Darüşşafaka penceresinden: Misyonumuz eğitimde fırsat eşitliği

Güncelleme Tarihi:

Darüşşafaka penceresinden: Misyonumuz eğitimde fırsat eşitliği
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2019 09:41

Darüşşafaka gibi 160 yıla yaklaşan sürdürülebilir bir sivil toplum kuruluşu yaratmanın sırrı, ‘eşitlik ve adalet’, ‘saydamlık’, ‘sorumluluk ve hesap verebilirlik’te yatıyor.

Haberin Devamı

Sivil Toplum Kuruluşları (STK), toplumun içinden gelip, toplumun sorunlarına çözüm arayan, aynı zamanda toplumla bağları sağlam olan kurumlar. Toplumla birlikte yaşayan demokrasinin vazgeçilmezi, kurumlardır.

Dünya genelinde ve Türkiye’de sivil toplum her geçen gün gelişen bir alan. Fırsat eşitsizliği, göç, savaşlar, iklim değişikliği, çevre gibi çok sayıda karmaşık meselenin çözümünde sivil toplumun rolü hızla artıyor.

STK’ların amacı sadece ‘ihtiyacı olana yardım etmek’ değil, değişim yaratmak ve çözüm üretmek. Dolayısıyla, özellikle de teknolojinin ve toplumsal hareketliliğin hız kazandığı bir dönemde, sosyal fayda sağlamanın yanı sıra; toplumsal gelişme ve demokratikleşme hedefiyle insan hakları, çevre, gençlik, eğitim, sağlık, engelliler, sürdürülebilir kalkınma gibi farklı alanlarda sorun ve tehlikelerin algılanması, çözüm aranması, bunların politikalara ve eyleme yansıtılmasında önemli rol oynuyorlar. Bu süreçte ortaya çıkan en önemli konu ise STK’ların eşitlikçi, saydam, hesap verebilir ve sürdürülebilir olmaları.

Haberin Devamı

STK’ların; küresel ortak değerleri ön plana çıkarmaları, daha gelişmiş bir katılım, fırsat eşitliğine dayalı bir temsil ve toplum yararının en üst düzeye çıkarılabileceği bir ortam yaratmaları; güvenirliliklerini artıracak saydamlık ve hesap verebilirlik düzeyi sağlamaları çok büyük önem taşıyor.

DIŞLAYICILIK VE AYRIMCILIK OLMAMALI
Bu kapsamda; STK’ların, içinde faaliyette bulundukları ülkenin özelliklerine, kültürüne, toplumun ve etkinlik alanının değerlerine ve ahlak kurallarına saygılı olmaları; sundukları hizmetlerin kapsayıcı olmasına özen göstermeleri; herhangi bir tür dışlayıcı ayırımcılık uygulamamaları gerekiyor. Bu nedenle, şirketler için olduğu gibi, sivil toplum kuruluşlarının da iyi yönetişim ilkelerini hayata geçirmesi çok önemli. Aksi takdirde, sürdürülebilir olmaları söz konusu olamıyor.

‘Sorumluluk, hesap verebilirlik, şeffaflık, eşitlik, etkililik ve katılımcılık ilkelerini temel alan bir yönetim kültürü’ olarak tanımlanan iyi yönetişim, kurallardan çok, davranışlara dayanıyor. Yapay zekanın insanla rekabet etmeye başladığı, değişim hızının inanılmaz geometrik boyutlara ulaştığı bir çağda, biliyoruz ki, sürdürülebilir kurumlar yaratmanın sırrı, katılımcılık ve fırsat eşitliği ilkeleri üzerinde kurulmuş, karşılıklı etkileşimlerin olduğu, katılımcılığı temel alan, çok sesliliği hedefleyen yönetişim sistemlerini hayata geçirmekle yakından ilgili. Bu süreçte de eşitlik, şeffaflık, sorumluluk ve hesap verilebilirlik iyi yönetişimin olmazsa olmazları olarak ön plana çıkıyor.

Haberin Devamı

PAYDAŞLARA HER ZAMAN YANIT VEREBİLMELİ
Hesap verebilirlik, bir kişi veya kuruluşun aldığı kararlardan etkilenecek kişilere karşı gönüllü ya da zorunlu olarak sorumlu olması anlamına geliyor. Bir STK için hesap verebilir olmak ise kaynaklarını etkin ve amaçları doğrultusunda kullandığını düzenli olarak göstermek ve kâr amacı gütmeyen kuruluş statüsünün getirdiği ayrıcalıkları çıkar için kullanmamak anlamını taşıyor. Hesap verebilir bir STK’nın, üyelerine, faydalanıcılarına ve maddi destekçilerine, kısacası her paydaşına karşı her zaman yanıt verebilmesi gerekiyor.

Şeffaflık, hesap verebilirliğin ön şartı olarak kabul ediliyor. Şeffaflık; kararların, kurallar ve düzenlemeler doğrultusunda katılımcı yollarla alınması ve uygulanmasının yanı sıra; alınan kararlardan etkileneceklerin bilgiye erişiminin sağlanması ve bu bilginin de ulaşılabilir, anlaşılır ve somut olması anlamına geliyor. STK’ların aktiviteleri, finansal ve yönetsel bilgileri konusunda şeffaf olmaları ve bu bilgileri internet sitesi gibi her türlü araçla kamuoyuyla paylaşmaları gerekiyor.

