İzmir Barosu ÇED Yönetmeliği iptal davası açtı

Güncelleme Tarihi:

İzmir Barosu ÇED Yönetmeliği iptal davası açtı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 19, 2015 01:15

İZMİR Barosu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, Kasım 2014'de yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)Yönetmeliği'nin bazı madde, fıkra, bent ve projelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay'da dava açtı. Bakanlığın termik santreller, havaalanları, otoyollar, üçüncü köprü, baraj gibi projelerin ÇED raporu olmadan yapılmasının yeniden önünü açtığını belirten Baro, çevrenin savunmasız kaldığını; sağlıklı yaşam hakkının ihlal edildiğini öne sürdü.

Haberin Devamı

İzmir Barosu, Türkiye'de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ÇED Yönetmeliği'nde yaptığı ve tartışma yaratan 2 madde, 2 fıkra, 7 bent ve Ek-1 ve Ek-2'deki toplam 13 projenin yürütmesinin durdurulması ve iptali için dava açtı. Davayı İzmir Barosu avukatları Enis Dinçeroğlu, Şenol Karaaslan ve Gülay Ufuke Serin üstlendi. Baro, dava dilekçesinde çok sayıda büyük projeye ÇED muafiyeti getirilmesini düzenleyen maddenin iptal edilmesine karşın, Anayasa Mahkemesi kararı gözardı edilerek yeniden mevzuata girmesine tepki gösterdi.

İzmir Barosu açtığı iptal davasında Yönetmeliğin inşaat, enerji, alt yapı projelerinin çevreye etkilerini hiçe sayan nitelikte değişiklikler getirdiğini, projelerin yapılıp yapılmaması bir yana, etkilerinin değerlendirilmesinin dahi söz konusu olmayacağı içerikte olduğunu öne sürdü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın termik santraller, havaalanları, demiryolları, otoyol ve otobanlar, üçüncü köprü, baraj gibi pek çok projenin ÇED raporu olmadan yapılmasının yeniden önünü açtığını belirten İzmir Barosu dava dilekçesinde, "ÇED süreci, halkın çevresel konularda tam ve doğru bilgi aldığı, yatırım kararlarıyla ilgili sözünü söyleyebildiği bir zemindir. Bu zeminin kaybedilmesi demek, çevresel risklere karşı çevrenin tamamen savunmasız kalması anlamına gelmektedir" görüşünü savundu.

"KALKINMAK HALKIN SAĞLIĞINI BOZMAK DEMEK DEĞİLDİR"
İzmir Barosu, dava dilekçeside sırf ekonomik nedenlerle halkın sağlığı, sağlığın çevre ile olan ilişkisinin görmezden gelindiğini öne sürdü. Çevre Kanunu'nun sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir çevre, koruma kullanma ilkelerini yok saydığını, yönetmelikteki düzenlemeyi yapanların ÇED muafiyeti ile ortaya çıkacak telafisi imkansız çevresel etkilerden dolayı hem vicdanen hem hukuken sorumlu olacağını belirten Baro, düzenlemenin çevre koruma hukuku değerleri ile uyuşmadığını, uluslararası sözleşmeleri de ihlal ettiğini bildirdi. Baro, açtığı davada gelişmenin, kalkınmanın, halkın sağlığını bozmak, yaşadığı çevreyi bozmak, kirletmek demek olmadığını, az ya da çok bir çevresel denetim yolu olan ÇED süreçlerinden yatırımların kaçırılmasının, açık bir insan hakkı ihlali oluşturduğunu öne sürdü.

TOPLUMUN RIZASINA VURGU YAPILDI
Yönetmelikte yer alan düzenlemelerin, halkın kendi yaşam alanları ile ilgili yürütülecek faaliyetler karşısında kendi yaşam alanları açısından etkilerini öğrenebileceği, gerektiğinde görüş ve önerilerini sunabileceği, katılmadığı kararlara karşı yine bir demokratik hak olan yargı yoluna başvurabileceği bir süreci ifade eden ÇED sürecinden kaçırma anlamına geldiğini belirten İzmir Barosu, toplum için yapıldığı iddia edilen ekonomik yatırımların, toplumun rıza mekanizmalarının, toplumsal örgütlülüğün denetimine tabi tutulacak biçimde demokratik süreçlerde karar altına alınması gerektiğine dikkat çekti.

