Dünyanın sonu mu geld

Merhaba Güzin Abla, ben Almanya’da yaşayan 18 yaşında bir genç kızım;

ancak köşenden sesimi duyurabilirim diye sana yazıyorum. Abla kaç haftadan beri televizyonda, haberlerde genç kızların ya da delikanlıların annelerini bıçaklayarak öldürdüğünü izliyorum ve bu konu beni inanılmaz üzüyor.

Bu nasıl bir şey? Bir anne ne kadar kötü olursa olsun annedir. Dünyaya getirdiği ve emek vererek büyüttüğü çocukları için canlarını verebilen tek varlık, yine annelerimizdir.

Geçenlerde bir haberde, annesi kızını evde erkek arkadaşıyla yakalayınca kız hemen annesini öldürmeye kalkmış. Neden? Karşılıklı konuşup anlaşmak varken neden böyle davranıyorlar, ben bu tür haberleri giderek daha sık duymaktan çok üzülüyor, etkileniyorum. Lütfen anne gibi kutsal bir varlığa, onu dünyaya getirip yetiştiren o sevgili insana hangi etki altında olursa olsun, kimse kıymasın. Anne yeri doldurulamaz bir varlık. Sürtüşmeler anlaşmazlıklar olabilir ama insan gibi konuşup halledebilirsiniz sorununuzu. Anneye kin duyulur mu hiç. Hem sadece anneler mi, kimse birbirini acımasızca öldürmesin... Hiç kimsenin canına kıyılmasın. Ne yazık ki, cinayetlerin, vahşetin, acımasızlığın giderek arttığını görüyorum. Yoksa bu dünyanın sonu mu geldi diye düşünüyorum. İnşallah sesimi buradan duyurabilirim.

RUMUZ: KILIÇTAN KESKİN

Sevgili kızım, ne kadar doğru bir noktaya parmak basmışsın. Ben de senin gibi her geçen gün artan korkunç cinayetleri, özellikle de annelere yönelik bu katliamları büyük bir endişe içinde izliyorum. Gündemdeki haberlere bakacak olursak, Antalya’daki yüzlerce köpeğin katliamı dikkat çekerken, bir yandan da bir süre önce profesör annesinin boğazını keserek öldüren genç kızın mahkemesi devam ededursun, yeni bir anne katili daha çıktı ortaya... Bu defa internet üzerinden görüştüğü kimbilir kimlere, "Annemi nasıl öldürsem" diye danışan, annesini öldürüp parçalara ayırdıktan sonra, yakalandığı zaman bırakın pişmanlığı, kameralara sırım sırım sırıtan bir genç daha var artık... Hani anne sevgisi, hani Allah aşkı, hani insan sevgisi... Hani... Bu vahşete baktığınızda, hayvanları acımasızca katledenlerle, gözünü bile kırpmadan analarını kesenler arasında çok büyük bir fark yok.

Sevgili Sevil Atasoy yazmıştı Hürriyet Pazar ilavesindeki bir yazısında, ABD’de yapılan araştırmalarda, seri katillerin, korkunç cinayetleri işleyenlerin hemen hepsinin hayvanlara eziyet eden gençler oldukları saptanmış. "Bu dünyanın sonu mu" diye soruyorsun bana? Ben de aynı şeyi soruyorum kendi kendime... Hiç bu kadar acımasız olmuş muydu toplum? Korku sardı artık her yanımı. Bu gidiş nereye? Ben de bilemiyorum sevgili kızım.

Saçlarım boyayınca matlaştı kınayı önerir misiniz

Sevgili ablacığım, benim tüm sorunum saçlarım. Genç kızlığımda saçlarım çok güzeldi. Çok gür ve çok uzundu. Ancak evlendikten, hele boyadıktan sonra saçlarımda can kalmadı. Zayıfladı. Döküldü, mat ve donuk bir görünüm aldı. Annem kınanın yararlarını anlatıp duruyor. Saça kına sürmenin çok faydası olacağını söylüyor. Ancak ben bu çağda, türlü saç kremleri, saç losyonları varken kına kullanmakta tereddüt ediyorum. Acaba bir denesem mi? Ne dersiniz? Kına saçlarıma canlılık getirir mi? Önerir misiniz?

