İşte bunların özgürlük anlayışı

Pegida kısa adıyla tanınan Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatanperver Avrupalılar olarak sokaklara dökülenlerin saflarında yer alan bir parti.
Sağ popülist söylemlerle Almanya’nın politikasında söz sahibi olmayı hedefleyen bir parti.
Sığınmacı düşmanı.
Göçmen karşıtı.
“Çifte vatandaşlığa hayır” diyor.
Türkiye’deki Anayasa değişikliği referandumda Almanya’da ‘Evet’ oyu verenlerin Türkiye’ye sınır dışı edilmelerini istiyor.
Suç işleyen göçmen kökenlilerin de.
Avrupa Birliği’ne (AB) karşı çıkan bir parti.
‘Euro’nun tarihe gömülmesini isteyen bir parti.
Geçen yıl Mart ayı sonunda Alman İkinci Televizyonu’nda (ZDF) Jan Böhmermann isimli bir Alman komedyen, yaptığı bir ‘hiciv’ programında, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaretler içeren küfür dolu şiir okudu.
Bu bir hiciv değil, gerçekten sövgüydü.
Nitekim programın başında kendisi de bunu açık açık ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, avukatlarını devreye sokarak Jan Böhmermann hakkında dava açılması için harekete geçti.

***
Almanya Başbakanı Angela Merkel de küfür dolu bu hicve tepki gösterdi.
Federal Hükümet, yabancı devlet adamlarına hakaret ile ilgili Alman Ceza Yasası’nın 103’üncü maddesi ışığında dava açılmasına onay verdi.
Bunun üzerine Afd’nin önde gelen politikacılarından Jörg Meuthen, Başbakan Merkel’e verip veriştirdi.
Böhmermann hakkında dava açılmasına onay verilmesine “Bu Erdoğan’ın önünde diz çökmek anlamına gelir” dedi.
Almanya’da basın, sanat ve düşünceyi ifade özgürlüğünün büyük harflerle yazıldığını söyleyip, Alman hükümetinin tutumunu sert bir dille eleştirdi.
İşte geçen hafta Kuzey Almanya Radyosu (NDR) olarak bilinen televizyon kanalında yayınlanan extra 3 programında, Alman komedyen Christian Ehring, AfD’nin 24 Eylül’de yapılacak genel seçimlere katılacak liderlerinden Alice Weidel’in “Politik doğruculuk-dürüstlük- artık tarihin çöplüğüne aittir” sözlerini yorumlarken, “Evet, politik doğruculuğa -dürüstlüğe- son. Hepimiz dürüst olmayalım. Nazi sürtüğü haklı” diye bir değerlendirme de bulundu.
Özellikle de “Nazi sürtüğü” sözcüğü AfD’lileri küplere bindirdi.
Birçok AfD’li politikacı, bunun çok açık bir biçimde Alice Weidel’in kişisel haklarına saldırı olduğunu söyledi.
Bunun hem hakaret hem de karalama olduğunu söylediler.
“Hicvin sınırı yaralayıcı hakaretlerin başladığı yere kadardır” diyerek tepki gösterdiler.
Komedyen Christian Ehring hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ve dava açacaklarını ilan ettiler.

***
Evet, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret içeren ‘küfürlü şiir’e dava açılmasına basın, sanat ve düşünceyi ifade özgürlüğüne müdahale olarak niteleyen AfD’liler, iğnenin ucu birazcık kendilerine batınca, birden tüm özgürlükleri unutuverdiler.
Kendilerine “Erdoğan’ın dava açmasına karşıydınız. Siz niye dava açıyorsunuz?” diye sorulunca da, tam sağ popülist bir yaklaşım sergilediler.
“O zamanki olay bir yabancı güç ile bir Alman vatandaşı arasındaydı. Şimdi ise iki Alman vatandaşı arasında bir kavga yaşanıyor” diyerek tam da kendileri gibi sağ popülistlere yakışır mantıksız bir argüman uydurdular.
“Yani Almanlara hakaret edilmez, yabancılara ise istediğin kadar hakaret de edebilirsin, küfür de” mantıksızlığı.
İşte bu AfD’lilerin özgürlük anlayışı..