Domuz gribi ilaca direnç geliştirebilir

Domuz gribi vakaları ve ölümler arttıkça, virüse karşı etkili oseltamir etken maddeli ilaca talep de artıyor.

Eczanelerin de depolardan kısıtlı edinebildiği ilacın her domuz gribi vakasında gelişigüzel kullanılması başka bir tehlikenin kapısını aralıyor aslında. Zira gereksiz yere antiviral kullanımı nedeniyle domuz gribi virüsünün ilaca direnç geliştirmesinden ve etkisini kaybetmesinden endişe ediliyor.

Sağlık Bakanlığı domuz gribi vaka yönetim şemasına göre, hastalıkları ağır seyretmese bile risk gruplarındaki kişilerin ayakta antiviral tedavisine derhal başlanması isteniyor. Solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, bilinç bulanıklığı, kusma, genel durumda kötülüşme, üç günden uzun süren ateş gibi ciddi hastalık belirtileri bulunanların da hastaneye yatırılması ve antiviral tedaviye başlanması gerekiyor. Ancak bakanlık son aldığı kararla ilacın kullanımında inisiyatifi doktorlara bıraktı. Dolasıyla size önerimiz, kafanıza göre değil, doktor kontrolünde ilacı kullanmanız.

AYAKTA GEÇİRENLERDE ANTİVİRALE GEREK YOK

Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy’un verdiği bilgiye göre, hastalarda tablo birdenbire bozulmuyor. Ateşi ilaçla düşürebiliyor ve hasta kendini rahat hissediyorsa hastalığın seyri kötüye gitmez. Prof. Eraksoy, “Hasta birdenbire ertesi sabah nefes darlığı ve yapay solunum gereksinimiyle uyanmaz. Ateşin düşmemesi, öksüğürün sürekli olması hastalığın kontrol altında olmadığını gösterir, derhal hastaneye gidilmeli. Öksürüğünün şiddetlenmesi, solunumunun bozulması, nefes darlığı gibi belirtiler hasta ve yakınları tarafından kolayca fark edilebilir. Boğazı ağrıyan, ateşi olan, keyifsiz, kırıklık hisseden herkes polikliniklere, hastanelere yığılırsa başa çıkılmaz. Kolay baş edecek hastalarla, gerçek hastaları ayırt etmek imkânsız hale geliyor. Hastalığı ayakta geçirebilenlerin antiviral almasının anlamı yok. Çünkü onlarda sadece 1-2 gün erken iyileşme sağlayabilir” diyor.

Buna karşılık hastalığı ağır seyredenlerde ilacın rolü belirginleşiyor ve vazgeçilmez oluyor. “İçine her kurt düşenin, H1N1 ile enfekte oldum diyenin antiviral yutmasını istemiyoruz. Gereksiz evham ve endişeler ilaç sarfiyatı, suistimal, daha kötüsü virüsün direnç geliştirmesine yol açabilir. Hastanaye yatan hastaya ilacı vermek gerekir. Hastaneye yatması gerekmeyen hasta zaten ilaçsız da iyi olabilecek anlamına geliyor. Ölümlerin bazıları ilaca başlanamadan hatta bazılarının enfekte olduğu anlaşılamadan gerçekleşti. Şu anda binlerce kişi hasta, bunların arasında ağır seyredenler olacaktır” diyor Prof. Dr. Eraksoy.

ZATÜRREE VAKALARINDA ACİL ÖNLEM ŞART

Hacettepe Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Ben çocuk enfeksiyon hastalıkları uzmanı olarak bugünlerde görülen bütün zatürreelerde tedavi için Tamiflu kullanımına başlanmasını öneriyorum. Zatürree (pnömokok) vakalarının altında domuz gribi olma ihtimali yüksek. Gribin salgın olduğu dönemlerde zatürree artıyor. Bu yüzden kendi hastalarıma zatürreeden kuşkulanıyorsam, test sonucunu beklemeden hemen Tamiflu’ya başlıyorum. Eğer test negatif gelirse de kesiyorum. Ama herkesin bu ilacı kullanması doğru değil, bir süre sonra ilacı işe yaramaz hale getirebilir” diyor.

Marmara Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Bakır ise yurtdışındaki iki uygulamaya dikkat çekiyor: “Amerikan Hastalıklarla Mücadele ve Korunma Merkezi 2 yaşın, Dünya Sağlık Örgütü ise 5 yaşın altında domuz gribi olduğu düşünülen çocuklarda sağlıklı da olsalar antiviral tedaviye hemen başlanmasını öneriyor. Herkes birden ilaç kullanımına başlanırsa çok hızlı şekilde virüste direnç gelişebilir. Bu kez dirençli virüs hasta etmeye başlarsa hastaları tedavi edecek ilacımız kalmaz. İlaca başlarken titizlikle karar verilmeli. Risk grubu kimse onlarda başlanması gerekiyor. İki yaşın altındaki çocuklara ve altta yatan başka hastalığı bulunanlara hiç düşünmeden hemen ilaca başlanmalı.”

RİSK GRUBU

Sağlık Bakanlığı Pandemik A/H1N1 gribi vaka şemasına göre, ağır hastalık için risk grubunda gebeler, 2 yaşından küçükler, kronik akciğer hastalığı, kardiyovasküler hastalık (yüksek tansiyon hariç), kronik (böbrek, karaciğer, kan ve metabolik) hastalığı bulunanlar, kas ve sinir hastaları, bağışıklık sistemi baskılananlar, morbit obezler (vücut kitle indeksi 35’in üzerinde), 18 yaşından küçük olup Aspirin kullanması gerekenlerle 65 yaşından büyükler yer alıyor.
Yazarın Tüm Yazıları