Dünyanın dört yanından müşterisi var

Aslında eminim İstanbullular çok iyi biliyorlar. Hatta yalnız İstanbullular değil, neredeyse bütün Türkiye biliyor. KKTC'ni de katabiliriz işin içine. Zira oradan bile turla gelen hanımların olduğu söyleniyor.

Sanki ‘‘İlim Çin'de olsa öğren gel’’ dememiş de atalarımız, ‘‘Ucuzluk cehennemin dibinde olsa kalk git’’ demiş.

Ulus Pazarı cehennemin dibinde değil tabii, İstanbul'un göbeğinde. Ulus'tan Arnavutköy'e inen yolda.

‘‘Kriz var’’ diye inlediğimiz şu günlerde Ulus Pazarı'ndan alışveriş yapmak ilaç gibi gelecektir inanın.

Bir perşembe işi gücü bırakıp atın kendinizi pazara, donanın, donatın, dönün. Kendinizi, çoluk çocuğunuzu, evinizi...

Yok, yok.

Ha, bir tek başka pazarlarda görmeye alışık olduğumuz üzerine kadın elbisesi giymiş veya don sütyen giymiş çığırtkanlar yok.

Satıcıların çoğu üniversite öğrencisi ya da mezunu. Öyle gelen geçene sattığı mal üzerinden lafla gönderme yapan çapkınlara rastlamıyorsunuz.

‘‘Ben pazardan giyinemem, çevrem ayıplar’’ diyeniniz varsa... Şart mı pazardan aldığınızı söylemeniz?

Asil ahbaplarınız pazara gitmiyorlarsa giydiklerinizin pazardan olduğunu anlayamazlar.

Yok gizli gizli gidiyorlarsa, tencere dibin kara durumu sözkonusu olduğundan yine yırttınız demektir.

Size bir tavsiye...

Markayla pazar malından bir kombin yaparsınız, kimse bir şey anlamaz.

Misal,

Kazağınız marka olsun, pantolonunuzu pazardan alın. Üstünüzü gören altınızın ucuzluğuna ihtimal vermez. Sanatçılar arasında bir parmağına pırlanta, ötekine imitasyon yüzük takanları bilirim. Hakikisinin yarattığı imaj, sahtesini de parlatır.

Ne diyorum ayol ben?

Saçmalıyorum.

Göğsünüzü gere gere gidin.

Ben gidiyorum doğrusu.

Gördüklerinize inanamayacaksınız. Hem satılanlara, hem satın alanlara. Mankenlerden tutun da, ünlü patron hanımlarına kadar herkes orada.

Bu kadar methetmeye ‘‘Pakize'nin de tezgáhı var galiba’’ diyeceksiniz.

Nerede o günler?

*

Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu'na herkes teşekkür ediyor. Ama küçük bir ricaları var. İletmek bana düştü.

Simitçilerini geri istiyorlar.

Sayın Başkan, ‘‘Yok, açıkta satıyorlar, sağlığa zararlı ve çok ayak altındalar’’ diye kaldırdıysanız eğer, akıl vermek gibi olmasın ama bir tavsiyem var size. Pazar içinde belli noktalara cemakánlı arabalarda simit koyarsanız hem ayak altında olmazlar, hem de simitler sağlığımıza zarar vermez. Gerisi size kalmış.


HER MİLLETTEN İNSAN VAR


Eskisi kadar kalabalık değil, pazarcılar da krizden şikáyetçiler.

Yeni yerleri biraz yokuş olduğu için yağmurlu havalarda çok düşen oluyormuş.

Bazı insanlar alışverişe değil, şöhretleri görmek için geliyormuş.

Aklınıza gelebilecek bütün markalar var. Onlar diğerlerine nazaran birazcık daha pahalı ama, ne kadar pahalı olursa olsun en meşhur bir kazağı 15-20 milyon liraya alabiliyorsunuz.

Her milletten insan var. Koreli, İranlı, Musevi, Amerikalı.

Pazarlık edin, mutlaka indiriyorlar.

Daha önce sebze, meyve ve balığın her çeşidinin satıldığı pazarda, bu sene balık hiç yok. Sebze ve meyve de yok denecek kadar az ve çok pahalı.

Ulus Pazarı, herkes için iyi bir giyim kuşam merkezi olmuş.

Ulus Pazarı'nın diğerlerine nazaran daha pahalı olduğundan herkes şikáyetçi biraz.

