Dokundurun...

Bekir COŞKUN

Normal şartlarda, parlamento temiz toplum için çaba harcamaz mı?..

Ama toplum temiz parlamento için çabalıyor, parlamento direniyor...

Bu durumlarda ne yapmalısınız?..

Akıl almak için hemen Cumhurbaşkanı'na koşmalısınız:

‘‘Beyefendi acaba siz ne dersiniz?..’’

Kırk yıldır bir trilyona yakın konuda asla konuşmamazlık, ya da bilmemezlik yapmayan Süleyman Bey yan çiziyor:

‘‘Bu konuda konuşmaya gerek var mı?..’’

‘‘.........!’’

‘‘Meclis halkın hür iradesi ile seçilmiştir...’’

Buyrun...

En azından Meclis'in nasıl seçildiğini öğrendiniz... Artık aklınızda ‘‘Acaba bizim Meclis'i kim seçti?..’’ gibi bir soru olmamalı...

*

Devam:

‘‘Ve Meclis kendi hür iradesi ile karar verecektir...’’

Bu kez aklınızdan ‘‘Peki, MGK yaptırımları ne?.. Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı'ndan çok Genelkurmay Başkanı ile ne görüşüyor?..’’ gibi sorular geçse de aldırmayın...

Hiç olmazsa Meclis'in verdiği kararları Meclis'in verdiğini bedavadan öğrenmiş oldunuz..

Bizim medya mensupları, bu yanıtlar karşısında; şaşılaşan gözleri, öne doğru eğilen burunları, dikleşen saçları, açık kalan ağızları ve soru işareti şeklini alan kulakları ile beklerken, Beyefendi devamla:

‘‘Türkiye kurumlar devletidir... Binaanaleyh Meclis sokaktan idare edilmez...’’

*

Vay be...

İşte ben buna itiraz ederim...

Meclisler sokaktan idare edilir...

Demokrasi dört-beş yılda bir ortaya sandık koymakla olmaz...

Demokrasi bir süreçtir... Halkın devamlı tepkisini-eğilimlerini göstererek, demokratik kitle örgütleri ile baskı yaparak, medya kurumları ile sesini yükselterek parlamentosunu yönlendirdiği sistem...

O bir defa oy verip, kadere razı olunan demokrasi (ki Demirel'i kırk sene sırtında, sonra da Çankaya'ya taşıyan demokrasi öyleydi) çağdaş demokrasi değildir...

Demirel'in işine geldiğinde ‘‘Konuşan Türkiye’’, işine gelmediğinde ‘‘Meclis sokaktan idare edilmez’’ demesine de bakmayın...

Temiz bir siyaset için sesinizi yükseltin...

Susmayın...

Dokunun...

Dokundurun...