Ruslara 17 yılda asırlık yol kat ettiren şovmen

Güncelleme Tarihi:

Ruslara 17 yılda asırlık yol kat ettiren şovmen
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2007 10:00

Boris Nikoyayeviç Yeltsin’in 12 Temmuz 1990 tarihinde Komünist Parti üyelik kartını Kremlin Sarayı tribününe bırakıp kapıyı arkasından çarptığı günden ölümüne kadar tam 17 yıl geçti.

Haberin Devamı

Dünya kara sathının beşte birini oluşturan Sovyet imparatorluğunda Yeltsin’in rest çekmesiyle başlayan “büyük deney” nasıl sonuçlanacağını o tarihte elbette kimse bilemezdi.

Sovyet dinozorunun ehlileştirilmesi sürecini başlatan Yeltsin, düşüncelerinde ne kadar naif olduğu da kısa sürede ortaya çıktı.

Bir kişinin görüşüyle sistemin değişemeyeceği kısa sürede anlaşıldı. Ancak Yeltsin tek sorumlu adam rolünü sürdürmeye kararlıydı. 12 Haziran 1991 tarihinde Rusya parlamentosu tarafından Sovyetleri oluşturan en büyük cumhuriyet Rusya Federasyonu Devlet Başkanı seçildi. Amaç tüm yetkiyi elinde toplamaktı.

Deneyi ne pahasına olursa olsun sürdürme kararı alan Yeltsin aynı yıl 8 Aralık tarihinde Beyaz Rusya’daki  Belovejsk çiftliğinde üç Slav cumhuriyeti Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya olarak SSCB’nin ölüm fermanını imzaladı. Tek devlet yerine Bağımsız Devletler Topluluğu BDT oluşumu ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Amaç değişim yolunda köstek olan Orta Asya ve Kafkas cumhuriyetleri sorumluluklarını daha iyi zamanlara kadar sırtından atmak idi. Yeltsin’in o tarihte ünlü sözünü hatırlıyorum “Girebildiği kadar bağımsızlık sizin olsun” diyordu.

Sonra şok başladı. Ekonomide giriştiği reformlarla bir günde milyonlarca Rus vatandaşı sorunlarıyla baş başa kaldı. Halkın devlet bankalarındaki birikimi dondurulması bir yana aylık %500 enflasyon hesapları iyice karıştırdı.

Bu durum geçici, 6 ay sonra her şey düzelecek sözü veren Yeltsin, 1992 yılında yine kanatlı ifadelerinden birisini kullanıyordu “6 ay sonra bir elimiz balda diğeri yağda olmazsa demiryolu raylarına yatarım” diyordu.

Sözünü ettiği 6 ay geçmesine rağmen ülkede ekonomik durumun iyileşmesi bir yana, tünelin sonundaki ışık bile görünmüyordu. Sovyet mantalitesinin sanıldığı gibi kolay değişmeyeceğini Yeltsin artık anlamıştı. Şansına Rusya’da deneye dur diyecek başka hiçbir gücün bulunmaması Yeltsin’e yine de giriştiği işten alın akıyla çıkması fırsatı tanıyordu.

Çelişkili “iki adım ileri bir adım geri” süreci 1993 Ekim ayına kadar devam etti. Sonra barut fıçısı patladı. Sovyet imparatorluğunu yıkan adamın Rusya’da da kayda değir bir ilerleme kaydedemediğini ilan eden parlamento Boris Yeltsin’in görevden alınması konusunu gündeme getirdi.

Haberin Devamı

Yeltsin yorulmuştu. Ancak parlamentoya boyun eğmesi durumunda başlattığı işi sonuna kadar getiremeyen adam damgası adamı çıldırtıyordu.

Can havliyle parlamentoyu fesih etme kararı imzalayan Yeltsin yasaların dışına çıkan adam pozisyonu düşmüştü. Rusya Anayasa Mahkemesi “Karanızı yasadışıdır” hükmüyle Boris Yeltsin’i bir anda diktatör konumuna sokmuştu.

Yeltsin biyografisine iki büyük kara lekeden biri bölgece vurulmuştu. Orduya emir vererek tankları sokaklar çıkartan Yeltsin, 1993 son baharında parlamentoyu top ateşine tutmuştu. 150 civarında insanın ölümüyle sonuçlanan parlamento baskını “Çar Yeltsin” dönemini başlatıyordu.

