Ne çıkarsa çıksın onlar kaybedecek

BUNDA hiç şüphesiz politikacıların bireysel tutumlarının yanı sıra partilerin seçim öncesi vaatleri ve seçim sonrası tutumları da etkili rol oynamakta. 

İşte bunun en son örneği Almanya’nın en köklü partilerinden olan Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) tutumu.
24 Eylül akşamı genel seçim sonuçları şekillenmeye başlar başlamaz SPD Genel Başkanı Martin Schulz, “Bizim yerimiz muhalefet. Büyük Koalisyon dönemi bitti” şeklinde bir açıklamada bulundu.
Schulz bu tutumunu daha sonraki günlerde de sürdürdü. Ama kısa bir süre sonra durum değişti.

***
Hıristiyan Demokrat / Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) başlattığı Jamaika Koalisyonu görüşmeleri suya düşünce Schulz birden tutum değiştirdi.
Yani daha önceki dönemlerde birçok politikacının da yaptığı gibi, “Canım ne yapalım Almanya’yı hükümetsiz mi bırakacağız? Biz sorumluluk üstlenip ülkeyi yönetmek zorundayız” diyerek CDU/CSU ile yeniden Büyük Koalisyon görüşmelerine yeşil ışık yaktı.
Tam o günlerde kendisine yöneltilen bir soru üzerine, “Merkel hükümetinde görev almam kesinlikle söz konusu değil” diye bir açıklamada bulundu Schulz.

***
Ama işte gördük ki hiç de öyle olmadı. SPD hem CDU/CSU ile büyük koalisyona yeniden evet dedi ve Schulz da Federal Dışişleri Bakanı olarak görev almaya hazır olduğunu ilan etti.
Yani Schulz Alman halkını iki kez kandırdı. Daha doğrusu üst üste iki kez yalan söyledi.
Aynı zamanda kendi üyelerini de...
İşte şimdi sıra SPD’nin üyelerine geldi. Büyük Koalisyona evet mi yoksa hayır mı kararında son sözü, 463 bin SPD üyesinden oylamaya katılacaklar söyleyecek. Ocak ayı ortalarında SPD’nin Bonn’da yaptığı kurultayda delegelerin ancak yüzde 56’sı Büyük Koalisyon’a evet demişti. Bakalım SPD üyeleri bu kez ne diyecek?
Göreceğiz...
Ama sonuç ne olursa olsun yine politika ve politikacılar kaybedecek.
Yani politikaya ve politikacılara güven daha da azalacak.