığınız bugünlerde ‘Hayal kurmanızı isteyeceğim!

Haberin Devamı

Ben sizlerle hayallerimi paylaşacağım ve sizden de bunu isteyeceğim. Neden mi?

Çünkü pek çok başarının başlangıcında bazen bilinçli bazen de farkına varmadan kurduğumuz hayallerimiz var.

Hepimizin hayalleri vardır ama en çok gençlikte kurulur. Olmalı. Olmazsa evrim nasıl olacak? Bizler, ülkemiz, dünya nasıl gelişecek?

50 yıl önce pek bu işi başaramazdık. Şimdi teknoloji, bilişim, medya, özgür bilgi ufkumuzu açıyor. Benim çocukluğumun hayal kaynağı kitaplardı. Jules Verne’nin romanları, ‘Aya Seyahat’, ‘Denizler Altında 20 bin Fersah’ ilk aklıma gelenler. Bugün çocukluğumdaki ütopyaların gerçekleştiği bir dünyada yaşıyoruz.

Bazen hayal kurmaya en yakından başlarız. Çocuklukta komşunun kızına ya da sınıf arkadaşımıza platonik olarak aşık olmadık mı? İleride yollar kesiştiğinde evlenmedik mi?

Haberin Devamı

Ben de İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı olduğumda ülke dışına, komşulara baktım. Hiçbiriyle ilişkimiz yok. Bizim en yakın komşumuz neresi? Yunanistan... O zaman, 200 milyon dolarla sınırlı ticaret ve sınırlı ilişkilerimiz vardı. Aramızda soğuk rüzgarlar esiyordu.

Oysa büyüklerimizden mübadele öncesi tatlı anılar, güzel hikayeler dinlemiştim. Hayal ettim... Kol kola girmeyi, birlikte zeybek ve sirtaki oynamayı, sınırların olmadığını. Balıkçılarımızın birbirlerine “Kalimera – Merhaba” diye ağ kaldırırken selamlaştıklarını hayal ettim. Hatta Kalimerhaba... Bir deniz – iki millet beraberliğini. Siyasi ifadesiyle, sınırların rahatça geçildiği, savaş uçaklarının uçmadığını, bunları hayal ettim.

Çünkü Tanrı bu coğrafyada bizi yaşamaya mahkum etmiş. Bir deyim vardır, “Bu dünya kimseye kalmaz.” Evet, ne size ne bize, ne Türk’e ne Rum’a...

Sınırların kalktığını hayal ettim

Sonra dünyadaki sınırların kalktığını hayal ettim. Uzayı, Jules Verne’nin ‘Aya Seyahati’ni hatırlayınca aslında dünyanın ne kadar küçük olduğunu, kavganın kimseye faydası olmadığını, bu dünyanın kimseye kalmayacağını düşledim.

2001 yılında Samos’ta düzenlediğimiz Türkiye Ege Kıyıları ve Yunanistan Ege Adaları Ekonomi Zirvesi’ni yaşayınca da doğru düşündüğümü anladım. 2001’de dönemin Dışişleri Bakanları Yorgo Papandreau ve İsmail Cem, misafirlerimizdi. Samos’ta Türkiye ile en yakın noktada bulunan restoranda eşleri, çocukları ve ben yemek yedik. Sonra bir okul bahçesine zeytin ağacı diktik. Klasik bir programdı. Ardından da akşam yemekte anlamlı bir gece yaşandı.

Haberin Devamı

Sonra 2007 yılında İsmail Cem vefat etti. 2009 yılında Papandreau Başbakan oldu ve Samos’ta birlikte diktiğimiz zeytin ağacından bir dalı İstanbul’a getirerek, Cem’in mezarına bıraktı.

Bizim kuşak ve bizden öncekiler hep bir şeylerimiz olsun diye çalıştık. Ev alalım, Bir ev aldık. Yazlık alalım, yazlık da aldık, dağ evi de. Arsalar olsun... Tekne, kira getirecek mallar aldık hep, sahip olmak duygusuyla.

Bu acaba sömürge anlayışının devamı mıydı?

