Dört yıllık büyüme rekoru kırdık, vatandaş gülemedi

GEÇEN yılın son günü bu köşede Türk ekonomisini tartışan kahramanlarımız ‘İyimser Ahmet’le ‘Kötümser Mehmet’, dün sabah yine buluştu... Yine konu Türk ekonomisiydi...

‘İyimser Ahmet’, ‘ekonomi iyi’ dedikçe, ‘Kötümser Mehmet’ sinirleniyordu... Sizlere iyi yıllar dileyip, sözü onlara bırakıyorum. Bakın bakalım hangisi sizin duygularınızı yansıtıyor...

İYİMSER AHMET: Türkiye tarihinde ilk kez 4 yıl üstüste büyüdü. Oy vermedim, görüşüm de uyuşmaz ama AKP Uluslararası Para Fonu’yla (IMF) stand-by’ı yenileyip, ekonomiyi iyi yönetti. 2005 büyümesi yüzde 5’in üzerinde çıkacak. Böylece 4 yıllık büyüme oranı yüzde 30’u aşacak. Milli gelirimiz 360 milyar doların üzerine çıkacak, kişi başına gelirimiz 5 bin dolar dolayında olacak.

KÖTÜMSER MEHMET: Geçen yıl da hükümetin borazanı gibi konuşuyordun. Yok büyüdük, yok kişi başına gelirimiz 5 bin dolara çıktı deyip duruyorsun. Cebimde öyle senin dediğin gibi 5 bin dolar falan yok. Başkasının cebine giren 5 bin dolardan bana ne. Büyüme dediğin şey bana yansımadıktan sonra ne anlamı var. İster 4 yıl, ister 5 yıl üstüste büyümüş olalım, neye yarar.

İYİMSER AHMET: İyi olan şeyleri de görmek lazım. Bak eskiden aylık enflasyon yüzde 7-8’i, hatta 10’u aşardı. 2005 tüketici enflasyonu toplamda yüzde 8’i aşmamış olacak. Yıllık üretici enflasyonu ise yüzde 3 dolayında. Bu enflasyon oranlarını rüyamızda görsek inanmazdık. Türkiye, enflasyon oranında 40 yıl öncesine döndü. Dünyada enflasyon şampiyonluğumuz artık bitti.

KÖTÜMSER MEHMET: Enflasyon kağıt üstünde inmiş neye yarar. Belki bazı ürünlerin fiyat artışı yavaşladı ama kiralar iflahımızı kesiyor. Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti bile kira uyarısı yapıyor. Maaşın önemli bölümünü kira silip süpürüyor. Dahası akaryakıt zamları da belimizi büküyor. Bu durumda düşen neyin enflasyonu, ben anlayamıyorum. Ayrıca ‘enflasyon düştü’ dendikçe patron yıllık zammı yüzde 5’e indirdi. Bazı arkadaşlarıma 2006 için ‘sıfır zam’ yapıldı.

İYİMSER AHMET: Patronlar yüksek enflasyon döneminde yüksek kárlara alışmıştı. Artık onların da kárları yüzde 5-10’lara indi. Adam kárından yüksek zam veremez ya. Birden bire herşey güllük gülistanlık olmaz. 2006’yı da en az yüzde 5 büyümeyle geçirelim, Türkiye’de genel refah düzeyinin biraz daha yükseldiğini göreceğiz.

KÖTÜMSER MEHMET: ‘Dişini sık’ da nereye kadar. Hükümet de senin gibi ‘büyüdük’ diye hava atıyor. Madem Türkiye büyüyor, işsizlik niye düşmüyor. Türkiye’de işsizlik hálá yüzde 10 düzeyinde. Arkadaşlarım, akrabalarım kahve köşelerinde pinekliyor. Üniversite mezunları bile iş bulamıyor.