Haberin Devamı

İyi yönetişimin bir diğer ilkesi olan eşitlik (ve adalet duygusu); farklılıklara, insan ve birey haklarına ve çevreye saygılı olmayı temsil ediyor. Kuruluşların tüm eylem ve süreçlerinde din, dil, ırk, cinsiyet farklılıklarına saygılı olmaları ve hiçbir şekilde ve hiçbir bağlamda ayrımcılık yapmamalarını; tüm eylemlerinde haklara ve çevreye saygı göstermelerini gerektiriyor.

Sorumluluk ilkesi ise kuruluşun faaliyetlerinin toplumsal kültüre, geleneklere, kanunlara ve ulusal değerleri yansıtan çevrelere uygunluğunu sağlıyor. Hesap vermeyle direkt bağlantısı var doğal olarak. STK’ların tüm bu ilkeleri yerine getirmesi, sivil alana yönelik toplumsal sahiplenmenin güç̧lendirilmesi açısından büyük önem taşıyor.

Haberin Devamı

EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ
Darüşşafaka Cemiyeti de tam 156 yıldır bu ilkelerin ışığında büyüyor, güçleniyor. Ülkemizin bu alanda sahip olduğu değerlerden; hamiyetperver milletimizin teveccühüne mazhar olmuş, ciddi duruşu ve itibarı sayesinde nice savaşlara ve zorluklara rağmen 'eğitimde fırsat eşitliği' misyonuna hep koşarak ulaşmış.

‘Şeffaflık’, ‘hesap verebilirlik’ ve ‘sürdürülebilirlik’ ilkeleri doğrultusunda, 2013 yılında Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları arasında bir ilke imza attık ve Darüşşafaka Cemiyeti olarak bağımsız şekilde kendimizi kurumsal yönetim derecelendirme çalışmasına tabi tutturduk.

Aradan geçen yedi yılın sonunda; 2019 yılında 11 farklı sivil toplum kuruluşunun bizlerin açtığı yolu takip etmesi; kurumsal yönetim derecelendirme çalışmalarına taraf olması Darüşşafaka’nın toplum nezdindeki öncü rolünün en önemli ispatı.

Haberin Devamı

2013 yılında yaptırdığımız bağımsız kurumsal yönetim derecelendirme çalışmasında (10 üzerinden) 8.40 olan notumuzu bu yıl itibarıyla 9.54’e yükselterek bir kez daha sivil toplum kuruluşları arasında yine en yüksek notla birinci sırada yer almamız da ayrıca bir gurur kaynağı.

EN YÜKSEK NOTA SAHİP STK
Bugün Türkiye’de en yüksek nota sahip STK olsak da bununla yetinmiyoruz. Bu notu daha da yukarı çekmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu, büyük sorumluluk. Darüşşafaka Cemiyeti de bunun farkında.

Darüşşafaka’yı bugünlere getiren; Darüşşafaka’nın bir çınar edasıyla 156 yıldır büyümesini, ülkeye ve topluma umut ve güven aşılamasını sağlayan her yaştan binlerce bağışçımıza karşı en büyük sorumluluğumuz bu aldığımız notun detaylarında gizli aslında.

TOPLUMU YÜCELTMEK BİR KİŞİYİ EĞİTMEKLE BAŞLIYOR
Bugün eğitim konusu sadece Türkiye’nin birincil sosyolojik sorunu değil aynı zamanda toplumsal kalkınmanın da en önemli motoru; daha refah ve çağdaş bir toplumun formülü. Hele hele yaşamlarına geriden başlayan çocuklarımıza bu temel fırsatın sağlanması daha da hayati. Biz Darüşşafaka olarak şuna inanıyoruz: Bir toplumu yüceltmek aslında bir kişiyi eğitmekle başlıyor. Evet her çocuk eşit doğar ama onların eşit yaşayabilmesi, toplumların sorumluluğunda. Toplumun bu sorumluluğun farkına varması; bu yolda atılacak adımları içselleştirip çözümün bir parçası olma iradesini göstermesi de Türkiye’nin aydınlık geleceğinin en önemli teminatı. Bu çerçevede Darüşşafaka daha nice yüzyıllar misyonunun peşinden koşmaya devam edecek.

M. TAYFUN ÖKTEM KİMDİR?
Darüşşafaka Lisesi’ni 1982’de dereceyle bitiren M. Tayfun Öktem, 1980-81’de bir öğretim yılını da AFS kültürel değişim programlarıyla ABD’de okudu. 1986’da Boğaziçi Üniversitesi İİBF İş İdaresi Bölümü’nden ‘onur öğrencisi’ olarak lisans; 1988’de tam burslu okuduğu (UMD) Minnesota Üniversitesi’nden lisansüstü-MBA derecesi aldı. Ayrıca Harvard Business School’dan Stratejik Pazarlama Yönetimi sertifikasyonu olan Öktem, sırasıyla Unilever, ReckittBenckiser, Ülker International, Alliance Healthcare gibi uluslararası ve çok uluslu şirketlerde yurtiçi ve dışında (İstanbul, Londra, Prag, Riyad, Kopenhag) yer yer global sorumlulukla üst düzey profesyonel yöneticilik, CEO’luk, yönetim kurulu üyelikleri yaptı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!