Yabancı Kalple Yaşam -4-

Güncelleme Tarihi:

Yabancı Kalple Yaşam -4-
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ölüm hep yanıbaşımdaydı

Herkesin anlamasını istediği bir şey vardı, ‘‘Vücut benim, kalp Mustafa'nın, ben Mustafa'yı güzel yaşatmak

istiyorum.

Kendimi

yaşamak istiyorum...’’

Kötü günler geçiriyordu. Baba şeker, anne yüksek tansiyon hastası olunca aileye destek olması gereken de kendisi oldu. Ailesine moral verirken, hastalığını düşünemedi bile. Zaten o da hırslı bir insan olarak yaşayacağına inanıyordu.

‘ÖLÜM hep yanıbaşımda oldu’’ diye söze başladığında içimi ürpertti, 30 yaşındaki Canan Serçe. Sözlerini nasıl sürdüreceğini merak ettim. ‘‘Ölümü bir kaç kez yaşadım’’ derken gülüyor, hayatı alaya aldığının ilk sinyallerini veriyordu. Çiçeği burnunda kalp nakli hastasıydı. İki ay önce genç yaşta erken yaşlanan kalbi 53 yaşında ölen Mustafa Tatlıcı'nın kalbiyle değiştirilmişti. ‘‘Kendim kadar Mustafa'yı da iyi yaşatmak zorundayım’’ derken, taşıdığı yeni kalbine duyduğu saygıyı anlatmaya çalışıyordu.

ÖNCE GÖZÜ GİTTİ

4 yaşındayken baba Murat, anne Şerife Serçe, kardeşleri Emine ve Hasan'la Almanya'nın Frankfurt kentine yaşam kavgasına gitmişlerdi. Canan ilkokulda yaşamını değiştirecek ilk kazasını yaşamış, kalem batan sol gözü görme yetisini büyük ölçüde kaybetmişti.

MESLEK okulunda boyacılık okumuş, geçirdiği kaza yüzünden tanınan malülen emeklilik hakkından yararlanmıştı. 15 yıl önce gurbet dönüşü İzmir Balçova'da hayatına yepyeni bir sayfa açan Canan ikinci kuşak Türk genci olarak döndüğü vatanında ‘‘Kadından boyacı olmaz’’ yargısıyla çalışamayınca gününü gün etmeye karar vermişti.

AZ DAHA BOĞULUYORDU

CANAN, yaz aylarında Almanya'dan gelen konuklarını ağırlıyordu. Yedi yıl önce yine bir yaz gününde çoğu Alman konuklarıyla, Gümüldür'de tekne tutup denize açılmışlardı. 25 kişinin fazla geldiği tekne alabora olmuş, herkesi denize dökmüştü. Balıkçılar sayesinde hayatta kalabilmişlerdi. Canan, kazadan sonra geldikleri Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi'yle de bu sayede tanışmış oldu.

CANAN ikinci kez DEÜ'ye geldiğinde bu kez dedesine refakat ediyordu. Tam iki yıl gündüzleri torunluk görevini yerine getirirken, geceleri eğlenceden geri kalmıyordu. Hastaneyi de sabahlara kadar gezip eğlenmeyi de çekecek güçteydi gençliği. 1999 Şubat'ın kendini yorgun hissetmeye başladığında, bahaneyi hızlı yaşamına bağladı.

RAHATSIZLIĞI kısaca kalp kriziyle tanımlanınca kötüye yorumladıysa da büyük aşkı, nişanlısı İlhami Bey'le kuracağı yuvanın hayaliyle hastalığını bir kenara itiverdi.

19 Mayıs'ta kiralık ev bakmaya giderlerken, Azrail bir kez çıktı karşısına. Teleferik yolunda virajı alamayıp hızla çarptıkları direkte az kalsın yaşamları noktalanacaktı. Direksiyondaki nişanlısının kolunun kırıldığı kazayı Canan pek hafif atlatamamıştı.

ÇENESİNDE hálá taşıdığı derin bir kesik, bilinç kaybıyla kaldırıldığı hastane Dokuz Eylül oldu. Akciğerlerindeki kanamanın kalpten çıkan aortadaki yırtılmadan kaynaklandığı ortaya çıkınca acil ameliyata alındı. Azrail'e çelme atan inat, yaşanmamış 15 günün sonunda bir kez daha yaşam mücadelesinden galip çıkan o olmuştu.

ANCAK kaza, belki de yıllar sonra çıkacak kalp sorununu erken gündemine sokmuştu. İlaçlara karşın tedavi nafileydi. Kalp yetmezliği tanısı aldı, tedavi reçetesi kalp nakli oldu. Gün geçtikçe yorgunluğu arttı, nefesi daraldı. Hastaneye giriş - çıkış trafiği hızlandı. Hırslıydı, yaşayacağına inanıyordu da aranan kalp istenildiği zaman bulunacak bir şey değildi.

MUSTAFA'NIN KALBİ

KAZANIN yıldönümüne çok az bir süre kala rahmetli Mustafa Tatlıcı'nın bağışlanan kalbi umut oldu Canan'a. Başkaları kadar uzun beklememişti ama hepsi kadar acı, korku yaşamıştı. Bu insanların dramını milyonlara duyurmayı kafasına koydu hasta yatağında.

KİTAP yazıp yaşadıklarını, yaşananları anlatacaktı, bir de değişen yaşam felsefesini... Çünkü kendi kalbiyle yaşadığı 30 yıl boyunca ‘‘Ben’’ den önce başkaları önemli olmuştu yaşamında.

ARTIK hayatın insanlar için değil kendisine ait olduğuna karar vermişti. ‘‘Kendimi yaşayacağım’’ bencilliğini ilk nişanlısına gösterip, evlilikten caydığını açıklamıştı. Aile sorumluluğu ağır gelecekti. İlhami Bey de, saygı göstermişti. Yaşam hakkı o kadar değerliydi ki, aşkına karşın İlhami Bey zamana bırakmıştı Canan'ı. ‘‘Ben erkek kalbi taşıyorum, yarı erkek oldum’’ esprilerini de...

HAYATI hafife almayı öğreniyordu. Yakınlarına,, ‘‘Hepinizi kalpten seviyorum’’ deyip ardından, ‘‘Şaka, şaka ben değil Mustafa'nın kalbi sizi seviyor’’ derken, mesajlar gönderiyordu. Herkesin anlamasını istediği bir tek şey vardı, ‘‘Vücut benim, kalp Mustafa'nın, ben Mustafa'yı güzel yaşatmak istiyorum. Kendimi yaşamak istiyorum...’’

Yarın: Mustafa TEK

(Su katılmamış kaderci)

Canan Serçe,

30 yaşında, hayat dolu bir genç kız.

Evlilik

hazırlıkları yaparken hayatının akışı değişti. Kalp nakli olalı

iki ay bile olmayan

Canan, ‘‘Artık hayatımı yaşayacağım’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!