Dürüst olmak suçu...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Olay eğer haberde bildirildiğinden ibaret ise, ancak Türkiye'de yaşayan insanların karşılaşabileceği kadar garip bir durum var ortada:

Gaziemir Kaymakamı, elde bilgisayar alacak ödenek olmadığını görünce, bir çare düşünmüş:

İlçedeki meşhur Fak-Fuk-Fon'a ‘‘kuponlu’’ bir gazete aldırmış.

Maksat belli: Hem gazete okunacak hem de kuponlar kesilip tamamlanınca söz konusu gazeteden ‘‘bilgisayar’’ alınıp kaymakamlık işlerinde kullanılacak.

Herhalde bir aklı evvel, Kaymakamı şikâyet etmiş olmalı ki, derhal olay teftişe alınmış. İnceden inceye tetkik etmişler. Ve Kaymakam'ın görevini ihmal ettiği sonucuna vararak hakkında üç yıla kadar hapis cezası gerektiren bir dava açılması icap ettiğini rapora bağlamışlar.

Sanırsınız ki ortada bir cinayet var.

Adam yasadışı bir şey mi yapmış? Fak-Fuk-Fon'a her gün bir gazete aldırarak kural mı çiğnemiş? Alınan bilgisayarı evine götürüp de çocuğuna ‘‘Al evladım, bunun parasını Fak-Fuk-Fon ödedi. Kimse nasıl olsa sormaz. O yüzden tepe tepe kullan’’ mı demiş?

Hiçbiri değil. Fak-Fuk-Fon parasıyla kırtasiye malzemesi de aldırabilirdi. Onu yapmamış da bilgisayar aldırmış. Böylece Kaymakamlığı dededen kalma daktilo makinesindan kurtarıp daha çağdaş bir aletle yazışma yapacak noktaya getirmek istemiş.

Sizin de bugünkü Hürriyet'te okuyacağınız bu haber dün gelince, pek çoğumuzun cini tepesine çıktı.

Bir ülke düşünün ki, kendisine çeşitli zamanlarda hediye edilen kitapları sanki başkasınınmış gibi 125 milyon TL. ödeyip üniversite adına satın alan -sonra da bu kitapları üniversiteye bağışladığını söyleyen- bir rektör, ‘‘ahlak’’, ‘‘demokrasi’’ ve ‘‘bağımsız üniversite’’ şampiyonu geçiniyor... Üstelik YÖK'e karşı toplu eylemler kışkırtıyor. Buna rağmen kendisinden kimse hesap sormuyor.

Ama ötede devletin bir kuruşunu ziyan etmediği bir yana, piyasa fiyatından ucuza mal ederek kaymakamlığa bilgisayar kazandıran bir yönetici hakkında suç duyurusu yapılıyor.

Biz, iyice şaşırdık vallahi...

Hakkında 115 ayrı yolsuzluk dosyası bulunan milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmak gereğini duymuyoruz.

Ama yörenin politika ağalarına değil de halka kulak verdiği, yoksul kesimlere hizmet götürmeye çalıştığı ve doğru bildiğinden şaşmadan görev yaptığı için, Ordu Valisi Mustafa Malay'ı cezalandırıp merkeze alıyoruz.

Üstelik utanmadan ve hiçbir kanıt yahut bilgi ortaya koymadan ‘‘devlet içindeki çetelerle ilişkisi varmış’’ diye iftira ediyoruz.

Gaziemir'deki Kaymakamı ‘‘görevini ihmal’’ suçu işledi diye cezalandırmaya kalkan bu devlet, 2 Temmuz 1993 günü Sıvas Şehri'nin en merkezi yerinde başlayıp sekiz saat devam eden olaylarda, 37 kişi yakılarak öldürüldüğü zaman, görevini ihmal etmiş hiç mi kimse bulamadı? Bulduysa hangi sorumludan ne hesabı soruldu?

Daha açık söyleyelim: Bu devlet, suç işleyenleri korumak için dürüst olanları cezalandırma politikasından hiç vazgeçmeyecek mi?

Yazarın Tüm Yazıları