Dostluk

YAZMAYI çok seviyorum. Uzun zamandırda bu köşede sizlerle, düşüncelerimi paylaşıyorum. Ama özellikle son haftalarda, bu hevesimi kaybettim.

Motivasyonum yok oldu. Ancak son anda yazımı yetiştiriyorum. Biliyorum ki, gazetedeki arkadaşlarımı da zor durumda bırakıyorum.

Ama ne yapayım, ruh halimiz bozuk.

Bu aralar üzerimizde karabulutlar dolaşıyor. Kapkara ve kasvetli. Arkası ise sağanak yağış. Tek tesellimiz, yağmurun arkasından güneşin çıkacağını bilmek. Umarım gecikmez.

Dedim ya, keyif kalmadı. Ne yediğimizde tat, ne içtiğimizde zevk var. Özenle koruduğumuz dostluklar, yara almasa da hafif çapta zedelendi. Üç günlük dünyada selamlar kesildi. Telefonlar sustu.

Taraftar yöneticiye, yönetici gazeteciye kızgın. Teknik Direktör şaşkın, futbolcu çaresiz.

27 sene önce kulüpten içeri giren, yaklaşık 450 defa A takım formasını teriyle ıslatan kaptan ise kırgın. Öyle ki, formasını taraftarına iade edecek kadar kırgın.

Sporun anlamı dostluksa, dostluğunda anlamı hoşgörü olmalı. İstiyorum ki, sözler incitmesin, yazılar kırmasın. İnsanlar, selamı sabahı kesecek duruma düşmesin. İstiyorum ki, taraftar takımından zevk alsın, pozitif enerjisi futbolcuya yansısın. İstiyorum ki artık yağmur, biran önce yağsın. Yağsın ki arkasındaki güneşi göreyim..

Biliyorum o güneş, karabulutları bir bir yok edecek. Eski dostlar, tekrar kucaklaşacak, bir fincan kahvenin hatırına 40 yıllık dostluklar unutulmayacak. Hissediyorum o günler uzak değil. Hissetmekten öte biliyorum çok yakın. Yeter ki, hatalardan ders almayı bilelim. Yeter ki, kişileri değil, kurumları önemseyelim. Ve insanları yok etmek için, kurumları yıkmayalım. Ve de şunu unutmayalım ki yıkılan sadece kurumlar değil, umutlar, güzellikler ve dostluklar olur.

Hazreti Mevlana ne güzel söylemiş.

"Dost Matematiksel olmalı, sevinci çarpmalı, üzüntüyü bölmeli, geçmişi çıkarmalı, yarını toplamalı."

Gelin dostlar, bu matematik formülünü, ilke edinelim. Dünü unutup, yarına hoşgörüyle bakalım.
Yazarın Tüm Yazıları