İYİMSER AHMET: Avrupa Birliği (AB) ile müzakerelerin başlaması yabancı sermayeyi Türkiye’ye akıtacak. Bu, yeni iş kapısı demek. Nüfus artıyor, yılda ortalama 700 bin yeni iş gücü ekleniyor. Bunu eritmek için her yıl milyar dolarlık yatırımlar gerekiyor. Neyse ki ihracatımız 70 milyar doları aştı, Türkiye’ye bol döviz akıyor.

KÖTÜMSER MEHMET: 70 milyar doları aşsa ne olacak, kardeşim bir ihracatçının yanında çalışıyor. Patronu kan ağlıyor. YTL güçlü diye seviniyoruz, adam duman oluyor. Çünkü, ihracattan para kazanamıyor. Hem ‘cari açık’ diye bir tehlikeden kriz çıkarabileceğinden söz ediliyor. Bir de ‘sıcak para’ gelip, Türkiye’de faizden müthiş para kazanıp gidiyor.

‘İyimser Ahmet’in ağzından bal akıyor, ‘Kötümser Mehmet’ sokaktaki, tarladaki, fabrikadaki ‘gerginliği, mutsuzluğu’ yansıtıyor...

Türkiye’nin büyümesi vatandaşın cebine, refahına yansımadıkça anlaşmaları olası görünmüyor.

Faiz yüzde 14’ün altına indi, cebimize ne girdi

İYİMSER AHMET: İhracatçılar faizlerin yavaş indirilmesinden şikayetçi olsalar da Türkiye’de faizler ciddi şekilde indi. Hazine’nin borçlanma faizi artık yüzde 14’ün altında. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da söylüyor. Faizlerin son üç yılda geldiği düzey, Hazine’nin, dolayısıyla halkın sırtından 50 milyar dolarlık faiz yükünün kalkmasını sağladı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) rekorlara doymadı. İMKB Endeksi 2006’yı 40.000 puanı test ederek bitirdi.

KÖTÜMSER MEHMET: Sen bunları anlatıyorsun da benim birşey hissettiğim yok. Madem Hazine o kadar rahatladı. Bunu biz niye görmüyoruz. Benim cebime giren parada artış yok. Ben ‘Geçinemiyorum’ diyorum, sen borsanın rekor kırdığını söylüyorsun. Birileri borsada kazanıyor, biz de çene yoruyoruz.

TMSF, malları satıyor hortum faturası ne oluyor

İYİMSER AHMET: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, göreve ilk geldiği dönemde batık bankalarda giden 40-50 milyar doların ancak 5-6 milyar dolarının tahsil edilebileceğinden söz ediyordu. Oysa sadece Telsim’den gelecek para 4 milyar 550 milyon dolar. Çukurova Grubu Yapı Kredi’yi sonunda sattı, TMSF’ye borcunu da bitirme noktasına getirdi. TMSF’nin toplam tahsilatı 11 milyar dolara dayandı. Ertürk, rakamın 2007’de 18 milyar dolara çıkabileceğini söylüyor.

KÖTÜMSER MEHMET: TMSF’nin elinde 5020 gibi bir yasa var, ona rağmen üstümüzdeki yükü tam kaldıramayacak. Üstelik bir-ikisi dışında batık banka patronlarının hepsi lüks içinde yaşıyor. Onlar öyle yaşarken, sen ‘Oh, üstümüzdeki yükün yarısı kalktı’ diye seviniyorsun. Olacak iş mi?

AB’yle başlayan müzakere yabancı sermayeyi çekiyor mu

İYİMSER AHMET: Hükümetin hakkını teslim etmemiz gereken bir nokta da Avrupa Birliği (AB) yolunda gösterdiği performans. 3 Ekim 2005’te AB’yle müzakerelere başladık. Çok zorlu bir süreç olacağını biliyoruz. Ama Türkiye’nin nasıl şaha kalkacağını bundan sonra daha iyi göreceksin. Önceki örnekler gösteriyor ki, müzakerenin başladığı ilk iki-üç yılda yabancı sermaye girişinde büyük patlama oluyor. İlk ipuçlarını özelleştirmede ve bankacılık sektöründe gördük. Arkası gelecek.

