Egeart Sanat Günleri’nin ardından

HİÇ böylesi oldu mu acaba; böylesine çeşitlenmiş, uzanabildiği her yere açılmış bir sanat şenliği! Bir şenlik ki, sessiz; bakışlarla duyumsanabilen, sezilebilen.

Gözlere akıveren, bir ses yükselse yitip gidecekmiş gibi bir büyülü bir evren.
Sayılı günlere sığıp geride kalıveren 3. Egeart Sanat Günleri, bir yaşama sevinci bırakıp da gitmiş olmalı. İktidar hırsına, yer kapma tutkusuna, kavgaya, çekiştirip parçalama sevdasına kendini kaptıranlar sanatın sessiz haykırışını duydu mu acaba!
ÇAMUR, KEÇE VE ÜNİVERSİTE
İzmir’in 13 yerinde 20 yabancıyla birlikte 412 sanatçının 2013 sanat yapıtı! Çamurdan keçeye kadar sanatçılar ellerinin uzandığı her yerden bir sanat çıkarmış olmalı.
Artık “sanat günleri”ne dönüşmüş olan 3. Egeart, açılış törenine katılmış olmakla ya da etkinliklerinden birini görmüş olmakla kavranabilirliğin çok ötesinde. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’dan Atatürk Kültür Merkezi yöneticisi Serpil Zeytin’e uzanan bir zincir içinde Yürütme, Sanat Danışma, Seçici kurullarının uzun bir hazırlık süreci sonunda 3. Egeart Sanat Günleri’ni kurgulayıp sunmaları, İzmir adına bir seçkinlik çıkışının belgesi.
Bir yanda Endonezya’dan gelerek kukla yapımı öğretip de oynatan,  keçeyi ayak altından alıp tuvale dönüştüren, liflerden sanat üretenlerden tutun da öte yanda resme, heykele, fotoğrafa -haydi uzatmayalım- her nesneye sanatın soluğunu katan sanatçıların gücünü İzmir’in 13 yerine yayıp sergilemek, temeli bilime dayanan, içinde hiçbir güzel sanatlar bölümü olmayan Ege Üniversitesi’nin görevi miydi!
“Ulusal değerlerimizden kopmadan, ama evrensel bir bakış açısına sahip, bireyler yetiştirmeyi hedef alan Ege Üniversitesi’nin sanata ve sanatçıya karşı özel bir ilgisi bulunmaktadır. Her şeyden önce, duygu ve düşünce dünyamızı besleyen sanatın üniversite yaşamının ayrılmaz parçası olduğu çok açık bir gerçektir. Bir üniversitede, alanı ne olursa olsun, sanatla beslenmeyen bir eğitim, eksik kalacaktır.”
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın bu sözleri, içlerine gömülüp kalmış kimi üniversitelere, YÖK kavgasına tutuşmuş olanlara yol gösterir mi acaba?
3. Egeart Sanat Günleri’ne “Sanatı Yaşamak İçin” özdeyişini seçmişler. Ülke gerçeğine bakıp da, “Sanatı Yaşatmak İçin” demek daha gerçekçi olurdu hani.
VE BİR ÖNERİ
Bir öneriyle bitirelim, ne yazsak Egeart’ın değerini anlatmaya yetmeyecek bu yazıyı: 13 yerde ayrı ayrı, kendi değerleriyle kapanıp kalıveren o sergiler, yıl boyunca Atatürk Kültür Merkezi’nde niye yeniden açılıp canlandırılmasın!
Yazarın Tüm Yazıları