Milli sporcu olmamı Alaçati'ya borçluyum

Güncelleme Tarihi:

Milli sporcu olmamı Alaçatiya borçluyum
Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 2007 20:13

ÇAĞLA KUBAT, adını güzellik yarışmasıyla duyduğumuz, ama aslında yıllardır disiplinle sörf yapan bir sporcu. Artık, milli olarak Türkiye’yi başarıyla temsil ediyor. Alaçatı’ya tutkulu olan Kubat ile işletmecileri de milli sörfçü olan, Alaçatı mimarisini yansıtan Zeytin Konak Otel’de söyleştik.

Milli sporcu olmamı Alaçatiya borçluyum
Æ Sörfe nasıl başladınız? Æ Çocukken ailemle gittiğimiz İspanya’da, tanıştığımız bazı kişiler Alaçatı’da sörf yaptıklarını söyledi. Biz Çeşme’de olduğumuz halde Alaçatı’da sörf yapıldığını bilmiyorduk. Annemle aramaya çıktık. Tabii o yıllarda her yer otluk, yaşam belirtisi yok. Tam dönecektik, bir kavuncuya rastladık. Kavuncu, "Abla ben sörf, mörf bilmem ama ileride denizin üstünde renkli kelebek gibi bir şeyler var" dedi. Bunun üzerine ilerledik ve sörf plajını bulduk. Hep yabancı turistler geliyordu o zaman. Ben de orada sörfe başladım.Æ Ne zaman milli oldunuz?Æ İlk Avrupa Şampiyonası’na 2003’de katıldım. O zamandan beri milli olarak yarışlara katılıyorum. En son geçen hafta Datça’da Türkiye birincisi oldum. Æ Sörf ile ilgili hedefleriniz neler?Æ Avrupa ve dünyada dereceye girmek. Türkiye’de medyatik olduğumdan sörfün tanınmasına sebep oldum. Yurt dışında da çok önemli sörf markalarının kataloglarında bir Türk kızı yer alabilir. Bunu sporcu olarak gerçekleştirmek istiyorum. Çünkü genelde sporcu kızların daha erkeksi fiziği olduğu düşünülür. Hem sporcu, hem de model olmak büyük avantaj. Bu sene İspanya ve Fransa’ya gideceğim. Yurt dışında da sporda ve medyada duyulmak istiyorum.HAWAII’DE ALAÇATI’YI ÇOK ARADIMÆ Dünyada birçok sörf merkezini gezdiniz? Alaçatı’nın farkları neler?Æ Sörf olimpik, hız- slalom ve gösteri-free style diye ayrılıyor. Ben slalomda yarışıyorum. Uluslararası organizasyonlarda önceden belirleniyor. Ama o günlerde rüzgar olmazsa büyük kayıp oluyor organizasyon için. Biz Alaçatı’da bu tip sorunlar yaşamadık. Burada hem rüzgar var, hem de su düz. Yani rüzgar denizi dalgalandırmıyor. Bu büyük artı. Rüzgar kıyıya yakın, izlenmeyi kolaylaştırıyor. İlk Avrupa Şampiyonası 2003’de yapıldıktan sonra gelen yabancı sörfçü inanılmaz arttı. Mesela İtalyan bir board firmasının çekimi için gittiğim Hawaii-Maui’de Türkiye’yi, Alaçatı’yı çok aradım. Çünkü köpekbalığı korkusu var, çok dalgalı, sörf çıkış alanı kayalık ve zor.DERECEN DEĞİL YARIŞMA ÖNEMLİÆ Yurt dışındaki yarışlarda Türk olduğunuzu öğrenince nasıl tepki veriyorlar?Æ Çok şaşırıyorlar. Federasyon yetkilileri bana "Alacağın derece önemli değil sadece gitmen yeterli" diyor. Sörf mayoyla yapılan bir spor olduğundan bir Türk kızının böyle modern olabileceğini düşünmüyorlar. O yüzden gitmen çok önemli diyorlar. Önemli olan orada olup, Türkiye’nin tanıtımını yapmak. Æ Pahalı bir spor mu sörf?Æ Yarışması pahalı. Her türlü havaya uygun malzemeniz olmalı. 3 board, 5 yelken olması şart. Ama sadece malzeme kiralayarak da sörf yapabilirsiniz. Æ Finansal açıdan zorluk yaşıyor musunuz?