"Dünden bugüne politikacı sanatçı aşkları 2"

GEÇEN hafta aynı başlıkla kaleme aldığım yazıda politikacılar ile sanatçılar arasında kimi zaman evliliklere, kimi zaman da skandallara varan ilişkilerden bahsetmiştim.

Mahkeme salonlarına kadar uzanan Adnan Menderes Ayhan Aydan aşkından başlayıp, Hasan Fehmi Güneş- Aynur Aydan, Tuncay Mataracı- Işık Yavuz, Hamdi Eriş- Meral Gökçe, Ali Dinçer- Yıldız İbrahimova, Fikri Sağlar-Serap Sağlar birlikteliklerinden örnekler vermiştim. Bu arada gerek politik duruşu, gerekse insani özellikleriyle herkesin beğenisini toplayan Ali Dinçer’in vefatı beni de çok üzdü. Ülkemiz değerli bir insanını daha kaybetti. Allah Rahmet eylesin.

Gelelim bu haftaki ünlü isimlerimize... Uzun yıllar sosyal demokrat partilerde milletvekili olarak görev alan, bir süre Köyişleri Bakanlığı görevinde de bulunan Ali Topuz, politikacıların en cesurlarından biriydi. Topuz, gazetecilere yakalanma korkusu yaşamadan, sanatçı Nil Burak ile gece ışıklarının altında sık sık beliriyordu. Üstelik evli ve 3 çocuk babası olmasına karşın... Hafta Sonu objektifleri ikisini Müjde Ar-Uğur Yücel Show’dan çıkarken yakalarken istiflerini hiç bozmamışlardı.

Bu Ergonakan destanI baŞka

19. dönemde DYP Antalya Milletvekili olarak parlamentoya giren Gökberk Ergenekon, pop müziğin ünlü ismi Nilüfer’le aşkını ilan ederken, oldukça büyük sansasyon yaratmıştı. Sağ siyasi geleneği olan bir aileden gelen ve politik yaşamında yıldızı parlak görünen Ergenekon, bu ilişkisiyle herkesi şaşırttı. Ancak gönül ferman dinledi ve annesinin muhalefeti Nilüfer ile birlikteliği sonlandırdı.

Bu kare bİr eksİk verdİ

CHP İstanbul milletvekili Ercan Karakaş ile Müjde Ar birlikteliği, sanatçının Şener Şen ile Ankara’da yaptığı gösteri sırasında ortaya çıktı. Müşteri olarak gazinoya gelen Ercan Bey, bir kaç gün sonra damat adayı olarak kapıdan çıktı. Bakanlık da yapan Karakaş ile Türk sinemasının en parlak yıldızlarından Müjde Ar arasındaki bu ilişki nikahla noktalandı.

CHP İzmir Milletvekili olarak parlamentoda görev yapan Aydın Güven Gürkan’ın sinema sanatçısı Serap Aksoy ile girdiği ilişki ise herkesi şaşırttı. Zira Aydın Hoca, siyasetten başka düşünceleri de olduğunu, özel hayatında ununu eleyip eleğini asmadığını herkese gösterdi. Daha önce iki evlilik yapan Gürkan’ın yalnız yaşayacağını düşünenler yanılmıştı. Yakın arkadaşı Ercan Karakaş ünlü biriyle beraber olurken, o kendisini köşesine çekilmiş göremezdi. Gürkan, 98’in sonlarına doğru üçüncü kez dünya evine girdi ve Serap Aksoy’la olan birlikteliğini rahmetli olana kadar resmileştirdi.

Nİkah defterİne

deĞİl, televole

proĞramlarIna

İmza attIlar

49. dönem Demirel Hükümeti’nde Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olan DYP Trabzon milletvekili Mehmet Ali Yılmaz, Çiller Hükümeti döneminde görevinden istifa etmişti. Pop müzik sanatçısı Sibel Bilgiç’le sanki kendisi padişah, o da sultanken tanıştıklarını, bu yüzden birbirlerine görür görmez vurulduklarını söyleyen Yılmaz, ünlü sanatçıyla mutlu ilişkisini sık sık Televole ekranlarından gözükerek sürdürdü. Ancak bir süre sonra bu ilişkiye nokta kondu.