KÖTÜMSER MEHMET: AB’yle müzakerelerin başladığına sevindim. Senin patlayacak dediğin yabancı sermaye hazır mallarımızı alıyor, bankacılık sektörümüzü kuşatıyor. Öyle sıfırdan büyük bir yatırımın geldiği yok. İşte Hyundai. Adamlar 1.2 milyar dolarlık yatırım yapmak için bin dereden su getirdi. Büyük ihtimalle Çek Cumhuriyeti’ne karar kırdılar. Sıfırdan büyük yatırımlar yapıp, bize iş kapısı açarlarsa o zaman ‘yabancı sermaye geldi’ derim. Ayrıca, AB’yle müzakerede Kıbrıs da önemli bir sorun.

Özelleştirmede tarihi rekor kırıldı da ne oldu

İYİMSER AHMET: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ‘Babalar gibi satarım’ diyordu, dediğini yaptı. Türk Telekom’un yüzde 55’ini 6 milyar 550 milyon dolara Oger Telecom’a sattılar. Erdemir’in yüzde 46.1’ini 2 milyar 770 milyon dolara Oyak’a, Tüpraş’ın yüzde 51’ini 4 milyar 140 milyon dolara Koç Grubu’na sattılar. Mersin’den başlayarak liman kiralamasında iyi bir noktaya geldiler. Başta Atatürk Havalimanı olmak üzere havaalanı işletmelerinin kiralanması da iyi bir açılım yaptı. İsrail kökenli işadamı Sami Ofer’in içinde bulunduğu konsorsiyum kazandı diye çok tartışılan Galataport ihalesi. Hepsi güzel şeyler. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) satışlarını da sayarsak hükümet 30 milyar dolarlık geliri garantiledi.

KÖTÜMSER MEHMET: Yabancılar gelip Türkiye’de hazıra kondu. Üstelik Türk Telekom gibi önemli bir varlığımız Araplar’ın eline geçti. Erdemir’i Oyak aldı diye sevinenler oldu, onlar da gidip Arcelor’u kendilerine ortak seçti. Özelleştirme rekoru kırdılar da ne oldu? Neredeyse satacak birşey kalmadı. Buna neden seviniyorsun anlamıyorum.

Bol sıfırlı para bitti, alım gücüne yaradı mı

İYİMSER AHMET: Bizi utandıran bol sıfırlı TL sonunda tarihe karıştı. YTL’ye artık alıştık gibi. Üstelik Türk parası değerlendi. Uluslararası finans kuruluşları bile YTL’yle borçlanır oldu. Kimse eskisi gibi dolara hücum etmiyor.

KÖTÜMSER MEHMET: Ya sen beni anlamıyorsun, ya da anlamak istemiyorsun. Tamam paramızdan 6 sıfır gitti, güzel. Peki alım gücümüz ne oldu? Türk parası değerlendi diyorsun. Değerlenmesi benim alım gücüme yansımadı ki...

Hükümet kesenin ağzını açıyor, çiftçi bunalıyor

İYİMSER AHMET: Hükümet doğrudan gelir desteği, mazot desteği, primler derken çiftçiye önemli nakit kaynak aktarıyor. Ayrıca zirai kredileri de ciddi ölçüde ucuzlatıyor. 2006’da bütçeden tarıma 2.5 milyar dolar kaynak ayırıyorlar.

KÖTÜMSER MEHMET: Köydeki akrabalarım hiç de senin gibi konuşmuyor. Üç kuruş doğrudan gelir desteği de olmasa iyice aç kalacaklar. Buğdaydan ayçiçeğine, domatesten soğana, kayısıdan şeftaliye tüm ürünler maliyetini kurtarmamış. Nitekim bu durumu Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar da dile getiriyor. Hem unuttun mu, son yılların en büyük mitingi Manisa’da gerçekleşti, 100 bin çiftçi meydana toplandı. Durumu iyi olan çiftçi meydana iner mi?
Yazarın Tüm Yazıları