Dokunulmazlık için referandum

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Önceki akşam, Aydın Doğan Vakfı Hürriyet Karikatür Yarışması'nın ödül töreninde, Türkiye'nin önde gelen siyasetçileri ile sohbet ediyoruz.

Sahnede Kerem Görsev, Can Kozlu ve Volkan Hürsever'den oluşan tiro, nefis caz parçaları çalıyor.

Konu, dokunulmazlıklar.

MECLİS'İN İTİBARI

Önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Hikmet Çetin'in görüşünü aktarayım.

Çetin'e göre, TBMM'nin önündeki birinci derecede öncelikli sorun, dokunulmazlıklar.

‘‘Sokakta kimi görsem bana bunu soruyor. Meclis'in itibarını yükseltmek için mutlaka dokunulmazlık meselesini çözmemiz gerekir’’ diyor.

Diyor ama nasıl?

Çünkü Refah Partisi ve DYP dokunulmazlıkların kaldırılmasına hayır diyeceklerini açıkladılar.

Oysa dokunulmazlıkların kaldırılması için anayasa değişikliği gerekiyor. Bu iki parti hayır deyince, bunu Meclis'ten geçirmek mümkün olamıyor.

O zaman buna bir çözüm yolu bulmak gerekiyor.

Pratik çözümü, Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu söylüyor.

‘‘Acaba bu konuyu referanduma götüremez miyiz?’’

Evet, dokunulmazlık konusu, doğrudan halka sorulamaz mı?

Tabii ki sorulabilir. Ben halkın cevabının ne olacağını da aşağı yukarı tahmin ediyorum.

Herhalde açık farkla, ‘‘Kaldırılsın’’ çıkar.

Ama, burada şöyle bir sorunun cevabını da vermek gerekiyor.

Meclis çözebileceği bir sorunu neden halka sormak ihtiyacı duyuyor?

37 OY FARKI

Serdaroğlu'nun buna cevabı makul:

‘‘Anayasa'daki durumuna bakmak lazım. Değişiklikleri, Anayasa'nın 175'inci maddesi düzenliyor. Dokunulmazlığın Anayasa değişikliği ile kaldırılması için üye tam sayısının üçte ikisinin kabulü gerekiyor. Bunun için de en az 367 oy gerekiyor. Refah ve DYP hayır dediği takdirde, bunu Meclis'ten geçirmek zor. Oysa bunu referanduma götürme yolu da var. Eğer Anayasa değişikliği referandum yoluyla yapılacaksa, o zaman Meclis'in üye tam sayısının beşte üçünün oyu yeterli oluyor. Bu da en az 330 oy oluyor. Yani 37 oy daha az gerekiyor. Bu durumda iş kolaylaşıyor.’’

Söylenenler makul.

Şu an Meclis'te Refah Partisi ile DYP oylarının toplamı 241. Bunun dışındaki partilerin oyları ise 307. Oylama gizli yapılacak. Bu durumda Refah Partisi ve DYP'den 23 kişi evet derse, konu referanduma götürülebilir.

Serdaroğlu'na, ‘‘Bu konunun referanduma götürülmesi Meclis'in itibarına gölge düşürmez mi?’’ diye soruyorum.

DTP'li bakan, ‘‘Neden düşürsün’’ diye cevap veriyor.

‘‘Böyle bir durumda, Meclis'in kendi kendine veremediği dokunulmazlık kararını halk vermiş olacak. Bu da Meclis için bir ayıptır’’ diyorum.

Serdaroğlu, ‘‘Doğru ama bu bizim değil, dokunulmazlığın kaldırılmasına karşı çıkan partilerin ayıbı olur’’ karşılığını veriyor.

Bu da kenara atılacak bir argüman değil.

HAYIR DİYENLER

Kamuoyunda dokunulmazlıklar konusunda müthiş bir hassasiyet var.

Konu referanduma götürülüp, sandıktan açık farkla ‘‘Evet’’ çıkarsa, bu partiler tarihlerinin en müthiş siyasi yenilgisini almış olurlar.

Üstelik kendi seçmenleri gözünde de büyük itibar kaybına uğrayabilirler.

Peki ya 330 oy bulunamazsa? O takdirde, hayır diyen parti ve milletvekilleri, bunun hesabını seçmenlerine nasıl vereceğini düşünmek zorunda kalırlar.

O nedenle referandum sözünün telaffuz edilmesi dahi, Refah ve DYP için tehlike çanlarının çalmaya başlamasına kâfi gelebilir.

Böyle bir kamuoyu seli önünde durmak, bunu siyasi açıdan izah edebilmek son derece güçtür.

Ayrıca, bu konularda verilecek hesabı olmayan Refah'lı ve DYP'li milletvekillerinin de kendi kendilerine şu soruyu sormaları gerekmez mi:

‘‘Böyle bir şey için ben şahsi itibarımı niye iki paralık edeyim?’’

Yazarın Tüm Yazıları