Editör

Güncelleme Tarihi:

Editör
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2005 21:37

"Moleküler Boyuttan Kliniğe"

Türk Nöroşirürji Derneği’nin Nöro-Onkolojik Cerrahi grubu, Cerrahpaşa Oditoryumu’nda 31 Mart-1 Nisan 2005 tarihleri arasında "Moleküler Boyuttan Kliniğe" başlıklı bir sempozyum gerçekleştirdi. Beyin tümörlerinde genetik çalışmalar, gen tedavisi, tümör damarlanması ve önlenmesi, bağışıklık sistemleri, kök hücreleri ve tedavide kullanımları ile biyolojik moleküllerin beyin kanserindeki rolleri tartışıldı.

Yurtiçinden birçok uzmanın deneyimlerini aktardığı bu sempozyuma yurtdışından Harvard Üniversitesi’nden genetik profesörü Charles Stiles ve Belçika’dan dendritik hücre ile tedavi prensiplerini sunan Prof. Van Gool tıpta laboratuvardan hasta yatağına uzanan yeni bir dönemin habercisi oldular. Birçok demokratik Avrupa ülkesinin parlamentolarının kabul ettiği örneğin kök hücrelerinin araştırılmak üzere kullanılması ile ilgili olarak çağa uygun kararların ülkemizde de ivedilikle alınması uyarılarında bulunuldu. Uygulamada, örnek bir bilimsel ve sivil toplum örgütlenmesi ile yapılanan deneyimli ve standardı yüksek Türk Nöroşirürji Derneği’nden her türlü bilimsel ve etik sorunda danışman olarak yararlanılması gerekliliği vurgulandı. Yayınlanan bildiride şöyle denildi: ‘Türk hastalarının da bilgi ve iletişim çağında bilimsel gelişmeleri yakından izleyen ve hastalarına şifa için çalışan beyin, omurilik ve sinir cerrahlarının yeteneklerinden yararlanabilmek amacına yönelik yasaklayıcı olmaktan çok yöntem ve yol gösteren kurallarla tedaviye layık olduğunu düşünmekteyiz.’

Uluslararası Fizik Öğrencileri Kongre ve Festivali

UNESCO ‘nun ‘Dünya Fizik Yılı' (WYP) ilan ettiği 2005 yılında ülkemizde de de çeşitli etkinlikler düzenlendi.. Avrupa Fizik Derneği (EPS)'nin bir üyesi olan Türk Fizik Derneği (TFD) bu çerçevede ‘TFD - IV. Uluslararası Fizik Öğrencileri Konferansı ve Festivali, (TFDĞIV. ICOFEPS) yapıyor. Bu konferans ve festivali, TFD İzmir Şubesi, 31 Ağustos Ğ 03 Eylül 2005 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi'nin İzmir Seferihisar Konferans ve Dinlenme Merkezi'nde gerçekleştirecek.

Konferans Avrupa ve Türkiye'den bütün fizik lisans ve fizik yüksek lisans öğrencilerine açık. Konferansın bilimsel programı, katılımcıların fizik bilimindeki son gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmalarını ve lisans düzeyinde sıcak ve bilimsel bir ortam yaratmayı amaçlamaktadır. Etkinliğin festival bölümünde ise değişik oyunlar ve yarışmalarla toplantı daha da eğlenceli ve sosyal içeriği zengin hale gelecektir.

Ayrıntılı bilgi ve başvuru için: (http://icofeps.tfdizmir.org.tr/den_tr.htm)

"İstanbul’da E-Yaşam" Paneli

12. İnternet Haftası etkinlikleri kapsamında İstanbul Üniversitesi Enformatik Bölümü ve Türkiye Bilişim Derneği İstanbul Şubesi, "İstanbul’da E-Yaşam" paneli düzenledi. İstanbulluların bilişim teknolojilerinden yararlanarak kentteki yaşamını kolaylaştırmak, bilgi paylaşımını ve iletişimi güçlendirmek ve İstanbullulara elektronik ortamda daha iyi hizmet sağlamak için "Istanbul’da E-Yaşam" paneli çerçevesinde e-yaşam projeleri bütün boyutlarıyla tartışıldı.

Ülkemizde ilk etnobotanik kongresi

21-26 Ağustos 2005’te Türkiye’de ilk kez bir etnobotanik kongresi yapılıyor. İlki 1992’de İspanya- Cordoba’ da yapılan bu uluslararası kongrenin 4.sü Yeditepe Üniversitesi’nde IFSSH (International Forum for Social Science and Health) Dünya Kongresi ile birlikte "Ethnobotany: at the junction of the Continents and the Disciplines" (Etnobotanik: Kıtaların ve Disiplinlerin Kesişme Noktası) konulu olarak gerçekleştirilecek. (www. iceb2005.com) Panel başlıkları:

1. Yabani Gıda Bitkileri alanında Etnobotanik Araştırmalar

2. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler alanında Etnobotanik Araştırmalar (yenen şifalı bitkiler dahil)

