Ege Cansen: Bir muhasebe meselesi

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Çok haklısınız. Bir günlük gazetede ‘‘Bir muhasebe meselesi’’ diye makale yazmak kadar can sıkıcı bir şey olamaz. Günlük gazeteler, mesleki dergi değildir ve dolayısıyla ancak meslek adamlarını ilgilendiren teknik meseleler, gazetelerde yer almamalıdır. Yine de bu yazıyı yazıyorum. Çünkü, eğer biraz sıkılma pahasına, aşağıdaki yazıyı okursanız, aslında sözünü edeceğim muhasebe meselesinin, ekonomik hayatta ne olup bittiğini anlamak isteyen hemen herkesi ilgilendirdiğini hemen göreceksiniz. Hele hele borsada hisse senetleri işlem gören şirketlerin ‘‘temel analizini’’ yapmak veya en azından temel analizleri incelemek gibi bir alışkanlığınız varsa, bu yazıyı mutlaka ‘‘anlayarak’’ okumaya mecbursunuz.

Mesele şu: Bir şirkette ‘‘faiz’’ giderleri ve gelirleri nasıl hesaplanır ve gelir tablosunda nasıl gösterilir? Bu meseleden doğan türev mesele ise, bir şirketin ‘‘esas faaliyet gelirleri’’ ile ‘‘faaliyet dışı gelirleri’’nin nasıl ölçülmesi ve gösterilmesi gerektiğidir. Son olarak ele alacağımız konu ise Türkiye'deki yüksek enflasyon ve yüksek faiz ortamında, şirketlerimizin yıllık kárlarının çoğunu ‘‘faaliyet dışı işlerden, kısaca faizcilikten elde ettiği’’ savını irdelemektir.

Önce son soruya cevap verelim. Türkiye'deki şirketlerin, kárlarının çoğunu, esas faaliyetlerinden değil de faizcilikten elde ettiği iddiası (ki çok yaygındır) yanlıştır. Bu ana fikir üzerine yazılan, sözde ‘‘inceleme ve analiz’’ makaleleri temelden sakattır. Sakın ciddiye almayın.

Şimdi esas soruyu cevaplayayım. Bir şirketin finansal analizi yapılırken ‘‘faiz’’ gelir ve gideri tek bir hesapta toplanarak netleştirilir. Bu hesabın gelir kısmına, vadeli satışlardan alınan ‘‘vade farkları’’ ile şirketin aktifinde bulunan para ve bonolara o yıl içinde tahakkuk eden faiz gelirleri ve kur farkı gelirleri yazılır. Aynı hesabın ‘‘gider’’ kısmına ise, ödenen vade farkları ile kullanılan borç kaynaklara tahakkuk eden faiz giderleri ve kur farkı giderleri yazılır. Neticede ortaya tek bir bakiye çıkar. Bu bakiye ya gelirdir, ya da gider. Eğer faiz giderleri, faiz gelirlerinden büyükse, o şirketin bir yandan faiz gideri öderken, diğer yandan faiz geliri elde ettiği ileri sürülemez. Birleştirilmiş net faiz hesabı ‘‘borç’’ bakiye veren şirketlerin ‘‘gelir tablosu’’nun ‘‘faaliyet dışı gelir ve giderler’’ bölümünde ‘‘faiz geliri’’ satırının karşısında da ‘‘sıfır’’ bulunur. Bu düzeltme yapılırsa, şirketlerimizin kárlarının çoğunun, faizcilikten elde edilmediği derhal saydamlık kazanacaktır.

Analizin bir ileri boyutu (ki kesinlikle yapılması şarttır), enflasyonun özkaynaklar üzerinde yaptığı aşındırmanın (eğer varsa) bu hesaba dahil edilmesidir. Enflasyonun bu etkisinin, enflasyonun yarattığı hayali kárın (veya zararın) doğurduğu ek vergiden (veya vergi tasarrufundan) sonra hesaba dahil edilmesi gerekir.

* * *

Yukarıda yazdıklarım bu işlemin genel kurallarıdır. Finansal analizi yapılacak her şirketin hesapları, mutlaka uzman bir kişi tarafından enine boyuna irdelenmelidir. Yoksa, bir hata düzeltilirken, başka hatalar yapılır.

Son Söz: Muhasebeye, hesap; hesaba, muhakeme gerekir.



Yazarın Tüm Yazıları