Donarak ölmeye karşı ne yapmalı?

Güncelleme Tarihi:

Donarak ölmeye karşı ne yapmalı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 12, 2002 01:39

Sıcaklığın sıfırın altına düşmesiyle, donma tehlikesi de başlar. Donma, 37 derece olan beden sıcaklığımızın 35-34 derecenin altına düşmeye başlamasıyla gerçekleşir.

32-31 derece beden sıcaklığında yüzeyde başlayan hücre ölümü giderek derindeki dokularımıza yayılır ve organlarımız hayatiyetlerini kaybetmeye başlar...

Sokakta donarak öldü". Aşırı soğukların bastırmasıyla, kent içinde evsiz-barksız yurttaşlar arasında, böyle donarak ölme haberlerini sık okuyoruz gazetelerde. Kışın dağda kaybolan kayakçılar, buzul tepelere tırmanan dağcılar, çığ altında kalanlar, yolda kar içine saplanarak yardım alamayanlar... bedenlerini uzun süre koruyacak gerekli önlemlere sahip değillerse donma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar.

Ünlü Amerikalı yazar Jack London'ın öykülerini okuyanlar bilirler. Çoğu öyküsü, doğanın vahşi koşullarında geçer. Kahramanları Alaska'nın dondurucu soğuğunda köpeklerin çektiği kızaklarla büyük yalnızlıklıklar içinde hayatlarını kazanmaya çalışırlar. Öykülerinde kar, soğuk ve donan insanların öyküleri ve kurtlarla mücadele eksik olmaz. Bir bakmışsınız, bir kahramanın artık dayanacak gücü kalmamıştır, soğuğa ve donmaya karşı bütün gücünü yitirir, bedeninin farkına varmamaya başlar, uykunun o büyük davetine karşı koyamaz ve donarak ölür.

  • Peki, insan nasıl donuyor?

  • Donma sırasında bedenimizde ne oluyor?

  • Donmamak için ne yapmalı?

    Hücre ölümü

    Donma ile yanma arasında özünde bir fark yok. İki olayda da bize hayat veren hücrelerimizin kısmen veya tamamen ölmesi söz konusudur. Bedenimiz, iki olayda da, aşırı soğuk veya aşırı sıcağa maruz kalır ve hayatiyetini kaybetmeye başlar.

    Bedenimizin sıcaklığı, hepimizin bildiği gibi 37 derecedir. Ancak dış koşullarda sıcaklık dereceleri sürekli değişir. İç mekanizmamız, bir "iç iklim" oluşturmuştur, bedenimiz bu sıcaklığını sabit tutmaya ve dış sıcaklıklara karşı bizi korumaya çalışır. Bunu da, esas olarak yediğimiz besinleri yakarak ve enerjiye dönüştürerek yapar.

    Ancak, dış çevredeki sıcaklık 0 derecenin altına düştüğünde, aşırı soğuğa uzun süre maruz kalındığında, bedenimiz 37 derece sıcaklığını koruyamaz. Beden ısımızı kaybetmeye başlarız, iç sıcaklığımız düşer. Beden sıcaklığı hayati organlarımızda 35 derecenin altına düşmeye başlar. Buna hipotermi (Düşük sıcaklık) deniyor. Hipotermide tam donma olayı henüz gerçekleşmez. Kışın evsiz kişilerde veya evlerinde yeterince ısınmayanlarda, soğuğa karşı daha az dirençli olan yaşlı insan ve hastalarda hipotermi gorülür.

    Acil Tıp Derneği'nin soğuklar nedeniyle yaptığı açıklamaya göre, hipoterminin birinci evresinde titreme görülür. Titreme, bedenin metabolizmasını arttırarak ısı kaybını dengelemeye çalışması demektir. Bu evrede, beden sıcaklığı 32-35 C derece arasındadır. Beden sıcaklığı 34 dereceye düştüğünde, metabolizmamızın denetimi güçleşir. İkinci evrede, 32 C derecenin altında titreme durur, kas hareketleri azalır. Öncelikle küçük, ince kas hareketleri sona erer. Giysi katları arasındaki kuru ve durgun hava, iyi bir ısı izolatörüdür. Hipotermi belirtileri:

  • Titreme

  • Kas hareketleri yavaşlar ve ısı düştükçe durur.

  • Uyku eğilimi görülür.

  • Nabız yavaşlar ve zayıflar

  • Solunum yavaşlar

  • Kalp ritmi bozulabilir.

  • Dolaşım ve solunum durabilir.

