Ecevit hükümetinin taşıdığı olumlu mesajlar!

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Gerçekçi olalım. Görüşümüz ne olursa olsun, son iki yıldır yaşadıklarımız ‘‘olağanüstü’’ durumlar. 28 Şubat muhtırası, Erbakan'ın sine-i millete dönmeyi becerememesi, Refah'ın kapatılması, bazı siyasilerin yasaklanması, 55. hükümet, transferler, Yalım Erez denemesi vb. hep ileride başımızı eğerek ve en hafif deyimi ile ‘‘demokrasi kazası’’ başlığı ile anacağımız olgular.

Şimdi eğrisi ve doğrusu ile milli iradenin en yüce temsilcisi TBMM'nin kendi eliyle kurduğu bir hükümetimiz var. Bu hükümetten 3 ay için somut bir icraat beklemek haksızlık olur. Ancak hükümetin kuruluş şekli sembolik bir anlamda da olsa 18 Nisan 1999'da normalleşmeye geçmenin önayağını oluşturuyor.

Zira bu hükümet, Meclis'in hükümeti.

Benim indimde 56. hükümetin en önemli görevi, ülkeyi seçime taşımak! Bir seçim yapalım ki taşlar yeniden yerine otursun, normal bir ülke imiş gibi davranmayı tekrar öğrenelim, diğer ülkelerin bize normal bir ülke gibi davranmasını hak edelim.

Kimse beni yanlış anlamasın. Ben de seçimlerin dertlerimize deva olacağını düşünmüyorum. Herhalde istikrarı yeniden yakalamak için bir seçim daha yaşamamız gerekecek. Benim 18 Nisan seçimlerinden amacım hastanın üfürükçülerden değil, tıp doktorlarından medet ummayı kabullenmesidir!

Bu tutumun da adını normalleşme koyuyorum. Olağanüstü bir başarı değil aradığım, sadece olağan bir davranış.

Seçilmişi ile atanmışı ile devlet çarkını yönlendirenlerin bir kısmının sadece kendisi için demokrasi istediği, herkesin ‘‘tek doğrusu’’ olduğu, milletin vesayet altında çocuk addedildiği ülkemizde, esasında emanet de olsa, gücü eline geçirenler projelerini dayatmayı, önermeye tercih ediyorlar. Herhalde bilinçaltımızda hálá yönetmek ile hükmetmek kavramları birbirine karışıyor.

Halbuki ihtiyacımız olan, tabii ki aklımız ile projeler üretmek.

Bunları millete önermek şartı ile!

Hüner akılcılığa (rasyonalist) mağlup olmadan akıllı (rasyonel) olabilmek.

Akıllı olabildiğimiz zaman başkalarının da aklı olduğunu akıl edebileceğiz.

Bırakalım hangi dönem için hangi aklı seçeceğine millet karar versin.

Bu açıdan Ecevit'in bu kez Fazilet Partisi'ni ziyaret etmesi de faziletli bir davranış olmuştur. Aynı nezaketi Yalım Erez de göstererek, hem bu konuya önderlik etmiş, hem de ülkenin normalleşmesi için katkıda bulunmuştu. Yoksa isteyen istediği ile işbirliği yapar.

Mesut Yılmaz, başbakanlığı Bülent Ecevit'e devrettikten sonra kapıda gazetecilere gülümseyerek ‘‘Üçüncü defa gidiyorum, ancak dördüncü defa geleceğim’’ diyor.

İşte demokrasiyi en açık şekli ile ifade eden basit ama anlam yüklü bir cümle!

Siyasetçi zaten geçici olan makamını gülerek terk etmeli, ama her seferinde milletten olur alıp geri gelmek için yeniden bileylenmeli.



Yazarın Tüm Yazıları