Gezgin milletler gittikleri her yeri sahiplenmiş, her şeylerini almış ve onları kaderine terk etmişler. Bugün açlık ve sefalet içindeler. 2 milyar aç insan var. Aç köpeğin fırın duvarını delmesi deyimindeki gibi bir dünyaya sürüklenmek, bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi şehirlerin anarşiye terk edildiği, insanların kanalizasyonlarda sağ kalmaya çalıştığı bir dünya akıllardan geçmiyor değil.

Haberin Devamı

Bir kâbus gibi...

Hayal kurmak bazen de hiç olmayanları görmek demektir. Jules Verne’nin yaptığı gibi ya da herkesin baktığı yere bakıp olmayanı görebilmektir. 2004 yılına kadar, Alsancak Yolcu Limanı’na yolunu şaşıran gemiler geliyordu. Ama Karayipler’de, İskandinav ülkelerinde, Akdeniz’de 100 yıldır kruvaziyer gemileri dolaşıyordu. Birçok İzmirli uçağa atlayıp, Miami’ye gidiyor ve bu gemilerle 7-15 günlük seyahatlere çıkıyordu.

Neden İzmir’e gelmiyorlar? Nasıl İzmir’e getiririz, diye çalıştık. İzmir Ticaret Odası’nın çabalarıyla gelmeye başladılar. Odamız iç limanın kenarında. Tam karşısında 1200 metrelik dalgakıran ve 2 bin metrekarelik beton platform var. Yapılış tarihi 1876. Odamızın kuruluş tarihi ise 1885 ve o günden bugüne nice başkanlar gelmiş geçmiş, dalgakırana bakmışlar ama görmemişler.

Haberin Devamı

Çok başarılı olmuşlar ama dalgakıranı görmemişler. Biz bir proje ürettik. Umarım ben burasının bir cazibe merkezi olarak İzmir’e hizmet verdiğini görebilirim.

Gaziemir’de bugün Serbest Bölge’nin olduğu yeri herkes yıllarca boş arazi olarak gördü ama Kaya Tuncer orada bir serbest bölge kurdu. Hem de Türkiye’nin ilk özel sektör serbest bölgesini. O, Ege Serbest Bölgesi, Çin’de bile dünyanın en iyi yatırım yapılacak yerlerden birisi seçildi.

Sınavlara değil, hayallerinize odaklanın

Söylemek istediğim kısa vadede küçük başarılar yakalanır. Hayal edin. Gerçek olmazsa da ulaşmak için çalışmaya devam edin. Belki ömür yetmeyebilir ama geleceğe bir hedef bırakılır. ‘Bunlar tamam, Başkan da karın doyurur mu?’ diyenler var. Karın doyuran ve yakalananlar da oluyor.

Haberin Devamı

Bir örnek vereyim. İlk teknem 6 metrelik bir balıkçı teknesiydi, sene 1978. Sonra hiç denizden kopmadım. Balığın bol olduğu zamanlar sinaritler gibi çok balık yakaladım. Ama 30 yılı aşkın süre mavi turda, yolculuklarda, deniz 500 metreyi geçince her seferinde oltayı denize salladım. 30 yıl bir tek balık tutmadım. Bir seferinde dalgalı havada bir uçan balık tekneye atladı, o kadar.

2011’de Ramazan Bayramı tatili sırasında Mikanos ile Sakız Adaları arasında 10 kilogramlık orkinos tuttum. İlk defa... Olmaz, vurmuyor, tutulmuyor deseydim bu zevki tatmayacaktım. ‘Sabredin, sabrın sonu selamettir’ der atalarımız. Sabretmek, başarı için önemli bir davranış biçimi.

Çocuklara, gençlere hatta kendi yaşımdakilere bile sesleniyorum:
Cesurca hayal kurun.
Elbette engeller çıkacak.
Hedefe erişim zaman alacak.
Yolunuzdan dönmeyin.
Sabırlı olun, girişimci olun.
Belki sesime kulak verirsiniz ya da vermezsiniz.
Ama insan en iyi dersi yaşayarak alır. En iyi öğretici yaşamdır.
Öğrenemediğimiz dersler, tekrarlanarak ve güçlenerek yeniden karşımıza gelir.

Hayatta sınavlar bitmiyor. Sınavlara değil, hayallerinize odaklanın. Hayallerinizin gerçekleştiği güzel bir gelecek dilerim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!