Rusya’da işler yasalar bir tarafa, ahlak protokolü dışına çıkmıştı. Kendisi o günlerde bir an her şeyi bırakıp kenara mı çekilsem düşüncesindeyken, çevresindeki yeni elit baskısıyla büyük dansı sürdürmek zorunda kaldı.

Haberin Devamı

“Altlar istemiyor. Üstler yapamıyor” teoreminin kısır döngüsünü bozmak için Yeltsin, yeni Rusya Anayasasını sıcağı sıcağına meclissiz ortamda genel referandum ile halka kabul ettirdi.  Boris Yeltsin, artık Devlet Başkanlık sitemine geçiş yapmış Rusya’nın Çar Boris’i olmuştu.

Rusya’daki siyasi ve ekonomik reformlar Yeltsin çevresindeki küçük bir gurubun eline bırakılarak çoğulcu demokrasi kuralı reformların başarısı için feda edilmişti.

Boris Yeltsin ikinci büyük kara lekeyi 1 yıl sonra alnına vurdu. Tüm gücü elinde toplayan, kendini durumun hakimi gören Yeltsin, Kafkaslar bölgesinde baş kaldıran küçük dağ cumhuriyeti Çeçenistan’a ders vermek istedi. O dönemde Cahar Dudayev’i yönettiği Çeçenistan, Rusya’dan ayrı hayat yaşıyordu.

Haberin Devamı

Aralık 1994 tarihinde Rus motorize birlikleri Çeçenistan başkenti Grozni’ye girdi. Yeltsin planından haberdar Çeçen gerillalar Rus tanklarını pusuya düşürerek sokak ve caddelerde avlamıştı. Tank çıkartmasının ertesi günü Rusya televizyonu dehşet verici manzaraları ekranlara getiriyordu. Yüzlerce tank ve zırhlı araç içindeki Rus askerlerin parçalanmış cesetleriyle tütmeye devam ediyordu.

Rus toplumunun yaşadığı şok ve Yeltsin’in beceriksizliğine olan tepki gizli, ancak çok güçlüydü. Böylece Boris Yeltsin Arık 1994 korkunç hatasıyla günümüzde bile Rusya’da kök salmaya başlayan aşırı milliyetçiliğin fitilini istese de istemese de ateşlemiş oldu.

Çar Yeltsin, iki yıl süren ilk Çeçen savaşını böylece kaybetmişti. Derken 1996 yılı Devlet Başkanı seçimleri kapıyı çaldı. İmajı sıfırı tüketmiş Yeltsin tekleyen kalbiyle yine de pes etmedi. Komünistlerle kıyasıya mücadele sonunda tekrar Devlet Başkanı kalmayı becerdi.

Haberin Devamı

Yeltsin seçimleri atlatmasına atlattı, ancak bunun bedeli sağlığı açısından ağır oldu. Büyük reformcu Yeltsin’in kalbi ciddi biçimde teklemeye başlamıştı. 31 Aralık 1999’da, Rusya halkı yeni yılı karşılamaya altı saat kala televizyon yayınları aniden kesiliverdi. Kremlin Sarayı'ndan yapılan naklen yayında ekrana cüsseli Yeltsin çıktı. “Vatandaşlarım beni affedin” sözleriyle konuşmasına başlayan Yeltsin, görevi Başbakan görevini yürüten Vladimir Putin’e devretti.

Bunu zoraki mi, yoksa kendi isteğiyle mi yaptığı günümüzde bile hala bilinmiyor. Görevinden ayrılan Yeltsin’e Putin aynı gün özel bir kararnameyle dokunulmazlık ve iyi bir maaş bağladığı biliniyor.

Önceki gün Boris Yeltsin’in ölüm haberi geldiğinde Çar Boris ‘in 17 yıllık iktidar serüvenini yukarıda yazdığım biçimde tekrar gözümde canlandırdım. Vardığım sonuç ilginçti. Yeltsin’in ülkesi için en büyük yararı belki de yaptığı hatalardı. Bu hatalar sayesinde Rusya insanı 17 yıl gibi kısa sürede attığı her adımı çok daha iyi ölçüp biçmesi gerektiğini öğrenmiş oldu. Bir ulusun normal şartlarda böylesine köklü bir rönesans geçirmesi için 50 hatta 100 yıl gerekebilirdi. Kurban Yeltsin sayesinde bu yol 17 yılda aşılmış oldu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!