Dünya Neleri Konuşuyor

Gila BENMAYOR
Haberin Devamı

Apo niye selamladı?

Canlı yayında bu kez de kendi idam kararını duyan birinin verdiği tepkiye tanık olduk. İlk defa kendi idam kararını duyan birinin yüzünü inceleme fırsatını buldum. Romanlarda okuduğumuz ya da filmlerde gördüğümüz kadarıyla kendi ölüm kararını duyan birinin yüzü, genelde ifadesizdir. Donup kalınır, tepki verilmez.

Usta yazar Stefan Zweig, Marie Antoinette'in hayatını anlattığı kitabında kraliçenin giyotin kararını ‘‘kılını dahi kıpırdatmadan, büyük bir sükûnetle dinlediğini, herhangi bir korku, kızgınlık belirtisi göstermediğini’’ yazar.

Zweig'a göre, Marie Antoinette, kararın okunmasından sonra mahkeme başkanının kendisine yönelttiği soruyu cevaplama zahmetine dahi katlanmadan sadece başını olumsuz bir anlamda sallar. Ardından kimsenin yüzüne bakmadan ve büyük bir sessizlik içerisinde bulunduğu odayı terkeder.

Apo nasıl davrandı?

Gözlerini kocaman açarak kararı dinledi ve cam kafesinden çıkarken hiç beklenmedik bir şey yaptı: Eliyle birilerini selamladı.

Elini salladığı sırada mahkeme salonunda İstiklal Marşı söylenmeye başlanmıştı bile.

Apo böylesine anlamsız bir hareketi neden yapmıştı?

Selamladığı ölüm cezası veren mahkeme heyeti miydi?

Yoksa kararı duyar duymaz sevinçlerini ifade eden izleyiciler mi?

Selamı, dış dünya gerçeklerinden tamamıyla kopmuş, narsisist kişiliğinin bir ifadesi miydi?

Yoksa kafası karışık, zaman ve mekán kavramını yitirmiş biri olarak sadece bir daha bir araya gelmeyeceği insanlara ‘‘Hadi bana eyvallah’’ demek mi istiyordu?

Apo'nun selamına doğrusunu isterseniz aklım takıldı.

Psikiyatr bir dostuma, teröristin bu akıl almaz davranışını sordum. Dalında iyi bir uzman olan arkadaşımın bana son derece ilginç gelen tespitlerini aktarıyorum:

‘‘Apo'nun idam kararından sonra eliyle birilerini selamlaması, iki şeyi ortaya koyuyor. O anda hem büyük bir kaos içerisinde, hem de bazı şeylerin gayet iyi farkında. Apo'nun selamıyla alt üst olmuş bir bilinçle, iyi çalışan bir beynin devrelerinin içiçe geçmesine tanık olduk. Zaten mahkeme boyunca konuşmalarında da böyle bir tutum izledi.

Ne yapacağını bilememek ve ne yaptığını çok iyi bilmek arasında gidip gelerek bir kaos tablosu yarattı. Bizi şaşırttı hep. Ancak bu selamın üzerinde önemle durmak gerek. Çünkü bana kalırsa Apo, tüm karışık haleti ruhiyesine rağmen o sırada dış dünyaya net bir mesaj verdi: İdam edilmeyeceğimi biliyorum.’’

Evet, ruhbilimcinin Apo'nun İmralı Adası'nda idam kararını duyduktan sonraki davranışıyla ilgili görüşü bu. Sanırım ‘‘Apo asılsın mı?’’, ‘‘Asılmasın mı?’’ tartışmalarına yeni bir boyut katabilecek bir görüş.

Yazarın Tüm Yazıları