3. Çiftçi ve Hayvancılar tarafından kullanılan Bitkiler (Yem, yakacak, hayvan hastalıklarında vb. kullanılanlar)

4. Sepetçilik ve örme malzemelerde botanik bilgisinin üretimi ve aktarımı (diğer bitkisel el sanatları için de poster sunumlarını kapsayacak ve bir de sergi olacak)

5. Biyoçeşitlilik ve Genetik Kaynaklar

6. Süreklilik ve Değişim: Arkeobotanik ve Yazılı kaynaklarda Gıda ve Tıbbi Bitkiler

7. Etnobotanik Kaynaklarda Yerel Görüşleri ve Öncelikleri Saptama

8. Etnobotanik Araştırmalarda Cinslere Özgü bilgiler (Kadınlara, erkeklere göre bitki kullanımının farklılaşması)

9. Koruma ve Kalkınma: Etnobotani Disiplininin Etik ve Profesyonel Kavşağı

10. Etnobotanik Alanında Teoriler ve Yöntemler

11. Bölgeler Arasında Bitkisel Kaynakların Aktarımı, Değişimi: Tarihi ve Güncel yaklaşımlar

12. Çalıştay 2: Etnobotanik Alanında Eğitim ve Olanaklar

13. Çalıştay 3: Eden Projesinde Yararlı Bitkilerin Sunumu

14. IFSSH ile ortak çalıştay: Etnobotanik ve Şifacılık

İmparator penguen ve hayatın anlamı

Şu Fransızlar bu belgesel işini iyi becermeye başladı. İngilizleri, BBC’yi katlayıp bir kenara koyan yapıtlarla bunu kanıtlıyorlar. Luc Jacquet imzalı "İmparator Penguen" de, bu "şaheser"lerden sonuncusu. Görmediniz mi? Kenarda köşede bir sinemada oynuyorsa hálá, lütfen! Yoksa DVD’sini falan alıp seyredin! TV’lerdeki bir sürü zırva diziye ayırdığınız zamanların toplamına değer belki de.

O nasıl bir hayat öyle!

Binlerce yıldır, hem de hiç sekmeyen bir düzen içinde, en uç koşullarda hayatın sürdürülebilirliğinin müthiş bir resmi geçidi.

Hayat nedir, sorusuna verilebilecek en sade yanıt orada: "Esas" hayat, nesli sürdürmektir. Kendini hayatta tutma ile, neslini sürdüreceği bebeğini hayatta tutma yarışının, sırat köprüsü üzerindeki bir mücadelesidir hayat, penguenler için. Yaşamlarının "gaye"si, yeni penguenler yetiştirmektir. Ömürlerinin her yıl 8 ayını istisnasız bu çaba doğrultusunda harcıyorlar. Bu, aynı zamanda, her yıl yinelenen bir ölüm kalım savaşıdır.

Dört bir yandan akın akın gelip upuzun sessiz beyazlık içinde 20 gün süren zorlu bir yolculuğa çıkarlar. Hedefleri, daha sıcak ve daha uygun bir yere ulaşmak, orada eşlerini bulmak, çiftleşmek ve yavru doğurmaktır. Çiftleşmeleri müthiş bir tango dansı gibidir; daha sonra baba yeniden denize döner; avlanır, beslenir ve geri gelerek anneden yumurtanın bakımını devralır. Bu devralma 20 saniye içinde gerçekleşmeli, yumurta azgın soğukta donmamalıdır... Daha sonra anne beslenmeye gidecek, yavrunun bakımı böyle karşılıklı özverilerle sürecektir... Taaa, minik penguen kendi başına denize ulaşabilecek ve kendini besleyecek bir olgunluğa gelinceye kadar!

Hayat, işte budur!

Mutluluk da budur!

Mutluluk, penguenlerin içgüdüsel olarak sahip oldukları bu evrimsel görevi en iyi şekilde yerine getirmeleridir.. Bunu beceremedikleri zaman, hayat onlar için bir kabusa dönüşmektedir!

Hayat, bütün canlılar için "üremek", "üreyebilme yetisi" değil midir? Hayatta kalma becerisinin veya mücadelesinin özünde de bu yatıyor belki de! Çünkü, genlerimizde kayıtlı yaşamın bu en öz yeteneği, yani karşı konulmaz hayatta kalma davranışı olmasaydı, bu evrimsel görevimizi, yani üremeyi de yerine getirmemiz mümkün olamazdı veya çok zor olurdu.

Bütün canlıların, "savunma mekanizmaları"yla durmadan kendilerini donatmış olmalarının, sürekli yaşamsal "güvenlik önlemleri" almalarının arka plandaki itici gücü de bu değil mi?

Penguenler belgeseli, bizim ormandan şehirlere yerleşerek unuttuğumuzu sandığımız yaşamın yaşamın o müthiş dramını gözler önüne seriyor

Gelecek cumartesiye kadar, sevgi ve dostlukla.

Editör
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!