    İlkyardım için Hasta 20 C derece civarında oda ısısına alınır. Islak giysileri çıkarılır ve kuru, sıcak battaniyelerle örtünür. Rüzgárdan korunur. Tabii, hasta en kısa sürede hastaneye ulaştırılır. (Telefon: 112)

    Hipotermi ve soğuk nedeniyle bedenin açıkta kalan yerlerinde "soğuk yaralanmaları" olabilir. Hipotermide, kan iç organlara çekildiği için vücudun uç kısımlarında soğuk yaralanması riski artar. Bu yaralanamalara, kan dolaşımını kısıtlayan sıkı giysi, ayakkabı gibi nedenler, yorgunluk, kötü beslenme, alkol ve uyuşturucu kullanımı yol açabilir.

    Donma

    Çevre sıcaklığı 0'ın altına düşmeye başlayınca donma olayları görülmeye başlar. Bu koşullarda iyi beslenme, yeterli bir barınak ve korunak, iyi giysiler olmadığında, bedenimizdeki ısı önce derimize geçer ve oradan da çevreye yayılır. Bedenimizdeki bu ısı kaçışını, rüzgar ve bedenin ıslanması da arttırır.

    Aşırı alkol alımı, kılcal damarların geanişlemesine derinin kızarmasına ve beden ısısının çevreye yayılmasına yol açar.

    Islak giyecekler, terlemeyi ve deriden ısı yayılmasını kolaylaştırır. Rüzgarın çıplak bedenimize çarpması ve yüksek ateş de ısı kaybını hızlandırır. Yaralanmalar, kanamaya, dokuların oksijensiz kalmasına ve şoka yol açabilir. Koşma ve hızlı yürüme gibi aşırı güç sarfını gerektiren hareketler aşırı kalori tüketilmesine neden olur ve bedenin kaybettiği ısıyı geri almasını zorlaştırır.

    Isı kaybını hızlandıran ve soğuğa karşı savaşma direncimizi kıran diğer olguları şöyle sıralayabiliriz: Aşırı zayıflık, yorgunluk, sinir- kas hastalıkları, çeşitli ruhsal bozukluklar (Ana Britannica).

    Beden sıcaklığının 31 derece ve altına düşmesiyle donarız. Kişi komaya girer ve dolaşım ve solunum yetmezliğiyle ölüm oluşur.

    Donma, dokularımızdaki ısı kaybının, buz oluşmasına yol açacak derecede fazla olmasıdır. Donma yüzeysel başlar ve derindeki canlı dokularımızı etkisi altına alır. Bu süreç içinde, hücre içinde ve dışında, doğal biyokimyasal olaylar durur. Dokularımızda su kaybı olur ve oksijen alıp veremez. Kan hücreleri parçalanır, bunlar küçük kan damarlarını tıkar ve sonuçta dokularımızda kangren oluşur.

    Organ donmalarında belirtiler, kızarma, ağrı, sertlik, donma hissidir. Donmuş kısımların yeniden ısıtılması için araba egzosu veya doğrudan doğruya ateş kullanılması, hassas dokularda daha fazla hasara yol açar.

    Acil Tıp Derneği, donmalarda yapılacak ilk yardım için şunları öneriyor: Yüzük, saat, bilezik gibi takıları çıkarın. Donmuş eli avucunuzda ısıtın. Ayaklarda donma varsa, asla yürütmeyin. Don çözüldükçe, organ normal rengine gelmeye başlar. Kuru ve yün bir bezle bu organı sarın. Şişmeye karşı, bu organı yukarıda tutun. Donmuş organ aleve, ateşe tutulmamalıdır. Aşırı sıcak suya sokulmaz.

    Donmuş dokular çözülmeden önce, beden sıcaklığının mümkün olduğu kadar normal 37 derece sıcaklığa getirilmesi gerekir. El ve ayaklardaki donmaların hızlı çözülmesi için ılık su banyolarının yararlı olacağı belirtiliyor. Çözülme süreci, donmanın derinliğine bağlı.. El ve ayaklarda pembeleşme görülmeye başladığında donma olayı çözülmüş anlamına gelir.

    Savaşlarda donma

    Dünya tarihinde en büyük kitlesel donma olayları savaşlarda gerçekleşti. Bizim tanihimizde de 1914-15 kışında Ruslara karşı savaşta, Sarıkamış'da verdiğimiz 50'bini aşkın büyük kayıpta, onbinlerce askerimizin donarak ölmesi, tarihimizin en dramatik olaylarından biridir.
  • Haberle ilgili daha fazlası:

    BAKMADAN GEÇME!