Dünya Neleri Konuşuyor

Gila BENMAYOR
Haberin Devamı

İranlı kadının rüyası

İKİSİ de ülkelerinden uzak, Londra'da yaşıyor. Biri 40 yaşlarında, diğeri 24. Leyla İran'ı hemen hemen hiç hatırlamıyor. Dovlat üniversite öğrenciyken terketmiş ülkesini.

Önce Dovlat'a ‘‘Nasıl bir İran hayal ediyorsunuz’’ diye soruyorum. Yanıtı kısa ve basit: ‘‘Özgür bir ülke istiyorum’’.

Önceleri Şah rejimine karşı direnen öğrenci hareketinin içinde yer almış. ‘‘Demokrasi için Şah'a karşı mücadele ettik. O yıllarda da aynen şimdi olduğu gibi ekonomik ve sosyal sorunlar çığ gibiydi. Bir şeyleri değiştirebileceğimizi sanıyorduk. Ne oldu? Mollalar geldi. İran'dan ayrılmak zorunda kaldım’’.

Çocuk sesli Dovlat molla rejimine karşı direnen muhalefet saflarında yıllardan beri. ‘‘Mollalar gitmedikçe asla dönmem’’ diyor. Ona kalırsa mollanın reformcusu olmaz. ‘‘Hamaney, Rafsancani ve Hatemi'nin birbirlerinden farkı yok. Reformcu diye alkışladığımız Hatemi'nin iktidarında ne değişti? Özde hiçbir şey. Yine baskı, yine tutuklamalar, yine infazlar’’.

Peki Dovlat ne istiyor?

‘‘Seçimler tek yararı oldu bana kalırsa. Halkın baskıdan bıktığı çıktı ortaya. 100 bin ya da 200 bin kişilik bir molla takımı 70 milyon kişiyi yönetemez. İranlıların molla yönetimine son vereceği günler yakın. Ülkemin 20 yıllık bir kaybı var. İran-Irak Savaşı'nda 2 bin 700 köy ve kasaba yerle bir oldu. İran yaralı. 100 yıldan beri çeşitli hareketlerde yer alarak toplumda önemli rolü olan İranlı kadın bugün hak ettiği yerde olmalı. Ülkelerini terkeden İranlı aydınların tümü dönmeye hazır. Elbirliğiyle yeniden inşa edeceğimiz bir İran görmek istiyorum’’.

Leyla, Dovlat gibi koyu bir muhalif değil. Anladığım kadarıyla politikayla ilgisi yok.

O pek tanımadığı, sadece televizyondan izlediği ülkesinin insanlarını mutsuz görüyor ve hüzünleniyor. Onun hayal ettikleri daha basit: ‘İnsanlar dilediklerini gibi giyinsinler. Günün her saatinde, her hangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan sokağa çıkabilsinler. Sevdikleri müziği dinleyebilsinler. Kimse onları kıyafetleri yüzünden sorgulamasın. Yolda yürürken şakalaşabilsinler, gülsünler. Erkeklerle kızlar birlikte gezebilsin, eğlensin’’.

Leyla ve Dovlat'ın hayallerine ne zaman kavuşacakları belirsiz.

Bir kitap:

Siyasi İslam ve yeni dünya düzensizliği

Göttingen Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler dersi veren ve halen Harvard Üniversitesi'nde konuk profesör olan Bassam Tibi'nin son kitabının başlığı oldukça uzun: ‘‘Fundamentalizmin meydan okuması- Siyasi İslam ve yeni dünya düzensizliği’’. Davos'ta konuşmak fırsatını bulduğum Profesör Tibi Bilkent Üniversitesi'nde 1996-1997 yılları arasında ders vermiş. Tibi bu son kitabında İslam'ın modernite ile bağdaşıp bağdaşmayacağını sorguluyor. Kendisini İslam'ın büyük düşünürlerinden Endülüslü İbn Rüşd'e yakın bulan Tibi kültürlerarası daha büyük bir iletişim ve uzlaşma talebinde. Siyasi İslam'ın tartışıldığı günlerde Türkçeye çevrilmesi gereken bir kitap.

Karnı burnunda ama o Tahran yollarında

CNN'in uluslararası üne sahip muhabiri Christiane Amanpour seçimler için İran'daydı. Babası İranlı olan ve Şah'ın devrilmesine kadar burada yaşayan Amanpour'un yakından tanıdığı ülkesinde seçimleri izlemesi normal. Ancak normal olmayan bir durum var: Amanpour bir iki haftaya kadar doğurdu doğuracak, hálá iş peşinde koşturuyor. CNN'de onu izlerken dikkatlice baktım. Siyah geniş paltosundan hamileliği pek belli olmasa da yüzünün şişliği durumunu ele veriyordu. Biliyorsunuz kocası ABD Dışişleri Bakanı sözcüsü James Rubin nisan ayı başlarında görevinden istifa edecek. Rubin'in Londra'da karısının yanında olmak ve doğacak bebeklerine bakmak için istifa edeceği söylentileri dolaşıyor. Amanpour'un karnı burnunda haliyle aynı hırsla, aynı heyecanla işini yapmasına tanık olduktan sonra James Rubin'in bebeğine hem annelik hem babalık yapacağı söylentilere inanmamak mümkün değil.

Ben göremeyeceğim

Gazetelerde MerkezBankası Başkanı Gazi Erçel'in enflasyonla mücadelede kadınlardan yardım istediğini okuyunca bir süre önce e-postama düşen fıkra geldi aklıma. Fıkra şöyle: Clinton, Yeltsin, Demirel şeytanın huzuruna çıkarlar. Hepsi şeytana dileklerini söyleyecekler, o da onlara dileklerinin ne zaman gerçekleşeceğini bildirecektir. İlk önce Clinton sorar: 'Amerika ne zaman dünyanın tek hakimi olacak' Şeytan ‘‘50 yıl sonra’’ cevabını verir. Clinton başlar ağlamaya ‘‘Ben göremeyeceğim, ben göremeyeceğim’’. Sıra Yeltsin'e gelir. ‘‘Rusya ne zaman eski gücüne kavuşacak’’ diye sorar şeytana. ‘‘100 yıl sonra’’ . Yeltsin de aynı şekilde ağlamaya başlar. Sıra Demirel'e gelir. Şeytana ‘‘Türkiye'de enflasyon ne zaman düşecek’’ sorusunu sorar. Bu kez şeytan ağlamaya başlar ‘‘Ben göremeyeceğim, ben göremeyeceğim’’

Yazarın Tüm Yazıları