Dün öyleydik, bugün de öyleyiz

KENDİMİ Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yerine koyup onun neler hissedebileceğini tahmin etmeye çalışıyorum.

Günlerce, "Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini çok kötü yönettiği" yazıldı.

Hatta, bunun siyasi bedelini pahalı ödeyeceği iddia edildi.

Demirel’in bir sözü vardır.

"Hiçbir şey zaferin yerini tutamaz."

Seçim sonuçlarına baktığımız zaman ortada gerçek ve açık bir "siyasi zafer" var.

Zafer varsa ona götüren yollar da başarılı demektir.

Erdoğan, herhalde dün gece bunu düşünmüştür.

* * *

27 Nisan bildirisi bazılarımızın hoşuna gitti.

Açık açık destekledi.

Erdoğan, bu bildiri sonrasını çok sakin, çok alttan alan bir üslupla yönetti.

Yine bazılarının iddiası şuydu:

Vatandaş, askerle çekişen iktidarı sevmez.

Ama vatandaş, askerin müdahalesini de sevmiyor.

Erdoğan, bu süreçten de başarılı çıktı.

Aylardır "Türkiye’de ekonominin iyi gitmediği", "vatandaşın cebine para girmediği" yazılıyor.

Erdoğan seçim meydanlarında şunu söyledi:

"Durumum beş yıl öncesinden daha kötüdür diyen bana oy vermesin."

Bu büyük iddiayla girdiği seçimden oyunu 10 puandan fazla artırarak çıktı.

Erdoğan bu beş yıl boyunca çok önemli bir şey daha yaptı.

Popülist ekonomilere itibar etmedi.

Fındıkta son anda biraz gönül alsa da gerektiğinde köylünün isteklerini geri çevirdi.

Bunun anlamı şudur:

Türkiye’de 1970’lerde ve 90’larda hüküm süren "popülist ekonominin sonu geldi".

Erdoğan bunu da ispat etti.

Ve bütün bunlara rağmen sandıktan büyük bir zaferle çıktı.

İşte ben bu insanın dün geceki psikolojisini merak ediyorum.

Acaba nasıl bir duygu içindedir.

* * *

Mesela şu soruyu sorup cevabını aramış mıdır?

Bu zaferin ne kadarı geçmiş politikalarımın, ne kadarı son dönemdeki değişim işaretlerimin ve kurduğum yeni kadronun sonucudur?

Tabii benim bunu bilmem mümkün değil.

Ama vatandaş olarak şu temennim olabilir:

Keşke, zaferin bilançosunu ikisi arasında dengeli dağıtıp buna uygun yeni bir merkez siyasete yönelse.

Ama böyle büyük bir zafer akşamında, böyle bir siyasetçiye dışarıdan bunu söylemenin manası da yok.

Onu da çok biliyorum.

* * *

Erdoğan, seçim öncesinde yeni bir zihniyetle, bütün Türkiye’nin başbakanı olacağını vaat etti.

Bence aldığı oy, bu vaadinin halk tarafından da benimsendiğini gösteriyor.

Artık herkesin şunu kabul etmesi gerekir:

Aldığı oyun tamamını "dinci oyu" olarak kabul etmek, hem mantığa hem sosyolojiye aykırıdır.

Erdoğan; Menderes, Demirel, Özal üçlüsü tarafından temsil edilen merkez sağ geleneğinin tam ortasına oturmuştur.

Ben, onun bu geleneğin temel çizgilerine aykırı davranacağını sanmıyorum.

İşte o nedenle dünkü Hürriyet’in manşetinde "Biz 70 milyonluk bir aileyiz" dedik.

Dün 70 milyonluk bir aileydik.

Bu sabah da öyleyiz...

Kimsenin endişe etmesine gerek yok.
Yazarın Tüm Yazıları