İmtiyazlı ortaklık mı özel ilişki mi?

Güncelleme Tarihi:

İmtiyazlı ortaklık mı özel ilişki mi
Oluşturulma Tarihi: Mart 20, 2017 10:29

TÜRKİYE son dönemlerde Avrupa’dan ciddi bir biçimde uzaklaşmaya başladı.Tabii Avrupa da Türkiye’den...

Haberin Devamı

İmtiyazlı ortaklık mı özel ilişki mi
Daha birkaç yıl öncesine kadar, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üye olmasına destek veren Türklerin oranı yüzde 75’in üzerindeydi.
Şimdilerde bu oran yüzde 30’u bile bulmuyor.
Avrupa’da da öyle.
Örneğin, daha önceki yıllarda Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak bakan Almanların oranı yüzde 40’ları buluyordu.
Son dönemlerde bu oran büyük ölçüde düştü.
Özellikle Türkiye’den genel “Nazi metodu” suçlamaları Almanları iyice küstürdü.
Son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, Almanların yüzde 80’e yakını Türkiye’nin AB üyeliğine karşı.
Bu oran şu günlerde diğer AB ülkelerinde de çok farklı değil.

***
Evet, Türkiye ile Avrupa arasında son dönemlerde yaşanan gerginlik nedeniyle AB müzakerelerinin sonlandırılmasını isteyen çevreler seslerini daha fazla yükseltmeye başladılar.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, çok yüksek sesle olmasa da, müzakerelerin öngörülen şekilde ucu açık bir biçimde sürdürülmesinden yana olduğunu söylüyor.
Ama genel başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) birçok politikacı, müzakerelerin dondurulmasını savunuyor.
Kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) ise zaten yıllardır Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor.
CSU’lu politikacılar, çok açık bir biçimde, “Biz Türkiye’nin AB üyeliğine karşıyız” diyorlar ve Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin derhal durdurulmasını talep ediyorlar.
Evet, 2000’li yılların ilk yarısında CDU/CSU, Türkiye’ye tam üyelik yerine AB’de imtiyazlı ortaklık verilmesini gündeme getirmişti.
Muhafazakar kanat olarak bilinen CDU ve CSU bu tezi hep savunmuş, ancak iktidara geldikten sonra müzakerelerin ucu açık olarak sürdürülmesini de sineye çekmek zorunda kalmıştı.
İşte son günlerdeki gerginliklerden sonra, Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) de benzer sesler gelmeye başladı.
Türkiye ile AB arasında müzakerelerin başlamasında etkin rol oynayan dönemin SPD’li Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in, “Birazcık hamile olunmaz” diyerek CDU ile CSU’nun imtiyazlı ortaklık önerisine karşı çıkmasını ve Türkiye’nin AB’de tam üye olarak yerini alması gerektiği yönündeki söylemini de tutumunu da Alman Sosyal Demokratlar da unutmuş gözüküyorlar.
SPD genel başkanlığını dün partisinin başbakan adayı Martin Schulz’a devreden Federal Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de öyle.

Haberin Devamı

***
Gabriel, haftalık Der Spiegel dergisine verdiği demecinde, “Ülke (Türkiye) AB üyesi olabilmek için bugün her zamankinden çok daha uzak” diyor.
“Ben her zaman şüpheyle bakıyordum ama SPD içinde genelde azınlıktaydım” diyor.
Tabii aynı demecinde 2000’li yılların ortalarına doğru şu anda Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde gerçekleştirilen reformların gözardı edilip, AB’nin Hukuk ve Temel Haklar faslını açmasını Merkel’li Almanya, Fransa ve Avusturya’nın engellemesinin hata olduğunu da söylüyor.
Ama İngiltere’nin AB’yi terk etme (Brexit) kararından sonra durumun değiştiğine de dikkat çekerek, “AB, Birleşik Krallık ile bir ‘özel ilişki’ pazarlığı yaparsa, bu diğer ülkeler için de bir örnek olabilir” diyor.
Yani Türkiye için de bir özel ilişki statüsünü gündeme getiriyor.
CSU zaten buna çoktan hazır.
CSU’lu politikacılar Türkiye ile gerçekçi işbirliği formları aranmasını istiyorlar.
Türkiye ile AB arasında komşuluk sözleşmesi veya partner sözleşmesi imzalanmasını öneriyorlar.
Bunu destekleyen CDU’lu politikacılar da var.

Haberin Devamı

***
Evet, CDU/CSU Türkiye için ‘imtiyazlı ortaklık’tan vazgeçmiş gibi.
Sıra şimdi ‘komşuluk sözleşmesi’nde veya ‘partner sözleşmesi’nde.
Veya Gabriel’in de aklından geçirdiği ‘özel ilişki sözleşmesi’nde.
Kimbilir, belki de yıllardır Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen SPD’nin başbakan adayı Martin Schulz da, 24 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde Alman seçmenlerin yalnız gönüllerini değil oylarını da kazanmak için bugünlerde yeni bir öneri getirir...
Çünkü CDU ve CSU, son dönemlerde “Schulz’u seçen Türkiye’yi AB’ye taşır” diye bastırmaya başladı bile.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!