Üniversite özgünlük ve özgürlüğün adresi
Güncelleme Tarihi:
Günümüzde üniversite adaylarının önemli bir kısmı meslek değil, bölüm ya da üniversite tercihi yapıyor. Oysa insanın işi hayatının yarısını, hatta yarısından fazlasını işgal ediyor. Bu nedenle, makul şartlar altında bir üniversite adayı önce hayatı boyunca iştigal edeceği mesleği doğru seçmeli ve o meslekle ilgili bölümlerin bulunduğu üniversiteleri çeşitli imkânları bakımından karşılaştırmalı.
Mesleki tercihini yapmış bir aday, farklı üniversitelerdeki ilgili bölümlerin ders programlarını inceler ve kendisini geliştirmek istediği konularla ilgili hedeflerine en yakın yere taşıyabilecek programı tespit eder. Ancak programın başarısı yalnızca ders içerikleriyle değil, bu ders içerikleriyle öğrenci arasındaki köprü olan öğretim üyelerine de bağlı.
Bu nedenle aday başvuracağı programı gerçekleştirecek öğretim üyelerinin niteliklerini de değerlendirmeli. Bir alanın önde gelen isimlerinin bulunduğu bir bölüm adayın gelişimi bakımından daha avantajlı olacak. Bu nedenle bir bölümdeki profesör, doçent ve yardımcı doçentlerin ağırlıkları tercihte önemli bir ölçüt.
Kontenjan düşükse, öğretim kalitesi yüksek
Bununla birlikte bir bölümde öğretim üyelerinin yalnızca nitelikleri değil, aynı zamanda sayıları da belirleyici. Çünkü nitelikleri bakımından üstün bir kadro, sayısal yetersizlik sebebiyle, nitelikleri bakımından daha düşük bir kadrodan daha başarısız olabilir. Öğretim üyesi başına düşen ders yükü arttıkça hem derslerin, hem de öğretim üyesinin kendisini geliştirme sürecinin kalitesi düşer.
Bir bölümdeki öğretim üyesi sayısı ne kadar yüksekse, o bölüm adayın gelişimi bakımından o kadar avantajlı olacak. Benzer sebeplerle, bir bölümdeki öğrenci kontenjanı ne kadar düşükse, öğretim kalitesi o kadar yüksek olur.
Meslek tercihine ilişkin ölçütlerle yapılan değerlendirmenin ardından, üniversitelerin karşılaştırılması aşaması gelir. Bir üniversiteyi diğerine kıyasla avantajlı kılan birden çok faktör var. Bunlardan ilki, üniversitenin sağladığı akademik imkanlar. Kütüphanesinin zenginliği, elektronik araştırma altyapısı, laboratuvarlar, öğrencilerin kullanımına açık bilgisayar sayısı gibi ölçütler bu imkanların seviyesini gösterir.
İkinci faktör de üniversitenin sunduğu ücretsiz sosyal imkanlar. Meslek yaşamındaki başarısı insanın yalnızca akademik donanımıyla değil, aynı zamanda sosyal becerileri ile ilgili. Öğrenci kulüpleri, festivaller, sosyal tesisler bir üniversitenin adayın sosyalleşmesine yapacağı katkının göstergeleri olarak değerlendirilebilir.
Prestijli üniversitelerden mezunların şansı daha fazla
Adayın tercih ettiği meslek ile ilgili öğrenim sürecini tamamladıktan sonra bu mesleği icra edebilmesini mümkün kılan önemli faktörlerden biri de mezun olduğu üniversitenin iş dünyasındaki prestiji. Farklı üniversitelerin aynı meslek dalıyla ilgili bölümlerinden mezun olanların arzuları doğrultusunda iş bulma konusundaki fırsatları eşit değil. Prestijli üniversitelerin mezunlarının mesleklerini icra etme fırsatları diğerlerine kıyasla daha fazla.
Ayrıca, Türkiye’nin kendisine özgü şartlarını da göz önünde bulundurarak, adayın kişisel gelişimini sağlıklı sürdürebilmesi için, öğretim üyeleri ve öğrencileri bakımından heterojen üniversiteleri seçmesi de daha uygun olur. Bu bakımdan adaylar, üniversitelerin öğrenci profilleri hakkında da bilgi edinmeli. Uluslararası öğrencilerin sayısını ve Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen öğrencilerin sayısal dağılımlarını da ölçüt olarak benimsemeli.
Son olarak, adayların üniversite tercihi yaparken kişisel koşullarını doğru değerlendirmesi gerektiğini vurgulayalım. Yaşadığı il dışındaki bir üniversiteyi tercih eden adaylar, diğerlerine kıyasla daha fazla sorumluluk taşımak zorunda kalacakları birkaç yıl geçireceklerini en baştan bilmeliler. Bununla birlikte, taşıyacakları her fazladan sorumluluk, uzun vadede daha olgun bireyler haline gelmelerine katkı sağlayacak.