Almanya seçimlerinde ‘kirli kampanya’ sinyali

Güncelleme Tarihi:

Almanya seçimlerinde ‘kirli kampanya’ sinyali
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2017 10:54

ALMANYA’da bu yıl 24 Eylül’de yapılacak genel seçim öncesi, partiler arasında kirli kampanya yarışı sinyalleri de şimdiden gelmeye başladı.

Haberin Devamı

Almanya seçimlerinde ‘kirli kampanya’ sinyali
Avrupa Parlamentosu başkanlığını bırakarak Almanya’da iç politikaya soyunan ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarafından başbakan adayı gösterilen Martin Schulz, yalnız muhalefet partilerinin değil, aynı zamanda ortaklık ettikleri hükümetin büyük kanadı Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) tarafından da hedef tahtası haline geldi.
“Sosyal adalet” sloganıyla yola çıkan Martin Schulz’un SPD’yi yeniden ayağa kaldırması sinyallerinin gelmeye başlaması, özellikle CDU/CSU’nun tedirginliğini artırdı.
2009 yılından beri kamuoyu yoklamalarında yüzde 25’leri bir türlü aşamayan SPD’nin Schulz etkisi sayesinde birden yüzde 30’lara tırmanması, CDU/CSU’lu politikacıları adeta çıldırttı.

Haberin Devamı

***
CDU’lu Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, yıllarca Avrupa Parlamentosu milletvekilliği ve başkanlığı yapan Martin Schulz’u, popülist yaklaşımıyla toplumu bölmek ve bu tutumuyla Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump gibi davranmakla suçladı.
CSU Genel Sekreteri Andreas Scheuer, Martin Schulz’un Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nde (AB) kalabilmesi için Atina’nın borçlarının diğer ülkeler tarafından üstlenilmesinde çok etkin bir rol oynadığını söyledi.
Scheuer, “Martin Schulz, kendisine Alman tasarruf sahiplerinin Yunanlıların borçlarını ödemesinin neresinin sosyal adalet olduğunu sormalı” dedi.
Ama nedense Yunanistan’ın borçlarının Alman tasarruf sahiplerinin parasıyla ödenmesi için hem kendi partisi CSU ve hem de kardeş parti CDU’nun o sözleşmenin altına imza koyduğunu nedense birden unutuverdi.
Hatta CDU’nun bazı Alman gazetecilere ulaştırdığı 9 sayfalık bir ‘Schulz Raporu’nda, sosyal adaletten bahseden ve dar gelirli bir aileden gelen Martin Schulz’un varlıklılar gibi bir yaşam biçimini tercih ettiğine yer verildiği bile ileri sürüldü.
Avrupa Parlamentosu’nun bulunduğu Fransa’nın Strasbourg kentinde hangi pahalı lokantalara gittiği ve hangi yemekleri tercih ettiğinin bile bu raporda yer aldığı da.
Tabii SPD Genel Sekreteri Katarina Barley, son gelişmelere tepkisiz kalmadı.
Barley bir tweet atarak, “CDU’lu parlamenterlerin gazetecilere Martin Schulz’la ilgili 9 sayfalık bir dedikodu belgesi ilettiğini yeni duydum. Belli ki ‘kirli kampanya’, ‘karalama kampanyası’ başlıyor” satırlarına yer verdi.

Haberin Devamı

***
Evet, Almanya’da genel seçimlere daha 7 ayı aşkın bir süre var.
Böyle olduğu halde şu soğuk kış günlerinde sıcak seçim kampanyasının ilk sinyalleri gelmeye başladı.
Tabii kirli kampanya sinyalleri de.
Benzer kampanyalar daha önceki dönemlerde de yaşandı.
Bu çok yadırganmamalı.
Ancak politikacıların birbirlerinin yüzüne bakabilmeleri için daha dikkatli davranmaları gerekmektedir.
Yani seçim öncesi kanlı bıçaklı olan politikacılar, seçimlerden sonra birlikte çalışmak, hatta ortaklık etmek zorunda kalacaklarını, kalabileceklerini hiçbir zaman unutmamalıdırlar.
Tabii ahlaki değerleri de.

***
Her ne kadar hem CDU/CSU hem de SPD seçimlerden sonra kiminle ortaklık edecekleri kapısını açık bıraksalar da, şu ana kadar yapılan kamuoyu yoklamaları büyük koalisyonun (CDU/CSU-SPD) dışında doğru dürüst bir alternatif görülmediğini ortaya koymaktadır.
Her ne kadar Martin Schulz etkisi SPD’ye desteği artırsa da, bu pazar günü genel seçim olsa, farklı kamuoyu yoklamalarına göre  CDU/CSU’nun yüzde 32-35 arasında oy alacağından hareket edilmekte.
SPD’nin de yüzde 28-32 , Sol Parti’nin yüzde 8-10 ve Yeşiller’in de yüzde 8-9 civarında oy toplaması beklenmekte.
Hür Demokrat Parti’nin (FDP) yüzde 5-6 ve sağ popülist Almanya İçin Alternatif’in (AfD) de yüzde 10-12 arasında oy alması.
Bu veriler ışığında SPD’nin Yeşiller ve Sol Parti ile koalisyon hükümeti kurması, bırakın politik görüş ayrılıklarını, matematiksel olarak neredeyse mümkün değil.
SPD-Yeşiller ve FDP olasılığı da öyle.
CDU/CSU ve Yeşiller’in sandalye sayısı da ortaklık edebilmek için yeterli olmayacaktır.
Sağ popülist AfD ile hiçbir parti ortaklığa yanaşmayacağına göre tek alternatif yine ‘büyük koalisyon’dur.
Yani CDU/CSU ve SPD ortaklığı.
İşte bu yüzden her iki kanattan politikacıların da ‘kirli kampanya’dan uzak durmaları hem kendilerinin hem de toplumsal bütünlüğün yararınadır.
Bu olgu kesinlikle unutulmamalıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!