SAĞLIKLI ÇEVREDE YAŞAM HAKKI İHLALİ
İzmir Barosu, ÇED kapsamında seçme - eleme kriterine göre uygulanacak projelerde yapılan değişikliklerin çevreyi koruma ve yapılacak projelerle çevrede oluşabilecek zararı en aza indirme amaçlarına aykırı olduğuna dikkat çekti. Bu değişikliklerin ekonomik bir menfaat ve kaygı amaçlı olduğunu belirten Baro, "Yapılan değişikliklerle, ÇED Yönetmeliği çevre koruması amacından çıkarak, yatırımcıların korunması amacına sapmıştır. Yönetmelikte yapılan düzenlemeler temel hak olan ve Anayasa'da düzenlenmiş olan 'Sağlıklı çevrede yaşama hakkı'nı ihlal etmektedir" görüşüyle yönetmeliğin iptalini istedi.

BARONU'NUN YÖNETMELİK'E İTİRAZLARI

KAPSAM GENİŞLETMELER ÇED'DEN MUAF TUTULABİLECEK: Mevcut tesislerin tamamında yapılacak olan kapsam genişletmeler ÇED sürecinden muaf tutulabilecek. Bakanlığın, idarenin keyfi uygulamaları oluşabilecek. Aynı özellikteki bir tesise ÇED raporu istenirken, diğerinden istenmeyebilinecek. Örneğin, 300 MW'lık bir termik santral, ÇED olumlu kararı aldıktan hemen sonra 1000000 MW kapasite artışı yapsa ÇED sürecine tabi olma zorunluluğu artık kalmadı.

ÇED RAPORUNDA KAMU YARARI DEĞİL PROJE LEHİNE OLAN UYGULANACAK

Yönetmelikte bir madde ile projelerin ÇED olumlu veya ÇED gerekli değildir kararı alabilmesi için, yönetmeliklerden proje lehine olanının uygulanmasını düzenlemektedir. İdarenin kamu yararını göz ardı ederek keyfi bir uygulamayla lehte olan hükümlerin uygulanacağını düzenlemesi, kamu yararıyla bağdaşmayacaktır. ÇED raporu verilirken proje için lehte olan hükümlerin değil, kamu yararı için lehte olan hükümlerin tercih edilmesi gerekirdi.

ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL ETMESİNE KARŞIN YÖNETMELİĞE KONULDU: ÇED Yönetmeliğin ilk yayınlandığı 1993'ten önce üretime veya işletmeye alınan projeleri ÇED kapsamı dışında tutan geçici 3'üncü madde yargının iptal kararlarına rağmen 8 defa yönetmeliğe konuldu. Danıştay'ın defalarca, Anayasa Mahkemesi'nin yaklaşık 4 ay önce iptal ettiği madde son ÇED Yönetmeliği'ne de eklendi.

HATALI ÇED NEDENİYLE ANKARA-İSTANBUL TREN HATTINDA KUŞLAR ÖLÜYOR:
ÇED uygulanması zorunlu olan ve seçme eleme kriterlerine tabi projelerde yapılan değişiklikler Çevre Kanunu'na aykırıdır. Şehirlerarası demiryolu hatları ÇED yapılacak projeler kapsamında iken, 100 kilometreye kadar olan demiryolları ÇED kapsamının dışına alındı. Ankara-İstanbul tren yolu hattından dolayı, her gün yaklaşık 600 kuş ölmektedir. Bunun sorumlusu hatalı ÇED raporu verilmiş olmasıdır.

ŞEHİRLER BETONLAŞACAK: Toplu konut projelerinde ÇED zorunluluğu tamamen kaldırıldı. 3 Ekim 2013 tarihli ÇED Yönetmeliği'nde 2000 konut ve üzeri toplu konut projeleri, ÇED zorunluluğu kapsamındaydı. Ancak yeni düzenlemeyle, toplu konutlara ilişkin yalnızca seçme eleme kriterlerine göre ÇED istenip istenilmeyeceği belirlenecek. Toplu konut projelerinin ÇED yönetmeliği dışında tutulması, şehirlerin betonlaşmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır.