RUMUZ: YEŞİM

Sevgili kızım, aslında bu çağda kına kullanılır mı diye düşünmekle çok yanılıyorsun. Kullandığın boyanın markasını ve boyarken yaptığın hataları da düşünüyorum ama yine de saçlarının tedaviye ihtiyacı olduğu anlaşılıyor. Her ne kadar kozmetik sanayi ilerlemiş de olsa, kına pek çok saç maskesinin ana maddesi olarak hálá kullanılıyor. Özellikle de Fransa’da saç bakımı konusunda ün yapmış birçok firmanın tüketime sunduğu değişik kına maskeleri var. Kına gerçekten saça ve cilde çok yararlı bir doğal üründür. Hiç düşündün mü, Anadolu kadınları neden ellerine kına yakarlar? Saçlarına kına sürerler? Kına cildin en büyük dostudur da ondan.... Özellikle ellerdeki egzama türü kaşıntılı cilt hastalıklarını önlemede, hatta tedavide çok yararlıdır. Kadınların elleri sudan çıkmaz. Bu da egzamaya uygun bir ortam yaratır. İşte kırsal kesimdeki kadınlar sık sık ellerine kına sürerek bu hastalığı önlerler.

Bunun dışında kına, saçlar için son derece yararlı, doğal bir maske oluşturur. Saçlara (tabii sarı ve beyaz saçlar dışında) her ay düzenli olarak uygulanacak kına maskesi, hem besleyici, dökülmeyi önleyici, hem de saçlara canlılık, parlaklık ve hacim kazandıracak eşsiz bir yardımcıdır. Ben de gençliğimde kına kullandım. Gür ve parlak saçlarımı kınaya borçluydum. Saçlarında beyaz yoksa sana kınayı öneririm, nasıl kullanacağını tarif de edeyim: 250 gr. toz kınayı süzülmüş çay suyu, bir çay bardağı zeytinyağı, iki kaşık yoğurt, bir yumurta sarısı, daha önceden kaynatılmış bir fincan soğan kabuğu suyu ile karıştırıp, (koyu renk olsun istersen, ceviz yaprağı suyu de ekleyebilirsin) yoğun bir bulamaç haline getir. Saçına, özellikle de diplerine yedirerek sür. Tüm saçın kınayla kaplansın. Başına bir naylon duş bonesi geçir. 2-3 saat bekletip, bol su ile duruladıktan sonra yıkamalısın. Saçlarının istediğin gibi sağlıklı gür ve dolgun görünmesini sağlayacak, ayrıca da nefis koyu kızıl pırıltılar kazandıracaktır. Ayrıca sana doğal, bitkisel şampuan Organicum’u kullanmanı da öneririm.

Çocuğun eşcinsel eğilimi nasıl anlaşılır

Sevgili ablacığım, size çok önemli bir endişemi danışmak istedim. Rahatlatıcı sözlerinize muhtacım. İki erkek çocuğum var ancak büyük oğlumun davranışlarında bir gariplik seziyorum. Henüz 14 yaşında, ama sanki hareketleri çok yumuşak, giyiminde parlak renklere daha çok yer vermek ister gibi. Ayna karşısında saatler geçiriyor. Acaba çocukta eşcinsel eğilim nasıl ortaya çıkar?

RUMUZ: GENÇ ANNE

Sevgili kızım, sanırım endişelerin yersiz. Çocuğunun cinsel kimliği bu yaşlarda henüz tam olarak belirlenmemiştir. Eşcinsellik de böyle anlaşılmaz. Günümüzde kızlar pantolona bayılıyor, erkekler ise renkli giyinmeyi seviyorlar. Oğlunun ayna karşısında kendini incelemesi de buluğ çağının bir belirtisidir sadece. Eşcinsel eğilim küçük yaşta bile karşı cinse asla ilgi duymayan, hatta hoşlanmadığını açıkça sergileyenlerde ortaya çıkabilir. Ancak oğlunun gelişimini yakından izleyip onunla sık sık iki arkadaş gibi konuşmanda yarar var.
Yazarın Tüm Yazıları