Bere ve şapkanın her çeşidi var.

Çeşit çeşit peruk ve postişler var.

İç çamaşırı dahil, hem abiye hem spor tepeden tırnağa giyinebilirsiniz.

Tezgahların çoğunda kredi kartı geçerli.

Çoğu da taksit yapıyor.

FB, GS, BJK bereleri ve atkıları var.

Belediye karavandan soyunma odaları ve tertemiz tuvaletler yapmış.

Pazarcılar anlatıyor

AYAKKABICI: Vitrinlerdeki botların burada en pahalısı 35 milyon. Mağazalarla arasındaki fark 50 veya 100 milyon. Çizme 40 milyon. 10-15 milyona ayakkabılar da var. Çok sağlam. Ekonomik kriz bizi de etkiledi. Burada da bakıp da alamayan çok.

JEAN'Cİ: Kotların en yeni versiyonları burada. Montlar 25 milyon, mağazada 100 milyon. Tulum bizde 20-25 milyon, mağazada 90 milyon. Kabanlar bizde 25, mağazalarda 115 milyon. Polar eşofmanlar, montlar 17.5 milyon, dışarıda 40 milyon.

SAATÇİ: Bizde saatler 10, 12.5, 15 milyon. Mağazalarda 30-40 milyon. Taklitler de var. Kendi imalatımız saatler de var.

BLUZCU: Penye likra bluzlar mağazalarda en ucuzu 20 milyon, kendi imalatımız olduğu için bizde 5 milyon. Kalite aynıdır, daha bile güzeldir.

KABAN VE PARDÖSÜ SATANLAR: Bizde 20-25 milyon, mağazada 125 milyon. Biz sürümden kazanıyoruz.

KOZMETİKÇİ: 30 senedir bu işi yapıyorum. Şöhretlerin çoğu benden alıyor. Taksitle veriyorum. Hepsinin borcu var, onun için isim veremiyorum.

GÖZLÜKÇÜ: En pahalı gözlüğüm 20 milyon. Vitrinlerde gördüğünüz gözlüklerin aynıları.

PEYNİRCİ EGELİ KARDEŞLER: Bütün peynir, zeytin, turşu, yağ, sucuk, salam çeşitlerimiz var. Beyaz peynirin kilosu bizde 6 milyon, dışarıda 8-9 milyon arası. Erzincan tulumu dışarıda 7 milyon, bizde 5 milyon. Çizik zeytini kendimiz yapıyoruz, benden 2 milyona alıp dışarıda 4-5 milyona satıyorlar.

ÇANTACI: En pahalı çanta bizde 40 milyon. 10-20 milyonluk çantalar da var. Vitrinlerde kaça tutturabilirlerse satıyorlar. Biz imalatçıyız. Onun için bizde ucuz.

ÇEYİZCİ: Hint-Çin malı ihracat fazlalarını satıyorum. Fiyatlar mağazalarla yarı yarıya. Dışarıda 15 dolara satılan malı ben 15 milyona satıyorum. Yatak örtüleri 20 milyondan başlıyor, en pahalısı 70 milyon. Mağazalarda 190-200 milyondan aşağı alamazsınız.

İÇ ÇAMAŞIRCI: En ucuzu 10 milyona takımlar var. En ucuz mağazada bile takımı 30 milyondan başlıyor.

BİJUTERİ: Bütün malı Çek Cumhuriyeti'nden getiriyoruz. Hiçbir alerji yapmaz. Rengárenk taşlı küpeleri ve yüzükleri 5-10 milyona satıyoruz.

Yeşil ve sarıya bakan taşlanmış son moda jeanlerin tulumdan monta kadar her çeşidi var. Petek Dinçöz geçen televolede oradan aldığı tulumu giymişti ve çok da yakışmıştı.

Ünlü Gorbon ailesinin torunu Esra Gorbon da pazardan alışveriş yapmaya bayılıyor. Daha çok leoparlı yastıklara, mavi boncuklu objelere ve renkli takılara meraklı.

Çok sayıda tezgahta kredi kartınızla alışveriş yapabiliyorsunuz.

Ben hiç almadım ama her marka deodorant ve parfüm var.

Dantelli, saten, şeffaf, pamuklu her çeşit ve renkteki iççamaşırını çok ucuza bulabilirsiniz.