Doğan Hızlan: Sabancı Üniversitesi'nde bir gün

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Geçen haftanın en mutlu gününü Tuzla'daki Sabancı Üniversitesi'nde geçirdim. 4 Ekim 1999'da öğrencilerle şenlenecek olan üniversiteyi gezdim, Mütevelli Heyet toplantısına katıldım.

Heyecanlar saridir, beni hemen elektriklendirir.

Güler Sabancı, Tosun Terzioğlu öylesine bir aşk ve şevkle üniversiteyi anlatıyorlar ki, 30 dereceyi geçen sıcak, beni bunaltmıyor; üniversite öğrencilerinin göl kenarında dolaşmalarını hayal ediyorum.

Bütün binalara öğrencileri, öğretim görevlilerini yerleştiriyorum ve çölün bir eğitim vahasına dönüşünün sevincini paylaşıyorum.

Ertuğrul Özkök'ün Mahalle Fakültesinden Millenium Kampusuna yazısındaki geçmiş yılların fakültelerinin tasvirleri onun ve daha önceki benim kuşağımın belleklerinde bütün canlılığıyla yaşıyor:

'Kendi üniversite yıllarıma dönüyorum. Cebeci'nin mahalle aralarında bir fakülte binası. Derme çatma bir kantin. Çoğu zaman kapalı bir spor salonu. Ve yanda bir kaç basit lokanta.'

Öğrencinin başarılı olabilmesi, dersini çalışabilmesi ve dünyayla her an irtibat halinde olması çağdaş eğitimin göstergesi.

Ertuğrul Özkök, her öğrenciye laptop (dizüstü bilgisayarı) verilmesinin üzerinde duruyor.

Dünyadaki bilgiye her an ulaşmanın gereği unutulmuyor.

Kocaman gök kubbe görünümüyle görkemli kütüphane dikkatimi çekiyor.

Öğrenciler ne okurlarsa okusunlar, böyle bir kütüphanede, kitapları ve laptop'ları aracılığıyla estetik duyularını geliştirecekler. Sanata, edebiyata çağdaş bakışı da elde edecekler.

MİMARİkonusunda yetkililerin yaptığı açıklamaları dinliyorum.

Güler Sabancı, mimarinin, kullanılma işlevinin uluslararası normlara uygunluğundan söz ederken, Türk mimarisinin özelliklerini unutmadıklarını da hatırlatıyor.

Sabancı Ailesi, bu üniversiteye adamış kendini. Yemek sırasında Sakıp Sabancı da hoş geldiniz, diyor. Demek ki ailenin kalbi Tuzla'da atıyor.

Yapılarda kullanılan malzeme, taşlar, mermerler hepsi bizim topraklardan çıkmış. Şık ve güzel.

Bütüncüllük duygusu bende ağır bastığından, kampus fikrini çok benimserim. Bilimin bir atmosfer bütünlüğü içinde gerçekleşeceğine inanırım. 'Kampus' kavramı da onunu için bana çağdaş bir yaklaşım gelir.

Altmış yıl öncesinde üniversite reformu yapıp, Darülfünun'dan üniversiteye geçerken, öğrencilerin dersleri dışında ne yapacakları konusunda öneriler yapılmıştı. Öğrencilerin, ders saatleri sonunda sokaklara bırakılmasının sakıncalarından, sıkıntılarından söz ediliyordu. İşte kampus bu sıkıntıların çözümünde önemli bir adımdır.

Üstelik üniversitelerarası seçme sınavında alınan puana göre verilecek burslar da Sabancı Üniversitesi'nin 'sadece parasını veren okur' zihniyetine sahip olmadığını gösteriyor.

***

GÜN biterken 4 Ekim'den sonra burada çimler üzerinde öğrencilerin ders çalıştığını görme umuduyla ayrıldım Üniversite'den.

İnsan emeği ve tutkusuyla çöller bile yeşerir.



Yazarın Tüm Yazıları