Bergen Modeli: Eğitimde Tersyüz Edilmiş Sınıflar ve 21. Yüzyıl Becerileri

Güncelleme Tarihi:

Bergen Modeli: Eğitimde Tersyüz Edilmiş Sınıflar ve 21. Yüzyıl Becerileri
Oluşturulma Tarihi: Nisan 22, 2013 10:04

Dünyaca ünlü öğrenme yönetim sistemi (LMS-Learning Management System) itslearning’in Norveç’te düzenlediği kullanıcı konferansı her yıl olduğu gibi dünyanın birçok yerinden eğitim bilimcisi, eğitim-öğretim lideri, ülke temsilcisi, okul yöneticisi ve öğretmeni Bergen’e çekti.

Haberin Devamı

Eğitim teknolojileri başlığının bu önemli buluşmasına ülkemizden Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin yönetim kurulu üyeleri ve derneğe bağlı 10 okulun temsilcileri katıldı. Ülkenin ikinci büyük şehri olmasına karşın sadece 270 bin nüfusu bulunan Bergen gibi bir yerden 14 dilde hizmet vererek, 3 milyona yakın küresel kullanıcıya ulaşan böyle bir markanın çıkması ise elbette ki ayrı bir başarı ve girişimcilik hikayesi. Girişimcilik eğitimi adı altında şirket açma-kapama derslerine dönüşen kursların itslearning’i (https://www.itslearning.com/welcome.aspx) vakasını iyi analiz etmelerini tavsiye ederim. Böylelikle zamanın ruhuna ve girişimcilik kavramının asıl mecrasına daha uygun bir iş yapılmış olur.

5 üniversite arkadaşının 1999 yılında içlerinden birisinin yazdığı yüksek lisans tezine dayanarak kurdukları mahalli denebilecek ölçekte bir şirket bugün neredeyse Norveç’te her okula girmiş vaziyette. Bunu gerçekleştiren ekibin en önemli isimleri arasında yer alan şirketin CEO’su Arne Bergby ve kurucu ortaklarından Jan Age Skaathun’la yaptığımız özel sohbetlerde Türkiye’de okul/sınıf yönetim sistemi adıyla bilinen ancak Norveç de dahil birçok diğer ülkede ‘öğrenme yönetim sistemi’ (LMS) adıyla tanınan platformun inceliklerini tartışma imkanı bulduk. Aslında iyi eğitim performansı gösteren ülkelerle, daha az iyi veya düşük eğitim performansı gösteren ülkeler arasındaki eğitime temel bakış ve ele alış farkı da burada ortaya çıkıyor. Dikkat ederseniz daha önce de yapıcı bir şekilde eleştirmeye gayret ettiğim son derece merkezi ve bürokratik personel paradigması, LMS’i okul/sınıf yönetim sistemi şeklinde mekan-yer-mecra-fiziksel kapasite merkezli bir şekilde isimlendirirken, Norveç’te öğrenmenin süreç ve bireyselleştirme tarafına vurgu yapan bir isim tercih ediliyor. Böylelikle bazı eğitim sistemlerinde idari birim olarak öğrencinin yerine okul ve sınıf daha ön plana çıkarılmış olunuyor. Öğrenci merkezli modeller ise eğitim-öğretimin bireyselleştirilmesine ve tersyüz edilmesine büyük kapılar aralıyor. Bu gibi farklar bazıları için önemsiz ve gereksiz bulunabilir. Ancak ne yazık ki bu tür detayların içinde barındırdığı zenginlikleri keşfetmeden eğitim de dahil birçok konuda ilerleme kaydetmek pek de kolay olmuyor.

Haberin Devamı

itslearning kullanıcı konferansında geçirdiğimiz üç gün boyunca tüm katılımcılar, yukarıda temas ettiğim bürokratik sınıf-okul merkezli bakışın yerine 21. Yüzyıl becerileri, Web 2.0 ve bireyselleştirmeye dayalı ‘tersyüz’ kavramını tartıştılar. Khan Academy kurucusu Salman Khan’ın (https://www.khanacademy.org/) da savunuculuğunu yaptığı ‘tersyüz modeli’, sınıfı öğrenme platformları vasıtasıyla esnekleştirerek, geliştirilen ölçme-değerlendirme-takip mekanizmaları yardımıyla öğrenciler arasındaki başarı farklılıklarını tespit edip sınıfta öğretmenin öğrencilerle bu açığı kapatmak için birebir daha fazla zaman harcamasına olanak tanıyor. Sınıf veya okul dört duvar arasına hapsedilmiyor. Öğretmen ile 7/24 temas iletişim mümkün. Öğrenci de kendisini sadece sınıfta öğrenmek zorunda hissetmiyor. Öğrenme süreci yaygınlaştırılıyor. Tersyüz modeli bunun yanında öğrencilerin birbirleri arasında ve öğretmenleriyle tüm multimedya/Web 2.0 iletişim araçlarını kullanarak haberleşmesine de imkan veriyor. itslearning’in ‘bağımsız öğrenciler’ temasına dikkat çekmekte fayda var, çünkü öğrenme yönetim sistemlerini en önemli fonksiyonlarından bir tanesi müfredatların bireyselleştirilmesi ayağı. Buna hatırlarsanız CV-Kariyer-Ferd-Müfredat yazımda değinmiştim. (http://www.hurriyet.com.tr/egitim/22647793.asp) Öğrencilerin eğitim-öğretim programlarını kendi belirledikleri müfredat ve içeriklerle tasarlamaları itslearning’in öne çıkardığı özelliklerinden bir tanesi.

