Güncelleme Tarihi:
Nasıl yaparlar, nasıl oralara giderler, nasıl irtibat sağlarlar bilinmez .İsim vererek, detaylı görüşmeler yapılıyor. Batılı gazeteci oralara gidip sorular soruyor. Aynı şeyi acaba bir Türk gazetecisi yapabilir mi ?
 Bunu yapacak ne bir Türk gazetecisi ne de bunu yayınlayacak gazete nin olmadığını sanıyorum.Â
Öte yandan bu batılı gazetecilerin hiç biri şehit olmuş bir Türk askerinin ailesiyle reportaj yapmaz.
Ya İngiliz okuyucusu böyle bir şey istemiyor, ya da medya yetkilileri şehit aileleriyle reportaj yapmayı yeterince ilginç bulmuyor.
Batı medyasının çizdiği PKK resmi de çok farklı.
Israrla bir "Kürt özgürlük savaşçıları" resmi çizilmeye çalışılınıyor.
Bu resim "Kürt teröristleri " tanımlamasından daha romantik geliyor olmalı.
Bu nasıl bir değer yargısı anlamak mümkün değil. Yıllardır aslında aynı 'Che Romantizmi' batı medyasında sürüp gidiyor.
Yıllarca Kuzey İrlanda 'da terörü yaşamış, terörü yazmış gazetelerin ne kadar etik kurallara dikkat ettiğini biliyouz. Öte yandan şimdi uzaklarda bir dağda aynı gazetecilerin bunları yazması çifte standart değil de nedir anlamak mümkün değil.
Öncelikle burada bir konunun ortaya çıkması gerekiyor. Eğer batı medyası silahlı mücadelenin savunuculuğunu yapacaksa bunu kendi kanunlarına göre de izah edebilmelidir.
Yok eğer bir etnik grubun içinde bulunduğu sorunlara eğileceklerse, öncelikle Türkiye 'yede Kürtlerin yaşadığı köylere ve yörelere gidip oralarda normal sıradan Kürt insanlarının nasıl yaşadığını ve ne düşündüğünü de yansıtmalılar.
Acaba PKK'lı teröristlerin uğruna savaştıklarını söyledikleri insanlar ne düşünüyor?
Eğer silahlı eylemciler bir ülkede kanunların ötesinde silahla zorbalık yapmaya, adam öldürmeye heveslendirilecekse ve bu özgür habercilik adına yapılacaksa bunu uluslararası hukuka göre, medya etiğine göre anlamak da anlatmak da çok zordur .
Yok bütün bunların ötesinde öğrencilik döneminden kalma bir "Che Romantizmi " havası içinde okuyucusuna uzak bir nostalji kokusu vermek amaçlanıyorsa -ki öyle görünüyor- bunun da bir ölçüsü ve sınırı olmalıdır .
Batı medyasının bu çifte standart uygulaması bize büyük bir tehlikeyi de haber vermektedir.
Eğer Kuzey Irak askeri operasyonları ve diplomasisi iyi yönetilemezse çok kısa bir süre içinde tüm batı medyası "Kana susamış Türkler ya da sivil halkı öldüren Türk askerleri" filmini oynatmaya hazır.
İşte 'Demoklesin kılıcı' da budur.
Â