Politikacı-sanatçı ilişkisinin en çok konuşulan örneği, Yıldırım Aktuna ile Ajda Pekkan birlikteliği oldu. DYP İstanbul Milletvekili’nin kalbini çalmasını bilen Ajda Pekkan ise Teoman Demir’den sonra girdiği bunalımlı günleri geride bırakmıştı. Eh, damat adayı olarak da Yıldırım Bey’den iyisi can sağlığıydı. Yaşı yaşına, huyu huyuna benziyordu. Her ikisi de geride bıraktıkları ilişkilere aldırmadan, yeni ufuklara yelken açabilecek cesarette görünüyorlardı. Ancak, beklenen olmadı ve bu ünlü çift de ayrılık rüzgarına kapıldı.

Evren Paşa’yı korkutan

Bilal Paşa kim?


Geçmiş tarihli bir köşe yazasında Şamil Tayyar, Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın dokunulmazlıklar ile ilgili görüşünü yazarken bir de anısını aktarmış. Bülent Arınç, milletvekili olmadan önce, adresi bulunamadığı için hakkındaki çok sayıda arama emri tam 8 yıl sürüncemede kalmış. Arınç, milletvekili seçildikten sonra adresi bulunmuş ve bu aramalardan bir çoğunun "hayvan hırsızlığı" gibi alakasız konulardan olduğu ortaya çıkmış. Ben de Bülent Arınç’ın Meclis Başkanı olmadan önceki yıllarda meslektaşım Hüseyin Özalp’e anlattığı çok ilginç bir olayı aktarayım:

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası Türkiye yeniden demokratik hayata dönmenin provalarını yapmaktadır. Siyasi yasaklar neticesinde Milli Selamet Partisi’nin yerini Refah Partisi almıştır. Yıllarca Erbakan’la siyaset yapan Bülent Arınç da Refah Partisi Manisa teşkilatının başındadır. Dolayısıyla Manisa ve ilçelerinde mitinglerde konuşmalar yapar. Bu arada, askerler siyasi partileri çok yakından takip etmektedir.

Bir gün komutanlar, Bülent Arınç’ı "çok önemli" diyerek garnizona çağırırlar. Arınç’ın gitmesiyle de komutanlar direkt olarak konuya girerler ve "Bilal Paşa kim?" diye sorarlar. Bülent Bey şaşırır, "Bilal Paşa mı? Hiç adını duymadım" diye cevap verir. Üstelik böyle birini tanımadığı konusunda ısrarlı olunca komutanlar, "Ama sizin mitinglerinizde partililer Bilal Paşa diye tezahürat yapıyor" derler.

Sonunda komutanlar Arınç’ın mitinglerinin tutanaklarını getirtirler. Yaptığı konuşmalar burada satır satır yazılıdır. Cümlelerin aralarına ise "Bilal Paşa iktidar olacak" sloganlarının atıldığı şeklinde notlar konulmuş durumdadır. Komutanlar tutanakları yüksek sesle okuttuktan sonra yeni bir açıklama beklerler. Bu arada olayın önemini de anlatırlar. Meğer tutanaklar Ankara’ya kadar ulaşmış, Kenan Paşa da "Derhal bana Bilal Paşa’nın kim olduğunu öğrenin" diye emir vermiştir. Yani Evren Paşa, iktidara göz diken Bilal Paşa’yı merak etmiştir.

Bu kez Arınç’ın "Bu işte bir yanlışlık var" demesiyle komutanlar ses kasetlerinin getirtilmesini ister. Kaset dinlenir ve Arınç’ın konuşmasının arasında sloganlar yükselir: "Hilal-Başak iktidar olacak! Hilal-Başak iktidar olacak!" Banttaki konuşmaları çözen askerlerin, RP’nin meşhur amblemi "Hilal-Başak" sözünü "Bilal Paşa" olarak anladıkları ve tutanağa da böyle geçirdikleri ortaya çıkar. Sonrasında her iki tarafta rahatlamıştır.
Yazarın Tüm Yazıları