Güncelleme Tarihi:
Bölünmüş çocukluğun hüznü
NECLA Barış 19 yıllık kısacık yaşamına iki ülkede yaşamayı ve bir şiir kitabını sığdırmış: Sen Bir Vakti Kaçırdın. Zaman zaman sayfamıza konuk olan Necla Barış, Manisa'da yaşıyor ve güzel şiirler yazıyor. Belki çok usta değil, belki tekniği şimdilik çok sağlam değil, ama öylesine duyarlı, içten ve yalın ki:
Ben her yeni günü özlemle beklerdim
Sonunda hep sen vardın
Sana kavuştururdu beni alacakaranlık
Seni görebilmek tek isteğimdi
Seni özlerdim, gözlerini
O şarkıyı her dinleyişimde
Seni düşünürdüm
Şimdi yoksun
Sen bir vakti kaçırdın
Bir sevgiyi sildin
Hoyratça umudumu kırdın
Artık senin için doğmaz
Yüreğimdeki güneş
O mevsim
Beklediğim baharı getirmez ki bana
Artık özlemlerim sana olmaz
Sen bir vakti kaçırdın
Bir bilinmezliğin arayışı içerisinde
Baktın gözlerime
Sessizce gülümsedin
Anlamsızdı yüzündeki çizgiler
Konuşmadın
Sen bir vakti kaçırdın
NECLA Barış Bulgaristan'da doğmuş, 8 yaşında Türkiye'ye gelmiş. Bu parçalanmış çocuk düşlerinin, ikiye bölünmüş acıların ve sevinçlerin, yarım kalmış oyunların izini çoğu şiirlerinde görmek mümkün:
Selam söyledim anneciğim sana
Uçan kuşlardan esen rüzgardan
Açan çiçeklerden
Ama götürmediler
Seni sordum herkese
Kapımın önünden geçen insanlara
Çocuklara, başka diyarlardan gelen kırlangıçlara
BURADAKİ özlem yalnızca anneye duyulan özlem değildir aslında, belli ki ilk çocukluğunun geçtiği yerlere de özlem duyuyor. Doğduğu yerlerden kopan, koparılan kişilerde bu olağan. Bir de buna sanatçı duyarlığı eklerseniz hoş görmemek mümkün değil. Ama henüz 19 yaşında:
Ben çocukluğumu özledim
Çiçek topladığım
Bahçesinde koştuğum evimin
Kokusunu özledim havanın
Geçmişimi özledim
Bir bilinmezliğe ittiğim
Günlerimi
Çok uzaklarda bıraktığım
yaşanmışlığımı özledim
demek için henüz erken değil mi?
NECLA Barış'ın şiirleri yalnızca özlemle sınırlı değil tabii ki... Geniş anlamda sevgiyi anlatıyor bize, bir yağmurla gözyaşının nasıl özdeşleştiğini anlatıyor, hüsranla bitmiş aşkları anlatıyor. Biraz buruk, biraz öfkeli, biraz tutkulu; çokça kırılgan, çokça karamsar. Ve en çok da içten ve duyarlı. Bunun içindir ki, (kendi deyişiyle) şiirlerini bir bahçıvan titizliği ile besleyip, güzel çiçeğe dönüştürmüş.
Aydınlık ve karanlık
BİR de kitabın önsözünde şöyle diyor: Şiirlerim ruhumun en gizli ve en derin yerlerinde yetişip büyümüşlerdi. Kimisi gökyüzü kadar aydınlık, çoğu ise geceler kadar karanlık. Umarım ve dilerim şiirin hep gökyüzü kadar aydınlık olur Necla Barış. Çünkü yaşam yalnızca acılardan ibaret değil:
Ve herkes ölüyorsa gülünün solduğu gün
Öyleyse kadrini bil, dirim denen ödülün
İçindeki isi sil, şafağın tülbentiyle
Çünkü bugün ilk günü, geri kalan ömrünün.
T.K.
ZAMANLI GAZEL
Kendini yollara vurdun, değişen çevreye kandın bir zaman
İçinde dönenen başıbozuk sıkıntı, geçer sandın bir zaman
Donmuş kentlerden geldin, sen bu kavruk yangın yerlerine
Ürperen yalnız yüreğini, kızgın gurbete bandın bir zaman
Düşündün geceler boyu, peşinden gelen tekinsiz geçmişini
Gönlündeki göçük aşkın oduna, için için yandın bir zaman
Sonunda gide gide, adına uygun düşen, yalnızlığına kondun
Yorgun bedeninde zamana karşı, çırpınan candın bir zaman
Üzülme altıok metin, hüzünlerle geçen tarazlanmış ömrüne
Sen yoğun ses içinde sesi duyulan, uzak çandın bir zaman
Metin ALTIOK
HAFTANIN ŞİİRİ
ARMAĞAN
Sen bana yaşanmamış baharları getirdin
Daha hiç dinlenmemiş şarkılar getirdin
Başlamadan biterken mutluluk hayallerim
Bana aşk getirdin, bana beni getirdin.
Neşe Argun S.
AYNE
Bu düşüşler
Bunca acı niye
Çoğal bahçelerde
Yitikken sevgi
Kimiz,
Aradığımız şey ne
Açılan her gönül sofrasında
Boş kalınca sağanlar
Gizem ki,
Mahmur gözlerinde parlayan
Ayne!..
Okşarken ayaklarımı elin
Ne ki verdiğim
Bir parçacık gevrek
Sevgiyle yoğurduğum
Bandırıp çaya...
Ey yadsıyan bakışlarla
Çağ atlamış insanlık
İğrenç değildir asla
Bir gevreği bölüşmek
Ki bir kedi de olsa!...
Alper AKDENİZ
SENSİZ AŞKIN ADI YOK
Hasreti benimle arkadaş ettin
Geçen zamanıma acıyorum ben
Yalnızlığı bana sen yoldaş ettin
Hasretle bu ömrü harcıyorum ben
Sen gittin kapılar kapalı kaldı
İnan ki İzmir'in tadı yok artık
Ne arayan ne de soran kaldı
Sensiz aşkın bile adı yok artık
Mehmet AKÇAY
DÖNÜP GELSE
Bir yaşlı kadın
Gösterdi bana
Gençlik resimlerini...
Anlattı
usul usul
Bir sır verircesine
‘‘Sevmeyeceğim bir daha’’diye
nasıl yemin ettiğini...
Yazık olmuş
böyle bir sevgiye
Böylesine güzel bir aşka...
Gözlerine baktım
Hala pişman olduğu besbelli...
Konuştu hep
Ardından koşanlardan
Peşinden ayrılmayanlardan
Etrafında pervane olanlardan
Sarhoş olup
Onu nasıl reddettiğinden...
Hikayenin arkasını okudum
Ümit Dolu gözlerinden...
Bakışları öylesine taze
Öyle yeşildi ki...
Dönüp gelse boynu bükük
Sevgi dolu kalpli
Ölmeye razı kollarında
Vererek
Son nefesini...
Şadi ALALP