Dünyada şiddet tartışılıyor

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Medyada şiddet, tüm dünyada tartışılıyor.Özellikle Amerika'nın Arkansas Eyaleti'nde 13 ve 11 yaşlarındaki iki çocuğun dehşet yaratan cinayetler işlemeleri, bu ülkedeki sivil toplum örgütlerini ayağa kaldırmış durumda.

TV VE ÇOCUKLAR

Başkan Yardımcısı Al Gore'un da desteğini alan çok sayıda sivil toplum örgütü, aile birlikleriyle ortak bir eylem planı geliştirerek, televizyon alıcılarının kapatılmasına yönelik kampanya düzenledi.

Eğer bu eylem gerçekleşirse, 22-28 Nisan tarihleri arasında 5 milyon aile, evlerindeki televizyonları sürekli kapalı tutacak.

Başkan Yardımcısı Al Gore'a göre, çocukları şiddet içeren TV yayınlarından korumanın yolu, bu tür görüntülerin üzerine uyarıcı ‘‘V’’ işaretini koymaktan geçiyor. (V=violence=şiddet)

Aile birlikleri ile sivil toplum örgütleri, Gore'un bu çıkışından aldıkları cesaretle, TV endüstrisini önemli tavizler vermeye zorluyorlar. Bu grupların temsilcilerinin talepleri şunlar:

‘‘Sadece ‘‘V’’ işaretini koymak, çocuklarımızı zararlı yayınların etkisinden korumaya yetmez. Ayrıca cinsellik ve erotizm sömürüsünün yapıldığı programlara ‘‘S’’ (seks), argo sözcüklerin ve küfürlerin yer aldığı yapımlara da ‘‘L’’ (Language=dil) işaretleri konulmalıdır.’’

Oysa bugüne kadar Amerikan televizyonlarının yayınlarında, her yaştan seyirciyi hedefleyen programlara ‘‘G’’, çocukların ailelerinin kontrolünde izlemeleri gereken yapımlara ‘‘PG’’, ve 14 yaşın altındaki çocuklara hiçbir şekilde gösterilmemesi gereken görüntülere de ‘‘TV-14’’ uyarıları konuyordu.

Bakalım bu tartışma, TV yayıncılığında 60 küsur yıllık bir geçmişe sahip olan Amerika'da nasıl sonuçlanacak ve sağlayacağı yararlar ne olacak?

TÜRKİYE'YE GELİNCE...

Türkiye'ye gelince... Ülkemizde kamu yayıncılığı 30, özel televizyonlar ise 8 yılı geride bıraktı. Ancak şiddetin toplumsal tahribatını görebilmek için Amerika'yı yeniden keşfetmeye, yani 60 yıllık bir ‘‘TV tarihi’’ni yaşamaya gerek yok.

Çocuklarımızı şiddete maruz bırakmamak zorundayız.

Peki yavrularımızı şiddetten sakınmanın yolu, yalnızca TV yayınlarını kontrol etmekten ve bazı yasaklar koymaktan mı geçiyor?

Kuşkusuz hayır. Bu konuda en büyük görev, çocuğun temel eğitimini aldığı ve eğrilerle doğruları öğrenmeye başladığı ailelere düşüyor. Toplumumuzun yarınları olan çocuklarımızı şiddetten uzak tutma zorunluğu, en başta anne ve babalara büyük sorumluluklar yüklüyor.

Ayrıca şiddete prim veren bir toplumda yaşadığımızı unutmamalıyız. Ülkemizin çocukları, genellikle aile içi şiddet görüntüleri içinde büyümekte, dayak, 21. Yüzyıl'a girerken, bir eğitim yöntemi olarak görülebilmektedir.

‘‘Maço’’ erkek modeli, özendirici üslup içinde sunulmakta, eşini dövdüğünü her fırsatta itiraf eden ünlü türkücünün TV programları, seyredilme rekorları kırabilmektedir.

Semt kahveleri, kavgalarda en iyi kafayı attığı için ‘‘birinci sınıf delikanlı’’ unvanını kazanmış kabadayılarla doludur.

O halde biz yayıncılar, ne yapacağız? Saf ve temiz dünyalarını tehdit eden tehlikelerden çocuklarımızı nasıl koruyacağız?..

Bu sorunun yanıtını, perşembe akşamı TRT-1'de yayınlanan ‘‘Soru-Cevap’’ programında aradık. Programın sonucunda varılan ortak görüş, ailelerin yanı sıra, medyaya da büyük sorumluluklar düştüğü doğrultusundaydı.

Televizyonlar gerçeğin aynası olduğuna ve toplumu yansıttığına göre, şiddetten tümüyle arındırılmış bir TV yayıncılığını savunmak, yaşama sırt dönmek anlamına geliyor.

KANAL D’NİN MİSYONU

Kanal D'de haber yayınlarının sorumluluğunu üstlenen ekibimiz, yaklaşık iki yıldır intihar haberlerini, özellikle Boğaziçi köprülerindeki medyatik intihar şovlarını ekrana getirmiyor. Dikkat ederseniz, bu tür girişimler büyük ölçüde azaldı. Kanal D Haber Merkezi, yine uzunca bir süredir, haberlerinde kan göstermiyor, çocukların cinsel, fiziksel ve duygusal sömürülerine yönelik görüntülere yer vermiyor, sabah kuşağında trafik kazası haberlerini ekrana yansıtmıyor, kaza kurbanlarının parçalanmış bedenlerini mutlaka örtüyor, duygu ve erotizm sömürüsünden uzak bir yayıncılık anlayışını savunuyor.

Kanal D, misyon üstlenmekteki öncülüğünü bundan böyle de ataklarla sürdürecek. Yakında kamuoyuna yeni kararlar deklare etmeye hazırlanıyoruz.

Sorumlu yayıncılığın, toplumumuzda şiddete prim veren anlayışın terkedilmesinde önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.













Yazarın Tüm Yazıları