Edirnekapı Yurdu'nda nasıl yaşanıyor?



Ayşen GÜR
Haberin Devamı

İstanbul'da üniversite öğrencisi olmak ne kadar zor... Edirnekapı Erkek Öğrenci Yurdu'nda kalanlar (1000 öğrenci) nasıl yaşadıklarını anlatıyor:

‘‘Yurttaki sorunlarımız, odalarımızdan başlıyor, Altışar kişi kaldığımız odalar, iki-üç günde bir sadece süpürülmek suretiyle sözde temizleniyor ve temizlikten sonra yataklarımızın üzerinde biriken tozlar yüzünden mavi renkli nevresimlerimiz neredeyse gri bir görünüm alıyor.

Yıl başında yapılan tadilatlara rağmen lavabo ve tuvaletlerimizin birçoğu bozuk ve tıkalı. Bunların temizliğiyse hortumla sıkılan birkaç damla suyla yapılıyor. Lavabo ve tuvaletlerde bozuk sifonlar, çalışmayan çeşmeler, hatta kapanmayan kapılar olduğu gibi, bu saydığımız ortamlarda tavanlardan akan lağım suları içerisinde günlük temizliğimizi yapmaya ve ihtiyaçlarımızı gidermeye çalışıyoruz.

Banyolar binanın bodrum katında olup temizlikten bihaber durumda, çeşmeleri çalışmayan, perdeleri olmayan 20 kadar sözde kabinden oluşmakta. Binanın lağım giderlerinin büyük bir kısmı banyodan geçmekte, şebeke suyunun yanısıra bir haritayı andıran tavanlardan akan lağım sularıyla banyo ihtiyacımızı gideriyoruz. Tabii sıcak su bulursak!

Edirnekapı Erkek Öğrenci Yurdu Küdürlüğü'nü ve Kredi Yurtlar Kurumu Bölge Müdürlüğü'nü vurdumduymaz tavırlarından ötürü kınıyoruz.’’

Okuldan eve nasıl gidiliyor?

Yurtta yaşamayan öğrencileri de şehrin ‘‘doğal’’ sorunları bekliyor. Mimar Sinan Üniversitesi'nden bir öğrenci yazıyor:

‘‘Sabah erken saatlerden itibaren kütüphanede çalıştım ve soğuk, yağmurlu havada bir an önce eve gidebilmek için otobüs durağına gittim. Tam durağa (Beşiktaş-AltBostancı Durağı) geldiğim sırada 15.30 Beşiktaş halk otobüsünün kalkması gerekiyordu. Ama otobüs gelmemişti ve durakta yaklaşık 2 otobüs dolusu insan vardı. Tamam olabilir... 15.45'teki İETT Otobüsü'ne binerim, dedim kendi kendime. Ama Hareket Amirliği bir anda 15.30'da bir otobüs kaldırmaya karar verdi. Tabii otobüs doldu, bir o kadar insan dışarıda kaldı. 15.45'te, yani otobüsün asıl saatinde gelen otobüsü de, başka durağa gönderdiler. Yeni otobüse binmemiz 16.00'yı buldu.

Durağa bir tabela asmışlar ve oradaki İETT'ciler saatlerle istedikleri gibi oynuyorlar. Üstelik bütün bu düzen, saat 16.00'ya, yani indirimli emekli kartlarının geçerliğinin bittiği saate göre ayarlanmış!’’

İstanbul'da, insanı hayattan en çok zevk aldığı yıllarda mutsuz kılmak için bütün şartlar mevcut. Yaşlanınca bu kadar acılaşmamıza şaşmamalı!

Yazarın Tüm Yazıları