GOLF TESİSLERİNDE ÇED'İN KALKMASI ÇEVREYE ZARAR VERİR: Yönetmelikte 50 hektar ve üzeri golf tesislerine ÇED zorunluluğu kaldırıldı, seçme eleme kriteriyle ÇED kapsamına alınacağı düzenlendi. Golf alanları oluşuturulurken doğal ortam bozuluyor. Antalya'da 30 yılda ağaçlandırılan Belek Ormanları, golf sahası yapımına kurban gitmiştir. Bu düzenleme çevreye zarar verir.

SÜRE ŞARTININ KALKMASI: ÇED raporu veya proje tanıtım dosyasında yer alan bir eksikliğin giderilmesi için taraflara tanınan doksan günlük süre yeni düzenlemede kaldırıldı. Bu da işletmenin keyfi olarak çevre kirliliğine neden olacak eylemlerine sessiz kalınması, önem verilmemesi, üstüne düşülmemesi anlamını taşımaktadır. ESKİ yönetmelikte ÇED'de yaşanan olumsuzluk inşaat sürecinde tespit edildiğinde buna son verilmekteydi. Yeni düzenleme ise işletme süreci de kapsama dahil edildi.

HALKIN BİLGİSİ OLMAYACAK: Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir. Ancak iptali istenen bu düzenleme ile halkın çevreyi etkileyecek bir sürecin nasıl işlediğine ilişkin bilgisi olmayacaktır.

AVM'LER, RÜZGAR ENERJİ SANTRALLERİ: Yönetmelikte 50.000 metrekare ve üzeri alışveriş merkezleri ÇED zorunluluğu kapsamından çıkarılarak seçme eleme kriterine tabi tutulacağı düzenlenmesinin çevrenin öneminin göz ardı edilmesi sonucunu doğuracaktır. Kurulu gücü 50 MWm ve üzeri rüzgar enerji santralleri ÇED zorunluluğu kapsamına alınmıştır. Ancak, rüzgar enerji santrallerinin asıl vereceği zarar, tribün sayısına göre belirlenmektedir. Santrallerinin, dikkatsiz yapılması sonucu çevredeki ekosistem ve kuş yolları da zarar görelibilir.

MADEN KANUNU'NA AYKIRILIK: Maden, petrol, doğalgaz, kayagazı ve jeotermal kaynak aramaları için ÇED zorunluluğu var iken bu zorunluluk kaldırılarak seçme - eleme yoluyla yani projenin keyfi olarak kabulüne dönüşmüştür. Madenleri ilgilendiren bu düzenleme Maden Kanunu'nun "Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında maden arama ve işletme faaliyetleri ile bu faaliyetler için gerekli geçici tesislere çevresel etki değerlendirme raporunda belirlenen esaslar dahilinde izin verilir. Alınan izinler, temditler dahil ruhsat hukuku sonuna kadar devam eder" maddesine aykırıdır.

İPTALİ İSTENEN MADDE VE BENTLER
İzmir Barosu açtığı davada 25 Kasım 2014 tarihinde yürürlüğe girin ÇED Yönetmeliği'nin 2. maddesinin 1. fıkrasının c bendinin, 4. maddesinin b, g, i ve p bentlerinin, 8. maddenin 5. fıkrasının, 9. maddesinin 1. fıkrasının,19. maddenin 1. fıkrasının b bendinin, 24. maddesinin 1. fıkrasının f bendinin, Geçici 1. maddesinin, Geçici 3. maddesinin, EK-1 adlı listede yer alan 8-a no.lu projenin, 13 no.lu projenin, 41 no.lu projenin, 43 no.lu projenin ve 45 no.lu projenin, EK-2 adlı listede yer alan 9 no.lu projenin, 27. No.lu projenin, 33 no.lu projenin, 39 no.lu projenin, 42 no.lu projenin, 45 no.lu projenin, 47 no.lu projenin ve 55 no.lu projenin öncelikle yürütmesinin durdurulması ve devamında iptalini talep etti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!