AB yolunda tıkandık kaldık

Güncelleme Tarihi:

AB yolunda tıkandık kaldık
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2007 11:14

Ne Türkiye hızlı davranıyor, ne de Avrupa Birliği'nin acelesi var. İki taraf arasında sanki "gizli bir anlaşma" var ve bu anlaşma, "Ne sen benim üzerimde baskı kur, ne de ben AB üyeliği için acele davranayım" görüşü üzerine kurulu.

Haberin Devamı

Türkiye, Avrupa Birliği'nin müzakere başlıklarını açmada "cimri" davrandığını düşünüyor ve konunun Kıbrıs ve Fransa engelinde gibi gösteriyor. Halbuki işin aslı astarı öyle değil. Evet, limanlar nedeniyle sekiz başlığın açılmaması ve Fransa tarafından da "tam üyeliği hedefleyen başlıklar" diye beş başlığı açtırmayacağını söylemesi bir gerçek. Ama zaten Fransa'nın sözünü ettiği beş başlık ile limanlar sorunu nedeniyle "askıya alınan" sekiz başlık aşağı yukarı örtüşüyor. Bu başlıkların açılması önünde hiçbir engel olmadığını dahi düşünecek olursak, yine açılamayacağını söyleyelim. Çünkü "açılış kriterleri" Türkiye tarafından henüz yerine getirilmedi. Yani bu başlıklar mevcut haliyle "açılamaz" başlıklar.

Yani asıl sorun, başlıklarda mevcut olan ve "Benchmark" olarak adlandırılan "açılış kriterleri"nin Türkiye tarafından yerine getirilmemiş olması. Bu konuda siyasi irade eksikliği var ve bürokratların da eli kolu bağlı.

Haberin Devamı

2009'a kadar toplam sekiz başlık

Gelin bir bilanço yapalım. 12 haziran 2006'dan bu yana kaç başlık açılmış ve kaç başlık açılmaya hazır durumda bir görelim.
"Bilim ve Araştırma" başlığı, açıldı ve geçici olarak kapandı. Bu bir. Ardından "İstatistik" ve sonra da "İşletme-Sanayi politikası" ile "Mali Kontrol" başlıklarının müzakereleri başlatıldı. Halen toplam dört başlık açılmış oldu.

Aralık ayı içinde, yani Portekiz Dönem Başkanlığı bitmeden, "Tüketicinin Sağlığı" ile "Trans Avrupa" başlıklarının da açılması ve hatta 18 aralıkta bunun için bir hükümetler arası konferans toplantısı yapılması bekleniyor. Etti mi altı.
"Ekonomik Parasal politikası"nın açılmaya hazır olmasına rağmen, Fransa'nın "üyeliği hedefleyen başlıklardan biri" olmasını gerekçe göstererek açtırmayacağı anlaşılıyor. Hadi onu bırakalım.

Önümüzdeki yılın başında, yani Slovenya'nın AB Dönem Başkanlığında, "siyasi kriter gerekiyor" diye direten Fransa ikna edilirse "Eğitim ve Kültür" başlığının açılması söz konusu. Aynı zamanda, Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki seçimlerin Şubatta atlatılması sonrasında da "Enerji" faslının açılacağı hesaplanıyor.

Haberin Devamı

Ne yaptı? 2008'in ortalarına kadar olan açılan ve açılacak başlık sayısının sekizi geçmeyeceği anlaşılıyor. Diğerleri?
İşte diğerlerinin tamamen Ankara'dan kaynaklanan bir tıkanıklık içinde olduğunu söyleyebiliriz. Üç başlıkta var olan "Benchmark" yani "Açılış kriteri"nin üzerinde çalışıldığı biliniyor. "Fikri Mülkiyet", "Sermayenin serbest Dolaşımı" ve de "Şirketler Hukuku" başlıklarında ilerleme sağlandı. Ama yine de henüz bu başlıklar açılmaya hazır hale getirilemedi. Hele hele diğerlerinin hiç yanına yanaşmak mümkün değil.

Limanlar ve Fransa engeli olamasa bile

Yani, 2008'in haziran ayına kadar açılmış olan başlık sayısı sekizi geçmeyecek. Daha sonra Fransa'nın dönem başkanlığı geliyor ki, bu dönemde hiçbir başlığın açılmasının mümkün olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Geldik 2009'a… Az önce sözünü ettiğim belki üç başlık daha açılır ve iş orada tıkanır kalır. Yani 2009'a geldiğimizde 11 başlıkla yetiniriz. 24 başlık ise açılamamış olur.

Limanlar konusu nedeniyle askıya alınan sekiz başlığın açılış kriterleri biliniyor ve Ankara rahatlıkla bu süre içinde bu eksiklikleri yerine getirebilir. Bunun için gerekli yasaların çıkartılması, müzakereler için alt yapıların hazırlanması lazım. Bunu Ankara yapacak. Başkası değil. Kimse elini tutmuyor.

Haberin Devamı

Şimdi, yukarıda sözünü ettiğim Türkiye ile AB arasında "adı konmamış" ve "dillendirilmemiş" gizli anlaşma daha iyi anlaşılmadı mı? Biri, "Acelem yok" diyor, diğeri ise "acele etmene gerek yok" diyor. İki taraflı ilişkide herkes geçinip gidiyor.

İyi de "Halkımızın refahı, sağlık, ulaştırma, emeklilik, eğitim vs gibi beklentileri için yapacağız" dediğiniz adımların neden acelesi olmasın ki? İlla AB'yi mi beklemelisiniz? Elinizi kim tutuyor bilmiyorum.

 

"Babacan'ın iki şapkası" yazısı için tıklayın.



 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!