Ege Cansen: Bankacılık yol ayrımında

Ege CANSEN
Haberin Devamı

BAŞTA internet olmak üzere, iletişim ve bilgisayar sistemlerinde önemli gelişmeler elde edilmesi, bankacılık sektörü şirketlerinin mevcut ‘‘firma teorilerinin’’ tartışıldığı bir devreye denk geldi. Tam bu sırada ‘‘firma teorisi’’ kavramının mucidi Drucker'ın kendisi, bankacılığın ne olup olmadığı konusunda önemli bir tarif değişikliği ortaya attı. ‘‘Bankacılık, parayla değil, enformasyonla iştigal etmektir’’ dedi. Böylece, eski ekonominin para işleriyle uğraşan bankaların ortadan kalkacağı veya onların yanında, e-ekonomi sektöründe enformasyonla iştigal eden ‘‘yeni’’ bankaların ortaya çıkacağı gibi bir öngörü ortaya atılmış oldu.

* * *

Yapılan pek çok araştırma, 1950'lerden günümüze kadar sınai ve ticari şirketlerde kurulan bilgisayar sistemlerinin, şirketlerin kárlılığına (sağlıklı yaşamına) umulanın çok altında katkı yaptığını göstermektedir. Hatta birçok vakada, bilgisayar sistemleri, şirketlerin başına bela olmuştur. Bir defa paçayı karmaşık bilgisayar sistemlerine kaptıran şirketler, yalın sistemlere geri dönememişler, debelendikçe daha da batmışlar, çok az katma değer yaratan bilgi işlem bölümlerine inanılmaz yatırımlar yapmak mecburiyetinde kalmışlardır.

* * *

Son 50 yılda yaşanan acı tecrübelerin ışığı altında, şimdi karşı karşıya bulunulan sorunu bir defa daha yazalım. Eğer ‘‘yeni’’ bankacılık, gerçekten parayla değil enformasyonla iştigal etmekse, ‘‘eski’’ bankaların, bilişim sistemlerine yatırım yaparak, ama hálá para işiyle meşgul olmaya devam ederek hayatta kalabilmeleri mümkün müdür? Değilse, ortaya iki strateji opsiyonu çıkmaktadır. 1. ‘‘Eski’’ bankalar, bir metamorfozdan geçerek ‘‘enformasyon ürünleri’’ geliştiren ve bunları pazarlayan ‘‘yeni’’ bankalar haline gelecektir. 2. Eğer para işleriyle meşgul olmaya devam edeceklerse, hayatta kalmalarına yetecek kadar katma değeri yaratabilecekleri spesifik ‘‘parasal’’ hizmet ürünleri geliştirecek, ama ağır bilişim yatırımları yapmayacaktır.

Bu durumda sektörde bir işbölümü oluşacaktır. Ağır sistem yatırımları yapan enformasyoncu ‘‘yeni’’ bankalar, düşük sabit giderlerle çalışan, parasal hizmet ürünleri imalatçı ve pazarlamacısı ‘‘eski’’ bankalara, enformasyon hizmeti satacaktır. Mesela, eski bankaların parasal hizmet ürünleri, yeni bankaların sanal marketlerinde satışa sunulacaktır. Parasal hizmet ürünü satın almak isteyenler, bir sürü bankanın sanal şubeleri arasında dolaşıp durmayacak, tek bir sanal markete girip, istedikleri ‘‘marka/banka’’ ürününü oradan alacaktır. Bu yeni yapılanmanın günümüzdeki en basit örneği, ‘‘ortak nokta’’ adı altında, bazı bankaların ATM makinelerini ortaklaşa kullanmalarıdır. İleride, ATM makinelerini enformasyon bankaları işletecek ve kendisi bireysel bankacılık yapmayacak, yani müşterilerinin rakibi olmayacaktır. Bankaların muhasebelerinin bir merkezde tutulması ve yedeklenmesi, çok rahatlıkla bir enformasyon bankası hizmeti olabilir. Hakeza, kredi talep eden firmaların istihbaratı ve mali analizleri, çok ekonomik olarak enformasyon bankaları tarafından sağlanabilir. Her halükárda, yan yana şubeler açıp, sabit giderlerini büyüten ve zora düşen bankaların, şimdi de ağır sistem yatırımlarıyla ikinci bir batağa saplanmamalarında ekonomi için fayda var.

SON SÖZ: O da kaybetsin ben de değil, o da kazansın ben de.

Yazarın Tüm Yazıları