Haberin Devamı

Siemens’ın inovasyon danışmanlarından ve konferansın ana konuşmacılarından Jef Staes’in sunumu ise bireyselleştirmenin önemini pekiştirmek adına çok yararlıydı. Staes, bugünün dünyasında yaşanan teknolojik kırılmaya iki-boyutludan (2-D) / üç-boyutluya (3-D) geçiş yakıştırmasını yaptı. Hayatın ve eğitim-öğretim süreçlerinin 3-D mantığıyla yeniden şekillenmesini önerdi. 2-D ve 3-D adını verdiği yeni birey profilleri hakkında detaylı örnekler veren Staes, eğitim-öğretim süreçlerinin ‘diplomasız’ bir geleceğe doğru evrildiğini söyledi. Staes’in görüşlerini merak edenler web sayfasına göz atabilir (http://www.jefstaes.be/).

Konfransın ana konusu LMS’ler hakkındaki en kapsamlı akademik çalışmalardan bir tanesini gerçekleştiren İtalya’daki Urbino Üniversitesi öğretim görevlilerinden Giovanni Torrisi de katılımcılar arasındaydı. Torrisi yaptığı sunumda itslearning ile beraber Moodle, K-12, Land of Learning, Docebo ve Adobe Connect gibi platformları bir dizi temel değişken ışığında karşılaştırdıktan sonra, hepsinin güçlü ve zayıf yanlarını ortaya koydu. Bu programlardan bazıları açık ve ücretsiz, herkes kullanabiliyor. Bazılarının kurulum masrafları fazla, bazılarının ise bakım. Birkaçının müşteri destek birimleri çok daha iyi çalışıyor, daha kullanıcı dostu ve multimedya kullanımını daha uygun bir altyapıya sahip. Bu akademik çalışmada itslearning’in rakiplerine göre daha iyi bulut çözümleri, adaptasyon başarı oranları, güvenlik, ve kullanıcı-dostu tasarımı sunduğu sonucuna varılıyor.

Haberin Devamı

Şekil-1 itslearning’in LMS, Tersyüz ve 21. Yüzyıl becerileri (yaratıcılık, iletişim, eleştirel düşünme ve takım halinde çalışma) Modeli

Bergen Modeli: Eğitimde Tersyüz Edilmiş Sınıflar ve 21. Yüzyıl Becerileri

 
Bergen’deki yoğun program esnasında ayrıca okul ziyaretleri yaptık. Norveç’in genelinde gerek devlet kurumlarında gerekse özel öğretim kurumlarında itslearning kullanılmayan bir okul bulmak zor. Ziyaret ettiğimiz okullardan bir tanesi Norveç’in en büyük özel okul zincirlerinden olan Akademiet idi. (http://www.akademiet.no/) Okulun müdürlüğünü daha önce Norveç Eğitim Bakanlığı’nda danışman olarak da çalışmış son derece tecrübeli bir isim olan Josh Totland yapıyor. Akademiet’de Norveç eğitim sistemi ve benim Bergen Modeli olarak isimlendirdiğim LMS merkezli tersyüz eğitim anlayışıyla ilgili çarpıcı bilgiler edindik. Norveç’te öğretmenlerin maaşı ve özel okulların devletten aldıkları öğrenci desteği sorulduğunda aslında cevaplar beklendiği gibiydi. Yüksek lisansı olmayan 10 yıl tecrübeye sahip öğretmen yıllık 156 bin TL kazanıyor. Yüksek lisansı olan öğretmenin maaşı ise 171 bin civarında. Yeni başlayan bir öğretmen maaşı 131 bin TL. İlginç olan bir fen bilgileri öğretmeni mesleği ilk başladığı gün 7 yıllık tecrübeye sahipmişcesine özlük haklarına sahip oluyor. Tabi gelir vergisinin yüzde 35 olduğu bir ülkeden bahsettiğimizi unutmamak gerek. Norveç’te vasıfsız yıllık işçi kazancının yıllık 124 bin TL olduğu ve ülkedeki pahalılık düşünülürse öğretmenlerin zannedildiği kadar da fazla kazanmadığı yorumu yapılabilir. Öğretmenler, haftada ortalama 16 saat derse giriyorlar, öğrenciler ise alanlarına ve tercihlerine göre 45 dakikalık 30-35 ders görüyorlar. Norveç'teki her bir öğrenci ilkokul birinci sınıftan itibaren İngilizce başta olmak üzere yabancı dil eğitimi almaya başlıyor.

