Edebiyatçıların gayri resmi okulları

KİTAP-LIK Dergisi’nde (Ocak 2006) Edebiyatçı Mekánları dosyası hazırlanmış. Editör’den bölümündeki sunuşu okuyalım önce:

"Saláh Birsel’in Kahveler Kitabı, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu kitaplarını okuyanlar, edebiyatçı anılarına, günlüklerine meraklı olanlar, edebiyatın hayat bulduğu, şiirlerin, öykülerin, denemelerin göğerdiği, dergilerin, kitapların tasarlandığı, parlak fikirlerin çarpıştığı, sevinçlerin, küskünlüklerin, kavgaların arşa değdiği, usta-çırak ilişkilerinin sahnelendiği mekánların, mahfillerin önemini iyi bilir.

Nedir bu mekánlar?

Kahveler, lokantalar, meyhaneler, barlar, dergi büroları, okullar, gazete binaları..."

Peki yazarların/şairlerin ayaklarının alıştığı bu ’uğrak yerleri’nin önemi, anlamı, bir işlevi kaldı mı bugün? Sanmıyoruz."

Ben de sanmıyorum.

Edebiyat tarihi içindeki mekánların bir bölümünde ben de oturduğum, tanıklık ettiğim, dostluklar kurduğum için bu dosya benim fazlasıyla ilgimi çekti.

* * *

AHMET OKTAY
dosyaya giriş niteliği taşıyan yazısında, artık bu mekánların olmadığını, durumun değiştiğini belirtiyor.

Her şehirde buluşma yerleri nereleriydi?

Turan Tanyer’in Ankara’da Eski Mekánlar yazısında; 1930’lu yılların başında yolu Ankara’ya düşen Necip Fazıl’ın İstanbul’daki İkbal ve Meserret kahvehanelerine denk Ulus’taki İstanbul Pastanesi’nden söz eder. "Genç Şair" (Necip Fazıl Kısakürek) burayı Efkár-ı Umumiye Merkezi, tarihçi Enver Behnan Şapolyo, Münevverler Kulübü diye tanımlarlar.

Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Nahit Sırrı Örik, Hasan Áli Yücel’e, Nurullah Ataç’a kadar herkes buraya gelir, hatta milletvekili olduktan sonra Yahya Kemal bile.

Sevengül Sönmez’in Nisuaz’da Buluşalım yazısında İstiklal Caddesi’ndeki ünlü pastaneye kimlerin geldiğini, konuşulanları okurken, Yahya Kemal’in Midhat Cemal için söylediklerini de öğrenebilirsiniz.

Emin Nedret İşli’nin Edebiyatçıların Buluştuğu Yer: Küllük Kahvesi incelemesi, Beyazıt Camii’nin arkasındaki bu efsanevi buluşma mekánına edebiyatçılardan üniversite profesörlerine kadar uğramayan yoktur.

Sıtkı Akozan’ın Küllüknáme’sinin başına Sabahattin Ali bir önsöz yazmıştır, desek, mekánın önemini yeterince anlatmış oluruz.

Konur Ertop, Áşığın Mekánı Kahveler Hanlar’da bizim kuşağın Yenikapı’daki Kemal Bey’in Kahvesi’ndeki konuşmaları, buluşmaları anlatıyor. Bizim kuşağın hem edebi hem kişisel yaşamından beni duygulandıran anı kırıntıları.

Dosya’nın diğer yazılarının başlığından söz edelim:

Ahmet Güner Elgin’in Beyazıt’ta Bir Akademi: Marmara Kıraathanesi; Eray Canberk’in Eski Kadıköy’den Perşembeciler’e; Tarık Dursun K.’nın İzmir’i anlatan Havra Sokağı, Biz ve Yasef Usta; Mustafa Öneş’in Adı Konmamış Bir Cemal Süreya Müzesi: Hatay.

* * *

EDEBİYATÇILARIN buluşma mekánları, aynı zamanda onların ilişkileri konusunda da size bir fikir verecektir.

Bütün okurlarımın bayramını en içten dileklerimle kutlarım.

Yazarın Tüm Yazıları