Æ Home Store İzmir şubesi bu sene bana sponsor oldu. Diziden tanışıklığımız vardı. Sörfte de desteklemeye başladılar. Sponsor çok önemli. Ben 3-4 ay çalışmıyorum ve sörften bir şey kazanmıyorum. Mecburen destek gerekiyor. Türkiye’de bu kavram hiç gelişmemiş. Çok az spora ve sporcuya sponsor bulunabiliyor. O yüzden sörfün basında yer alması çok önemli. BAŞLANGIÇ NOKTAMÆ Alaçatı sizin için ne ifade ediyor? Æ Ben Alaçatı’yı sörfe başlamamın sebebi olarak görüyorum. Bulunduğum yere Alaçatı sayesinde gelip milli oldum. Alaçatı’yı kendimle bağdaştırıyorum. Paralel gelişim yaşadık. Bir anda hızlı tanınma, devamında gelen gelişmeler, hep aynı zamana denk geldi. O yüzden de Alaçatı çok özel benim için.GÜZELLİK YARIŞMASINA ÇOK CİDDİ HAZIRLANDIMÆ 24 yaşında Türkiye 2. Güzeli seçilmişsiniz, biraz geç değil mi?Æ Küçük yaşta yarışmaya katılmayı doğru bulmuyorum. Ben üniversiteden sonra katıldım. Çünkü ailem için üniversite çok önemliydi. Ama o arada boş durmadım. Genellikle okullu kızlar çok güzel olsa da yansıtmayı beceremiyor. Biraz ışıklara, podyuma alışmak gerekiyor. Ben o açıdan kendimi geliştirdim. Æ Yarışmaya çok ciddi hazırlandınız yani? Æ Yarışmaya girmeden önce çalıştım. Nasıl konuşulur, nasıl yürünür, nasıl durulur. Reklam görüşmelerine, yürüyüş kurslarına gittim. Yarışmaya çok hazırlıklı girdim. Æ Güzellik yarışmaları neden bu kadar önemli sizce?Æ Yarışmanın iki boyutu var bence. Birincisi basamakları çıkmanıza, imkanlar sunulmasına neden oluyor. İkincisi de ülkenizi temsil ediyorsunuz. Ben Kainat Güzellik Yarışması’na gittim. Oradaki 21 günde basınla çok iç içe oluyorsunuz. Oradaki halk, dünya basını ülkenizi sizle değerlendiriyor. Mesela bana devamlı Yunanistan’la ilişkimiz soruluyordu. Tabii sosyal olabilmeniz için en önemlisi lisan. Yarışma yetkilileri ilk defa bir Türk kızının bu kadar sosyal olabildiğini söylediler. Dil bilmezseniz bir kenarda oturup, basınla ilişki kuramazsınız. Ülkenizle ilgili kaset hazırlatıyorlar. Ben Müslüman bir Türk kızı olarak farklarımıza dikkat çekmek istedim. Mesela iki cami arasında roller blade yaparken çekilmiş bir resmimi koydum. Sonra snowboard, sörf görüntülerimi koydum. Türkiye’nin tanıtılmasına yardımcı olmak istedim.SÖRF BANA MEDYA DESTEĞİ SAĞLIYORÆ Dizi oyunculuğu nasıl başladı?Æ Dizi oyuncuları ya tiyatroculardan, ya da benim gibi ilgisi olmayan insanlardan oluşuyor. Ama herkes orada bir şey öğreniyor. Tiyatrocular kamerayı, bense her şeyi öğreniyorum. ’Kaç yıllık tiyatrocularla nasıl olur’ gibi endişelerim vardı ama gördüm ki oluyor. Tabii ki onlar kadar iyi değilim. Korktuğum kadar zorlanmadım. Mahir Günşıray, Arsen Gürzap gibi çok iyi oyunculardan bir şeyler öğrendim. Æ Genelde dizi oyuncuları, mankenler medyatik yaşıyorlar. Siz kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?Æ Bu piyasada medya desteğine ihtiyacınız var, basında görünmeniz gerekiyor. Ama ben sörfle zaten yer alıyorum, magazine ihtiyacım kalmıyor. Zaten işimden uzak olduğumda bile sörfle gündeme geldiğimden sezon başlayınca akıllara geliyorum. Bu bir şans. Sörf bana medya desteğini sağlıyor. Æ İlerisini nasıl görüyorsunuz?Æ Sörf, yarışlara katılma anlamında birkaç sene sürer. Sonra birilerini yetiştiririm diye düşünüyorum. Çocukları spora teşvik eden, doğru sporu seçmelerini sağlayan program düşünüyorum. Çocukların küçükten hangi spora yetenekli olduğunu saptamak mümkün. Bu konuda ben de kendi okullarımı kurabilirim, program yapabilirim.
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!