Norveç hükümeti özel okullara öğrenci başına 30-34 bin TL arasında yıllık yardım yapıyor. Bu yardımın yanında ise velilerden yıllık ek ödeme 3800 TL tahsil ediliyor. Özel okullar kar amacı güdemiyor, kazandıkları her şeyi tekrar eğitime yatırmak zorundalar. Bir tür bizim vakıf üniversite sistemimizle benzemekle beraber Norveç’te K-12 okulları şirketleşebiliyor. Ülkede okul öncesi ve ilkokullar yerel yönetimlere, ortaokul ve liseler ise doğrudan eğitim bakanlığının merkez teşkilatına bağlı. Akademiet’de her 15 öğrencinin bir mentörü var. Tüm öğrencilerin bilgisayarı ve tüm sınıflarda akıllı tahtalar mevcut. Kimi okullarda öğrenciler kendi cihazlarını kullanıyor (BYOD-Bring Your Own Device Model) Sınıflarda sosyal medya kullanımı tersyüz mantığının bir gereği olarak serbest. Sadece sınavlarda kapatılıyor. Notlama sistemi 1-6 arasında ve kademe geçişlerinde okul notları birinci belirleyici durumunda. Bu bazı kesimlerin tepkisini çekiyor ve merkezi sınav ciddi biçimde tartışılıyor. Akademiet’de Bernice McCarthy’nin ortaya attığı 4MAT ismiyle bilinen pedagojik bir model uygulanıyor. Bu model ülkemizde fazla bilinen ve tartışılan bir model olmamakla beraber, dünyanın çeşitli yerlerinde önemli sayıda takipçisi var. (http://www.aboutlearning.com/)

Haberin Devamı

Şekil-2 4 MAT Modeli

Bergen Modeli: Eğitimde Tersyüz Edilmiş Sınıflar ve 21. Yüzyıl Becerileri

 
Norveç inovasyon, teknoloji ve girişimcilik paradigması odaklı bir eğitim ve öğretim süreci modelini dünyada en iyi uygulayan ülkelerin arasında. Eğer Norveç az nüfuslu bir ülke diye eğitim sistemi iyi sonucuna varırsak, o zaman bütün az nüfuslu ülkelerin iyi birer eğitim sistemine sahip olması gerekir. Nitekim nasıl ki tüm çok nüfuslu ülkeler düşük performans gösteren eğitim sistemlerine sahip değilse, nüfus eğitimin kalitesi ve çıktılarıyla ilişkisi araştırılan değişkenlerden sadece bir tanesi. Bazen ülkemizde yegane belirleyici olarak kabul görebiliyor. Yine yanıldığımız noktalardan bir tanesi bu ülkeler zengin oldukları için iyi eğitim verdikleri kadar, iyi eğitim verdikleri için zenginleşen ülkeler. Norveç’teki konferans ve gözlemlerimizden çıkan sonuç eğer 75 milyonluk bir ülkeyi Norveç seviyesine çıkarmak gibi bir amacımız varsa bunu topyekûn bir stratejiyle yapmak daha zor gözüküyor. Ama Türkiye’yi 15 tane ayrı özelliklere sahip Norveç’imiz varmış gibi düşünüp, 2023 Vizyonu adıyla sadece eğitim ve kalkınma arasındaki o anlamlı bağla başarılabilecek, amaca ve hedefe odaklı daha bölgesel stratejilerle kaçınılmaz hale bürünecek bir yol haritası çizmemiz gerek. Eğitim öğretim süreçlerinde bürokratik personel paradigması yerine inovasyon-girişimcilik paradigması, sınıf/okul odaklılık yerine 21. Yüzyıl becerileri odaklı bir dönüşüme hazırlanmalıyız. Yoksa birçoğumuz Jef Staes’in tabiriyle ‘kısa vadede mutlu olmaya devam etmekle beraber, orta-uzun vadede işler kafamıza dank etmeye başladığında daha mutsuz olacağız’. Çünkü Endüstri Devrimi’nin standart becerilerle tanımlanmış ve işleyen iki boyutlu toplum modeli, yerini Endüstri Devrimi sonrası üç boyutlu toplum modeline bırakıyor. Buna ne kadar hazırlıklıyız? Eğitim-öğretim süreçlerinde Bergen Modeli bu konudaki değerlendirmemiz için iyi bir model teşkil edebilir.

Haberin Devamı

Gökhan Yücel'in diğer yazıları:

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!