Düğünlerde hayatta kalma klavuzu

Tatil için biriktirdiğimiz paranın çeyrek altınlara gittiği, bir avuç gün olan yıllık izinlerimizi hortum gibi sömüren düğün sezonu vatana millete hayırlı olsunvet, evleniyorlar efendim ve hayır, bir türlü durduramıyoruz.

Haberin Devamı

Sanki çiftleşmeleri çok umurumuzdaymış gibi o mutlu günlerini bizle paylaşmak istiyorlar. Her ne kadar omuzuna çarptığım adamdan çocuklarımız nasıl olur diye düşünen bir salak olsam da düğün denildiğinde, Medyum Memiş’ten tokatı yiyen Keto gibi titriyorum. Elimde bir sepet, masa masa ağzımda yapmacık bir sırıtışla altın topladığımı düşünmek bile beni hayattan soğutmaya yetiyor. Akraba bakışlarından, gelinin önüne geçmeye çalışan bekar kuzenlerden, o kocaman gelinlikle inatla sizi piste davet eden müzisyenden, arkadaşlarınızın ‘Bu bile evlendi’ fısıltılarından ve ortada koşturan sevimsiz çocuklardan bahsetmek bile istemiyorum. ‘O mutlu gün’ denilen olay, sadece uzaktan akrabalara güzel. “Yurt dışındayım, şehir dışındayım, manikürcümün halası vefat etti bu acıyla eğlenemem, davetiyeyi görmedim” gibi yalanlar hiçbir işe yaramadıysa, geçmiş olsun diyorum. Bari geceyi en hafif nasıl atlatabiliriz ona bakalım...

Haberin Devamı

AMAN BUNLARI YAPMAYIN!

Evden alınma merasimi ve halayla gelini uğurlama törenlerine sakın katılmayın! Hayatınız boyunca unutamayacağınız bir travma. Ağlayan bir baba, bekaret kemeriyle dolanan gelin (!) ve dedikodu yapan uzaktan akrabalar...
Kuaför olayına girmiyorum bile! Kardeşiniz bile olsa, o gelin başı yapılırken sağ koltuğunda oturan sakın siz olmayın. Gelin siniri diye bir şey var düşman başına!
Eğer masaları gelin hanım ayarlamamışsa sakın ola en önlerde duran masalarda oturayım demeyin! Ön masalar demek, pirana akrabalar demek!
Çoğunluğun gazına gelip, sakın piste çıkmayın. Sonrası fotoğraf çekimi, ‘Gelin ağlıyor, yanına gitsene’ iteklemeleri, en önemlisi oğluna gelin arayan annelerin seni mıncıklaması olarak devam edecek.
Yaşlı kadınlardan uzak durun içinizi kurutmak o gece en son isteyeceğiniz şey olmalı.
Düğün aldatmacasına kurban gitmeyin! O zeybek oynayan takım elbiseli çocuk aslında korkunç biri. Ortam atmosferi ve yanınızda oturan teyzenin ‘Seni ne zaman veriyoruz?’ darlamaları yüzünden gözüne güzel görünüyor.
Fotoğraflarda altın takarken çıksanız yeter. Dikkat! Küçük bir şey takıyorsanız, taktığınız fotoğraf karesinde görünmesin. Altını ‘Halvetiniz hayırlı olsun’ diye takmıyoruz heralde, yarın da onlar bize taksın diye takıyoruz.
Suyu, limonatayı, içkiyi elinizden geldiği kadar az için. Tuvaletler, çocuklarına çişlerini yaptırmakla uğraşan annelerle dolu oluyor
Lezzetli bi düğün pastasıyla daha hiç tanışmadım, boşuna fazla kaloriyi oradan almayın.
Gelinin çok yakınıysanız otomatik olarak size organizasyon sorumlusuymuş gibi davranan insanlar olacaktır. Size soru sorulduğu an, sanki gelinin bi ihtiyacı varmış gibi onların yanından kaçın.
Gelini tuvalete götüren zavallı kurban siz olmayın. Ben bir kere oldum, serumlu hastaya çişini yaptırmak gibi bir olay.
Düğün bitmeden çıkın, o kalabalıkta arabanızı almanız işkence, taksi bulmanız ayrı sorun olacak. Çıkarken veda merasimine gerek yok, inanın ne gelin ne damat gittiğinizi fark etmeyecek bile. Altını taktınız mı? Bu kadarı yeter de artar...

Yazarın Tüm Yazıları