Güler Sabancı, Avusturya'nın Kurier gazetesinde

Güncelleme Tarihi:

Güler Sabancı, Avusturyanın Kurier gazetesinde
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2009 13:24

Avusturya’nın en çok satan gazetelerinden olan Kurier, 2 Ağustos Pazar günü yayımlanan sayısında Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ile yaptığı tam sayfa bir röportaja yer verdi.

“Modern ve Güçlü Türk Kadını ” başlığıyla çıkan haberde, Sabancı’nın dünyanın en güçlü kadınları arasında yer aldığına dikkat çekildi.

Sabancı Holding’den yapılan açıklamaya göre, gazetenin editörlerinden Margaretha Kopeinig tarafından gerçekleştirilen röportajda Sabancı'nın iş yaşamı, liderlik özellikleri ve sosyal sorumluluk çalışmaları ile ilgili çok yönlü bir portresi çizildi.

Kopeinig yazısında, “İstanbul’un orta yerinde gökyüzüne uzanan koyu mavi, iki cam kule. Sabancı ikiz kulelerinden bakıldığında, metropolün tamamı ve Boğaz görünüyor. Güler Sabancı, 25’inci kattaki ofisinden bir iş imparatorluğunu yönetiyor. Çağdaşlık ile geleneği birarada yaşayan bir ülke olan Türkiye’nin en büyük kuruluşlarından birisinin tepesindeki bir numaralı kadın” ifadesini kullandı. Kopeinig, yazısında, “ABD’de yayımlanan Fortune dergisi ona dünyanın en güçlü kadınları listesinde en ön sıralarda yer veriyor. Ancak, Sabancı sadece ticareti bilmekle kalmıyor, aynı zamanda bir sanat düşkünü” dedi.

KADINLARIN DUYGUSAL ZEKASI

Güler Sabancı, röportajda “Erkek egemen olan iş dünyasında nasıl başarılı olduğuna” yönelik bir soruya şu yanıtı verdi:

“Ben yemek yenirken iş konuşulan bir ailede büyüdüm. Üniversite eğitimimin ardından üretim ve organizasyonda görevler aldım. Ancak önemli olan yapılan işin en iyisinin yapılması ve başarıya odaklanılmasıdır. İş dünyasında kadınların veya erkeklerin birbirlerinden daha iyi ya da kötü olmaları sözkonusu değildir. Ama bir farktan sözedilebilir. Ben, kadınların duygusal zekalarının yüksek olmasının onlara bir avantaj yarattığın düşünüyorum.”

Sabancı, dünyada yaşanan ekonomik kriz ve sonrasına ilişkin bir soruya da verdiği yanıtta, “Artık dünyadaki sermaye dolaşımında daha iyi kurallar gerekiyor. Güvene dayalı bankacılığa geri dönmeliyiz. Toplumda, çevrenin korunması da dâhil, yeni bir hakkaniyet bilinci oluşacak. Tüketimdeki ve kaynak kullanımındaki davranışımızı değiştireceğiz. Kaynakları daha bilinçli kullanacağız. Dünyada da yeni bir güç dengesi oluşacak. Çin ve Hindistan yükselecek. Yeni dönemde regülâsyonlara daha çok ihtiyacımız olacak. Kriz ortamında önemli olan, güvensizliği ve belirsizliği yönetmektir. Alternatif senaryolar düşünmek, bir A, B, C, D planına sahip olmak ve bunları hızla uygulayabilmek lazım. Kriz ortamında duyarlı, esnek ve önderlik vasıflarına sahip olmak gerekiyor” diye konuştu.

SABANCI: “AB SÜRECİNDE İYİMSERİM”

Sabancı, Kruier’in yönelttiği Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili soruya da “AB ve Türkiye arasında tam üyelik görüşmeleri yapılması konusunda karara varıldı. Hukuki olarak bu süreç devam etmektedir. Bu süreç hukuken durdurulamaz. Burada önemli olan Türkiye’nin tam üyeliğe giden yoldan çıkmamasıdır. Bu sürecin devam etmesi, her iki taraf için de faydalı olacaktır. Sürecin sonunda Türkiye’nin ne kadar başarılı olduğuna ve Avrupa’ya ne kadar yaklaştığına bakılır. Söyleyecek sözü olan o zaman konuşur, bugün değil. Sürecin sonunda durumu herkes değerlendirebilir, elbette biz de değerlendireceğiz. Ama bu konuda oldukça iyimserim “ karşılığını verdi.

“İNSAN KENDİSİ İÇİN YETERLİ OLANA SAHİPSE.."

Margaretha Kopeinig röportajda, Sabancı Topluluğu’nun bir çok Sosyal Sorumluluk projesine de öncülük ettiğini belirtti ve topluluğun buna neden bu kadar çok önem verdiğini merak ettiğini de sordu. Güler Sabancı soruya verdiği yanıtta şunları söyledi:

“İnsan kendisi için yeterli olana sahipse başkalarını da desteklemeli. Bu, benim ailemin düşünce ve davranış tarzının bir parçası. Büyükbabam 1920’li yıllarda yeterince kazandığında, doğduğu köyün yolunu ve sonrasında da köyünde bir okul yaptırdı. Biz de bu mirası taşıyoruz, sosyal sorumluluğumuz var. O zamanlar sosyal görev olarak adlandırılıyordu. Anadolu topraklarında bu, yüzyıllardır yaşayan bir kültürdür. Büyükbabam öldükten sonra, babaannem bütün mal varlığını bağışladı, amcalarımın da katkılarıyla Sabancı Vakfı kuruldu. Babaannem ve amcalarım bu yardımseverlik ruhunu daha da ileriye taşımak için var güçleriyle çalıştılar. Sonuçta bugün kurumsallaşmış ve büyük işler başaran bir vakfa sahip olduk.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!