Düğünlere bile çağırıyorlar hadi canım yok artık diyoruz

Güncelleme Tarihi:

Düğünlere bile çağırıyorlar hadi canım yok artık diyoruz
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 23, 2010 00:00

İstanbul Marriott Hotel Asia’da, Brezilya Mutfağı’nın ünlü lezzeti Rodizio’yu tanıtmak amacıyla “Brezilya Haftası” düzenledi. Brezilya söz konusu olunca “Kıvrak melez güzeller olmazsa olmaz” diyen otel yöneticileri Brezilyalı 3 dansçıyı da İstanbul’a çağırdı. Tanga mayolarının üzerine taktıkları rengârenk tüyler içinde sahneye çıkan ve oteli karnaval sokaklarına çeviren Brezilyalı dansçılarla konuştuk. Çikolata renkli güzeller meğerse Türkiye’yi kapı komşusu yapmışlar.

Brezilyalı ekibinin adı Grupo Viva Brasil Dance Show. İstanbul’a gelen dansçılar bu ekibin üç üyesi. Ekibin başı ve patronu 36 yaşındaki Eliana Silva. Usta dansçı Silva, tüm kadronun aslında 30 kişi olduğunu, ancak müşterilerinin isteğine göre dansçı sayılarını belirleyebildiklerini söylüyor. İstanbul’dan da üç kişi istemişler. Bu nedenle yanına Jane Santos ve Silene Salvador Bahia adlı iki dansçı kızı da alarak gelmiş. Böyle turneler sayesinde dünyayı dolaştıklarını anlatıyor gururla.

AİLEME ADIOS DEYİP EVDEN ÇIKTIM

Eliana’nın babası Brezilyalı bir mimar. İspanyol asıllı annesiyse rejisör. 8 çocuklu aile Brezilya’nın Sao Paulo kentinde oturuyor. 7 kardeşinin arasındaki tek dansçı. Dans etmeye olan sevgisi nedeniyle üniversite eğitimi almaya bile gerek görmemiş. “Çünkü hangi üniversiteyi bitirirsem bitireyim o mesleğimi değil, gönlümde yatan dansı yapacaktım. Hep kendimi pistlerde hayal ederdim. Daha o yaşlarda alkış yağmuru altında hayranlarımı selamlayışımı prova ederdim” diye söze başlıyor.
“Her Brezilyalı kız gibi ben de dansa meraklıydım. Vücudum kıvraktı, iyi de dans ederdim. Önce bale, ardından salsa öğrendim. Rio karnavalı zamanı hayatımın en güzel dönemleri olurdu. Genç kızlığımda karnavalların kortejlerine katıldım. 20 yaşımdayken de beni “Karnaval Kraliçesi” seçtiler. Binlerce gösterişli kız arasından seçilince öyle gurur duydum ki... Kendime güvenim geldi. Kraliçeliğin ardından artık Brezilya’daki misyonumu tamamladığımı düşündüm. Sırada hayallerimin kıtası Avrupa vardı. Zaten gözüm hep Avrupa’daydı. Önce aileme ‘adios’ dedim sonra da erkek arkadaşıma gidip ‘Brezilya’da kalırsak hiçbir zaman şöhret olamayız. Burada herkes dans ediyor. İşimiz çok zor. Hatta imkânsıza yakın. Ama Avrupa’da bizim danslarımızı bu kadar iyi yapan yok. Bizim için hayat Avrupa’da’ diyerek onu da ikna ettim. Atladık uçağa Almanya’ya geldik. Meğerse öyle değilmiş. Salsa ve samba kurslarının sayısı neredeyse Brezilya’ya yakınmış. Tek tesellimiz Avrupa’da gerçekten bizler kadar iyi dans edenlerin sayısının çok az olmasıydı.
Onlar bizim ırkımız kadar kıvrak olamazlardı. Dans etmek bizim mayamızda var. Yüzyıllardır bu dansları yapıyoruz. Bana anatomimiz bile onlardan farklı gibi geliyor. Zaman içinde farklılık anlaşıldı. Önce kulüplerde dans etmeye başladık. Yaklaşık bir yıl bunu sürdürdük. Sonra ben özel dersler vermeye başladım. Bu sırada bir salsa yarışmasına katıldım. Tabii ki birinci oldum. Ünlü Alman Televizyon Kanalı RTL beni programa çağırdı. Orada dans ettim. Rüya gibiydi. Ünlü kanalda röportajımın yapılmasının ardından diğer kanallardan da çağırdılar. Oralara da çıktım. Almanya’da tanınır olmuştum. Ama hedefim bir revü grubu kurmaktı. Sonra memleketimdeki arkadaşlarıma haber gönderdim. Onlardan bazılarını Almanya’ya çağırdım. Grupo Viva Brasil Dance Show adını verdiğim bir grup kurdum. Ülkemden kostümler getirip 15 yıl önce işe başladık. Frankfurt merkezimizden tüm Avrupa ülkelerine gidiyoruz. Hatta turne alanlarımız Akdeniz’in çevresindeki tüm ülkeleri kapsıyor. Tabii ki Türkiye’ye de geliyoruz.

HER YIL ANTALYA’DAN DAVET ALIYORUZ

Her yıl Antalya ve Alanya’ya gelip özel gösteriler yapıyoruz. Bizi çok beğeniyorlar. Çok davet alıyoruz hatta bazıları abartıp ekibimizi düğünlerine bile çağırmak istiyor. Çok şaşırıyoruz. Hadi canım! Yok, artık” diye geri çeviriyoruz. Biz sahnedeyken çoğu kişi sanatımıza değil, vücudumuza bakıyor. Ama biz işimizi yapıyoruz.”

KİŞİ BAŞI GECEDE BİN EURO

Grubu Türkiye’ye getiren Imagine Creaword adlı şirketin yetkilisi Didem Taner, rövü yıldızlarının gecede kişi başına bin Euro ücret karşılığında sahneye çıktığını söylüyor. Bu paraya uçak ve konaklama ücretlerinin dahil olmadığını hatırlatan Taner, “Turnelerdeki en zor bölüm, ekibin tüylerden oluşan süslerinin nakliyesi. Bunun için özel korumalı kutuları var. Bu sayede kıyafetler zarar görmeden buraya gelebiliyor” diyor.

RODIZIO NEDİR NASIL YENİR?

Brezilya ve Latin yemekleri üstadı olan Marriott Hotel Asia’nın başaşçısı Fikret Özdemir, Rodizio’yu şöyle anlatıyor: “1800’lerde Gaucho denilen büyükbaş sürülerin kovboyları, etleri açık ateşte çevirerek pişirip yermiş. Bizdeki kuzu çevirmeye benzeyen ve dikey olarak kesilerek servis yapılan bu yönteme Brezilyalılar Rodizio demişler. Rodizio zamanla festivallerin vazgeçilmezi olmuş. Ve günümüze kadar gelmiş. Döner şeklinde tabak tabak gezdirilerek servis edilen iri bir şiş gibi düşünmek lazım Rizidio’yu. Yemenin de kendine has bir ritüeli var. Şöyle ki, masalarda tabağınızın yanında bir tarafı yeşil, diğer tarafı kırmızı bir kart duruyor. Siz yerinize oturduğunuzda kartın yeşil yüzü dönük. Bu, “et servisi istiyorum” anlamına geliyor. Garsonlar siz kartın kırmızı yüzünü çevirene kadar ızgaradan her çıkan etten sürekli servis yapıyorlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!