Üniversitelerde yeni dönem

Görüştüğüm rektörlerden bazıları bu görüşmeden memnun. Ancak, aynı değer ve saygının rektör seçimlerinde de olmasını belirttiklerinin altını çiziyorlar. İstanbul Üniversitesi seçimlerinde beklenenin aksine birinci çıkan ve sosyal demokratların ağırlıkta olduğu grubun desteklediği Prof. Dr. Raşit Tükel’in “Demokratik üniversite dediğimizde, her alanda demokratik kuralların işletildiğini anlıyoruz. Bunun içinde en yüksek oy alanın rektör olarak atanması da yer almalı. 2012 seçimlerinde ikinci sırada yer aldığım için daha sonraki aşamalara katılmamıştım. Çünkü demokrasinin gereği buydu. 2 bin 595 öğretim üyesi oy kullandıysa, bunun sonucunda birincinin rektör olması gerekiyor. Ben nasıl ikinci olduğumda çekildiysem, şimdi de ikinci olanın ve diğerlerinin çekilmesini talep ediyorum. Eğer seçim çalışmalarında sözünü ettikleri demokrasiyi içtenlikle dedilerse bunu yapmaları gerekiyor” sözleri, aslında bütün bunları anlatıyor.

Seçimden ikinci çıkan ve üniversitedeki muhafazakâr kesimin desteklediği Prof. Dr. Mahmut Ak’ın, konunun sadece seçimden ibaret olmadığını belirterek yaptığı “Burada yaptığımız işin adı seçim değil. Rektör adaylarını belirleme seçimi yapıldı. Bu üç aşamalı bir seçim. Özgür seçime göre 6 kişilik liste oluşturuldu ilk aşamada. Bu adayları kutluyorum. Bundan sonra YÖK aşaması var ve sonrasında da Cumhurbaşkanı atama yapacak. Bundan sonra alınacak kararın hayırlı olmasını diliyorum” açıklaması da düşünmeye değer doğrusu.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın rektörlere çok tartışılan öğretim üyesi alım ilanlarıyla ilgili “Adrese teslim öğretim üyesi ilanları yapıyorsunuz. Bir kişiyi tarif edecek ilan istemiyorum” diyerek tepki gösterip, adil davranmaları için uyarması üzerine seçim sonuçları karşısında YÖK’ün de adil davranacağı yönünde bir düşünceye kapılsam fazla mı iyimser olurum acaba?
Kabul ediyorum üniversitedeki seçimler kıran kırana geçiyor. Güçler alabildiğine kullanılıyor, bel altı vuruluyor, kartvizitler, koltuk sahibi Ankaralı dostlar devreye giriyor. Ünvan, terfi vaatleri kulaktan kulağa fısıldanıyor. Ama yaşları 40’ı aşmış, yıllarca tabir yerinde ise dirsek çürütmüş akademik camiada çoğunluğun bu tuzaklara düşmeyip, kendi özgür iradeleriyle oy kullandıklarını düşünerek, onların oylarına saygı duymak gerektiğine inanıyorum.